Yaz mevsimi geldi mi, sofralarda bir baş köşede yerini alır: Karpuz. Buz gibi, sulu, tatlı ve ferahlatıcı… Ancak manav tezgahının başında herkesin yüzünde aynı endişe belirir: "Hangisi en tatlı?" Karpuz seçmek, adeta yaz aylarının küçük sınavıdır. İşte tam da burada devreye karpuzun sessiz dili giriyor. Aslında karpuz bize her şeyi söylüyor, yeter ki nasıl konuştuğunu anlayalım.

Sapı Sır Veriyor

Karpuzun sapı, olgunluğun ilk habercisi. Eğer sap kahverengiye dönmüş ve kurumuşsa, karpuz dalından koparıldıktan sonra dinlenmiş, lezzetini toplamış demektir. Yeşil ve taze sap ise aceleyle dalından ayrıldığını, dolayısıyla tam anlamıyla olgunlaşmadığını fısıldar bize.

Sesi Dinleyin

Hafifçe vurun karpuza… Gelen tok ve derin ses, içinin dolgun ve olgun olduğunu gösterir. Boş ve yankılı bir ses ise sizi hayal kırıklığına uğratabilir. Karpuzun içi doluysa, sesi de tok çıkar; tıpkı sözü sağlam, özü dolu insanlar gibi.

Karpuzun büyüklüğüne aldanmamak gerek. Boyundan çok, ağırlığı önemli. Küçük ama ağır bir karpuz, bol sulu ve dolgun iç yapısının işaretçisidir. Elinize aldığınızda düşündüğünüzden daha ağır geliyorsa, doğru yoldasınız.

Parlak ve pürüzsüz kabuk sanılanın aksine pek de iyi haber vermez. Mat, hafif çatlak görünümlü, renk geçişleri yumuşak olan kabuklar, karpuzun doğal ve kaliteli olgunlaşma sürecinden geçtiğini gösterir. Kusursuz görüntü bazen aldatıcıdır; kusurların içindeki güzelliği görmek gerekir.

Lekenin Rengi

Toprağa değdiği kısmındaki lekeye dikkat edin. Sarıya dönük lekeler, güneş altında tam kıvamını bulmuş karpuzları işaret eder. Bembeyaz leke ise henüz yeterince güneşte bekleyemediğini anlatır.

İyi karpuz seçmek biraz göz, biraz kulak, biraz da el işidir. Her şeyden önce sabır ve dikkat ister. Karpuzun dışı konuşur aslında; sesi, ağırlığı, sapı ve lekesiyle küçük ipuçları verir. Yaz sofralarının yıldızı olurken, arka planda koca bir olgunlaşma serüvenini taşır bize.

Belki de hayatta olduğu gibi... Parlak kabuklara, büyük görüntülere değil; derindeki ipuçlarına, küçük detaylara dikkat edenler gerçekten tatlıya ulaşır.