Balıkesir’in Altıeylül İlçesi Atköy Mahallesinde ikamet eden İrfan Talşık sıra dışı bir insan. İmam Hatip lisesini bitirip, imam olmayı tercih etmeyen bir kişi. Küçük yaşlarda baba mesleği metal işlerini öğrenen, okul harçlığını çıkarmak için bisiklet tamircisinin yanına çırak girip usta çıkan bir şahsiyet. İngilizceyi televizyondaki alt yazılı filmlerden öğrenen elektrik elektronik işlerini hobi olarak yapan, sosyal medya hesabında 200’den fazla yabancı arkadaş edinen Talşık, ilginç yaşamını Politika okurları için anlattı.

I M G20251120163441

İrfan Talşık kimdir?

1970 yılında Balıkesir Atköy’de dünyaya geldim. Atköy İlkokulunu bitirdikten sonra Balıkesir İmam Hatip Lisesi orta bölümü ve devamında lisesinden mezun oldum. Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi işletme bölümüne kayıt yaptırdım. Çalışmak zorunda olduğumdan bırakmak zorunda kaldım. Askerlik görevimi Çanakkale’de Jandarma olarak tamamlayıp tezkere aldım. Metal işleri üzerine çalışmaya başladım. 30 yıldan bu yana metal işleri üzerine çalışıyorum. Bu arada montaj yapımında iyi sonuçlar elde etmek için kendi kendime İngilizce öğrendim. Facebook sitemdeki arkadaşlarımın büyük çoğunluğu yabancı. Bu durum Arapça ve İngilizce bilmemden kaynaklanıyor.

I M G20251120152013

Metal işlerini nerede ne zaman öğrendiniz? İngilizceyi yabancı arkadaş edinecek kadar iyi nasıl öğrendiniz?

Eskiden demirci denirdi. Babam metal sektörüyle ilgileniyordu. Ben de okul çıkışlarında babama yardım ediyordum. Maddi durumumuz çok iyi değildi. Ben de babamın yanında mecburen çalıştım. Metal işleri baba mesleğidir. Bu nedenle küçük yaşlarda başladım en ince ayrıntısına kadar her yönüyle öğrendim. Çok özümsediğim mesleğime askerden döndükten sonra devam ettim. Çocukken izlediğim çizgi filmlerde gördüğüm, bir tekeri büyük bir tekeri küçük bisikletler vardı. Sağa sola yaya gitmemek için kendime bisiklet yaptım, o bisikletle tüm işlerimi gördüm. Her tür metal işi yapıyorum derken İngilizce öğrenmenin şart olduğunu fark ettim. Yurt dışından getirttiğim parçaların montajında İngilizce gerekiyordu. İthal edilen çoğu malzemenin kullanma talimatı İngilizceydi. Hem çalışıp, hem kursa gitmeye ne zamanım vardı, ne maddiyatım. Televizyonda altyazılı filmler izlemeye başladım. Öğrendiklerimi bir kenara yazıyor, ertesi günü normal yaşamın akışında kullanılan Türkçeyi İngilizceye çevirmeye çalışıyordum. Her geçen gün İngilizcenin üzerine bir artı koyuyordu. Artık gelen montaj malzemeleri için yazılan kılavuzlar için İngilizce sorun olmaktan çıkmıştı. Günümüzdeki sosyal medya sitelerinde yabancı arkadaşlar edinince hem yazma hem konuşma yeteneğim daha da arttı. Sosyal Medya hesaplarındaki arkadaşlarımın büyük çoğunluğu yabacıdır. Hatta Bazı yabancı internet sitelerinden yazmam için teklifler geldi.

I M G20251120154210

Şimdi bisiklet üretiyor musunuz?

Ben kendi bisikletimi hobi olarak yapmıştım. Gören arkadaşlarımdan isteyenler olunca onlar için de ürettim. Toptan ithalat yapamadığım için internetten sipariş veriyorum gelmesi uzun zaman alıyor. Parçalar geldiğinde, başka işleri aksatma durumu hasıl oluyor. Müşteriye mahcup olmamak için, yapacağım bisikletin kusursuz olması için kendimi zorluyorum. İşim zaten ağır böyle bir durum beni daha çok yoruyor. Ben burada sadece bisiklet kadrosu yapıyorum, diğer parçaların hepsi ithal. Zaten Türkiye’de bisiklet üreten fabrikaların çoğu sadece kadro üretiyor. Onlar da benim gibi dişlisinden pedalına, hatta fren pabuçlarına kadar hepsini ithal ediyor. Bende montaj yapıyorum, fabrikalar da. Fabrikasyon üretimden farkım şudur. Ben yapacağım kişinin boyuna, posuna, küçüklüğüne büyüklüğüne göre yapıyorum. Müşteri çocuksa, ona göre, büyükse, uzun boyluysa ona göre yapıyorum. Kısacası kişiye özel bisikletler ürettim. Her isteyene de yapmam. Kıramadığım 10-15 kişiye yaptım.

