Katı atık konusu epeyce bir süredir sorun oluşturuyor yaşam alanımızda. Aslında bu tür atıklar, kentte olmanın kaçınılmaz neticesi ve çözümsüz bir sorun da değil. Zaten hem Büyükşehir ve hem de ilçe belediyeleri bu amaçla çalışıyorlar. Buna rağmen cari sıkıntılar olmaya devam ediyorsa da incelemek, çözüm sağlamak gerekiyor. Üstelik katı atıklar, nüfus yoğunlaşmasıyla birlikte çoğalıp kirliliğe sebep olsalar bile aynı zamanda iktisadi bir değer de taşıyorlar. O nedenle “çöp” deyip de geçilmiyor artık katı atık konusuna.

Ulusal ekonomide geri dönüşümde başarılı olan ülkelerin, doğadan çıkartılan hammadde kullanımından o ölçüde tasarruf yapılabildiğini daha ilkokulda öğretiyorlar çocuklara değil mi? Öyleyse neden sorun oluşturuyoruz bu konuda? Hemen çözüme odaklanmak ve öncelikle de sistemimize bakmak gerekiyor. Nerede takılıyor sistem? Finansman mı, makine ve araç mı, eleman mı, sebep ne?

***

Balıkesir’de önceki yerel yönetim döneminden beri devam eden ve adına “sıfır atık” denilen bir sistem bulunuyor. Buna göre ilçe belediyeleri, vatandaşların karmakarışık bir şekilde çöp konteynerine attığı katı atıkları, kamyonlarıyla toplayıp Büyükşehir’in aktarma merkezlerine teslim ediyorlar. Birkaç ilçenin ortaklaşa kullandığı merkezlerde biriken çöpler ise, büyük TIR’larla Balıkesir merkezindeki Büyükşehir Belediyesi Katı Atık Düzenli Depolama Sahası’na taşınıyor. O tesiste, satılabilecek olan cam, metal, gibi materyaller ayrılıyor, geri kalanlar ise yakılıp enerjiye dönüştürülüyor.

Organik atıkları değerlendirmeyen, işin başında ayrıştırma yapılmayan, atmosferi kirleten ve maliyeti yüksek bir sistem olduğu da biliniyor. Asla ideal bir çözüm değil. Sonuçları itibariyle de tatmin etmiyor. İl merkezi ve birkaç ilçe için düşünülen bu tesisin, bütün ilin ihtiyacını görecek bir sistemin odağı haline getirilmesi, epeyce bir zorlamayla sağlanmıştı zaten. İlçelerde ise resmi bir “çöplük” yok bugün ama ne yazık ki şimdi de pek çok geçici veya ilan edilmemiş çöplük alanı var. Çünkü hemen her ilçede, mevcut sistemin dışarısında kalan, başka katı atıklar da bulunuyor.

***

Bu açmazı, kendi yaşam alanım olan Edremit örneği üzerinden açıklamak istiyorum. İlçemizdeki vahşi çöp döküm alanları 2019 başında kapatıldı ve çöpler yukarıda izah edilen sistemle Balıkesir’e taşınmaya başlandı. Fakat çöp Havran çıkışındaki aktarma merkezine bırakılmaya başlanıp, eski çöplükler de döküme kapanınca sorun bitmedi. Eski çöp depolama alanlarının temizlenip doğaya kazandırılması (rehabilite) işlemleri mesela, aradan geçen 6 yıla rağmen kalıcı bir şekilde tamamlanamadı. Altınoluk gibi başarılı, Akçay ve Güre gibi “idare eder” örnekler var ilçemizde. Fakat henüz hiç el sürülmeyen bir Eminkuyu çöplüğü de var. Vaktiyle yapılan anlaşmaya göre, burasının Büyükşehir tarafından 2023 sonunda temizlenmiş olarak Edremit Vakıf Zeytinlikler İşletme Müdürlüğü’ne geri iadesi yapılacaktı. Bu olmadı, aksine İşletme Müdürlüğü kapatıldı ve terk etti ilçeyi. Çöplük ise hala yerinde duruyor ve sık sık da yanıyor.

***

Rehabilite edilmeyen eski vahşi çöp alanlarına ısrarla katı atıkların boşaltılması da bir alışkanlık gibi sürdürülüyor. Yasak denetimi yok ise, bu türden döküme hakkı olduğunu düşünenler var. Belediye mesela “nasılsa zararsız” diye park ve bahçe budama atıklarını resmi araçlarıyla eski çöplüklere götürüyor. Bunu görenler de moloz, inşaat ve tamirat atıkları, eski ev eşyaları ile akla gelebilecek her türlü şeyi götürüp atıyor. Ceza uygulayan da olmuyor. O nedenle, kapatılmış eski çöplükleri korumak, giriş çıkışlarına önlem almak zorunlu oluyor. Yoksa “kapattım” deyince, buralara çöp atılması keyfiyeti kendiliğinden sona ermiyor. Bir de yangın çıktı mı, hava da esiyorsa biraz, etrafa büyük zararlar verebiliyor eski çöplüklerde.

Ayrıca uygun özellikte olmadığı için, mevcut çöp toplama sistemine girmeyen ama yaşam alanlarından da çıkartılması gereken atıklar sorunu var. Bunlar için seçilen yerler epeyce fazla ne yazık ki ve kendiliğinden de ortaya çıkmıyor. Bir kısmı belediye tarafından “geçici depolama alanı” ilan edilip kullanılıyor. Mesela Akçay Dallas ve Yaylaönü alanları gibi yerlere belediye çeşitli budama atıklarını ve molozları koyuyor. Bunları da TIR’a koyup Balıkesir’e göndermek mümkün değil, yerinde çözüm bulmak gerekiyor.

***

Nasıl yapılacağı da belli aslında. Budanan dalları yonga haline getiren, gübre imali için hammadde yapan makinalar ile molozları öğüten, dolgu malzemesi haline getiren makinalar var. Fakat anlaşılan o ki, belki sayıları veya kapasiteleri yetersiz kalıyor bunların, belki arızalılar veya efektif kullanılamıyorlar ve sonuçta birikiyor atıklar. O zaman geçici depolama alanı ilan edilmeyen ama fiilen o duruma getirilerek kullanılan yerler de çıkıyor ortaya.

Bunlar çoğunlukla gözden uzak, resmiyette var olmayan ama geçici diye başlanıp zamanla kalıcı hale getirilen yerler. Edremit 45 km uzunluğunda bir ilçe ve taşıma maliyeti de önem kazanıyor bu durumda. Fen İşleri Atölyesi karşısı, A. T. Kışlalı Stadyumu yanı, Güre eski arıtma inşaatı çevresi, Zeytinli Atıksu Arıtma Tesisi girişi gibi “kayıtsız çöplükler” bu nedenlerle oluşuyor. Konteyner olmaması yüzünden değil, sistem rasyonel çalıştırılamadığı için ortaya çıkıyor bu tür alanlar.

***

Nasıl üstesinden gelinecek peki bu sorunun? Öncelikle reel nüfus yoğunluğu hesaba katılarak daha güncel bir planlama yapmak ve sistemi gözden geçirilmek lazım. Masa başında değil ama sahada ve halkın da katılımıyla yapılmalı bu. Her tarafımız katı atıkla çevriliyken, “sıfır atık” sistemiyle övünemeyiz sanırım. Halimiz böyleyken ATMA Derneği ile çözüm bulmak veya “farkındalık” yaratma adına elde maşayla başkanlara çöp toplatmak yeterli olmuyor. Ceza makbuzu bunların yerini alsa daha hayırlı olur.

Tabii sistemi boşluklarını kontrol ederken, başvurulacak geçici çözümler de olabilir. Belediyenin sendikayla da görüşüp yaz sezonunda kadro kaydırması veya geçici personel alımı yapması bir çözüm olabilir mesela. Finansman da önemli bir sorun elbette.

Varlıklı hemşerilerimize yonga yapan ve moloz öğüten makinalar alıp hibe etmeleri için bir çağrı yapılsa, kulaklarını kapatmazlar sanırım. Piknik ve kamp alanı işletmecilerine ve kırsal mahalle muhtarlarına da denetim yetkisi verilebilir. Artık bu ülkede, orman yangınından bezmiş ilçelerden geçiş yaparken araç penceresinden izmarit fırlatanların peşinden bile ceza makbuzları gönderiliyor. Belediyemiz niye yapmasın bunun bir benzerini? Plakayı tespit edip ceza gönderebilir çöp atana. “O zaman oy vermezler” diye düşünülebilir mi bu çağda? Aksine çöpe ceza yazan, kirliliği önleyen, yangına engel olan daha çok destek alacaktır seçmenden. Yoksa dağın zirvesinden, çarşı, sokak ve sahilden maşa ile çöp toplamanın sonu yok.

***

Dert varsa çare üretmek lazım. Mesela yaya kaldırımında kahvehane masa, sandalye çıkartmış, vatandaş oturuyor, sigara da içiyor ama izmaritini koyacak tabla bile yok. Sokağa atıyorlar. Temizlik işçisi kadı da gelip süpürgeyle bunları topluyor. O kahvehaneyi temizlikten sorumlu tutmazsanız, süpürme işi asla çözüm olmaz. Sadece işçiye angarya olur. “İşçi ne yapsın” diyebilir mi hiç kimse? Zaten sayıları da yetersiz. Yani kalıcı çözüm hep para ile olmuyor, kural koyarak da mümkün bazı şeyler. Durumu kurtarmak, “bu sezonda da geçti, seneye bakarız” demek çözüm değil mesela.

Önce sisteme bakıp, açık bırakmadan nasıl çalıştırılacağı incelenmeli, personel yeterliliği ve eğitimi gözden geçirilmeli, halkın katılımı ve yardımı istenip, şeffaf ve kamucu bir iletişim uygulanmalı. Belediye’nin anons sitemi mesela etkin bir şekilde kullanılabilir temizlik konusunda, niye yapılmıyor? Çöp işini halledebiliriz. Buna kirletmemekle başlayabiliriz. Unutmayalım lütfen, 10 sene önce de bunları konuşuyorduk. O zaman kağıt üzerinde 140 bin kişiydik, şimdi 175 bin olduk. Gerçek sayımız ise çok daha fazla ve katı atık sorunu nüfustan fazla büyüyor. Öyleyse bir an önce organize olmak ve hemen daha etkili yöntemler bulmak zorundayız.