I M G20251120152948

İmam hatip lisesini bitirenlerin çoğu imamlık yapıyor. Rahat meslek, ayrıca devlet memuru oluyorsunuz. Neden imamlık yapmadınız?

Türkiye koşullarında rahat ve güzel bir meslek. Her insanın içinde bir isyan vardır. Ben isteyerek imam hatip lisesine gitmedim. İmam hatip lisesini bitirdim, hiç bir zaman imam hatip lisesi öğrencisi olmadım. O okula babam istediği için gittim. İnsan ister istemez düşünüyor. Benim öğretmenim kendi çocuğunu niye imam hatip lisesinde okutmaz? Bunu öğrendiğim an okuldan da meslekten de soğudum. Öğretmenime sorduğumda bana çok kızdı. “Şimdi seni sözlüye kaldırır notunu 1 veririm” dedi. Bende 2 kez 1 vermesini istedim ve 2 adet 1’i not defterine yazdırdım. Diğer derslerim iyiydi fakat o dersten hep bütünleme ya da öğretmen kurul kararı ile geçtim. Bu olay sonrası düşüncelerim çok değişti. Şiddetli kar yağışının olduğu bir gün köy minibüsü Balıkesir’e geç geldi. İstasyonda indim. Okul uzaktı haliyle geç kaldım. Öğretmen azarladı, arkadaşlarımın köyden geldiğimi söylemesine rağmen bilerek yaptığımda ısrarcı oldu. Artık okuldan da soğudum. Balıkesir'in kalburüstü zenginlerin çocukları geç gelseler de onlara büyük tolerans tanınıyordu. Çünkü okulun camisi yapılırken babaları yardım ediyorlardı ve o öğrencilerin açığını yardım paraları kapatıyordu. Tabi o dönemde ülkemizdeki pek çok çocuk, “Ben şu okula gideceğim” deme hakkına sahip değildi. İsyan ettiğim yıl ikmale kalıp bütünleme sınavında geçtim. Pek çok köyün imamı, hatta il ve ilçelerdeki bazı camilerin imamları ya alaylı ya mektepliydi. Diyanet İşleri Başkanlığı o yıllarda bir genelge yayımlayıp, alaylı imamların imam hatip lisesi sınavlarına dışarıdan girip mezun olmalarını istemişti. Ben 30-50 yaşındaki imamlarla birlikte sınavlara girip, sınıfımı öyle geçtim. Önümde, arkamda yaşlı amcalar, takkeli, sarıklı, imamlarla sınava girdim. Niye geliyor? Sonuçta diploma alacak, meslek edinecek, işine devam edecek. Sınav kağıdını öğretmene verirken, “Umarım öbür dünyada da bu dünyada attığınız gibi havaya atarsınız” diyerek Sınav kağıdını verdim. İmam olmak istemedim. Şimdi de imam değilim. Din, iman, inanç, Allah ile kul arasındadır. Birilerine bir şeyler dikte etmem de ettirmem de.

I M G20251120160603

Üniversitelere giriş serbest olsaydı hangisini seçerdin?

Olmayan duaya amin denmez. O dönem böyle bir hak yoktu. Tercih yapmamamın nedeni budur. Kolumda altın bileziğim, yani yapacağım bir meslek vardı. Fakat imam hatiplilerin istedikleri üniversiteye tercih yapması için gerçekleştirilen etkinliklere katıldım. Bir öğretmenimiz “Sizi niye başka okullara almıyorlar?” diye sorup, problemin çözülmesi için yetkili mercilere dilekçe yazmamızı istedi. Gerçekten gördüğümüz müfredata göre diğer okullardan daha fazla ders adedi vardı. Muhasebe, kooperatifçilik dersi bile işliyorduk. Muhasebe dersi, ticaret liselerinde haftada 3 saat, biz de 5 saat idi. Öğretmenimizin isteği üzerine tüm öğrenciler Milli Eğitim Bakanlığına dilekçe yazdı. Olacakları öngördüğüm için ben yazmadım. O yıllarda Türkiye'deki imam hatipliler toplu halde dilekçe ile müracaat etti. Sonuç çıkmayacağını bildiğim için boşuna çabalama olarak niteledim. Üniversite puanım düşük olunca, Açık Öğretim Fakültesi işletme bölümüne kayıt yaptırdım. Çalışmak zorunda olduğum için okulu yarım bırakıp kendimi işime adadım.

Adsız-1

Metal işlerine kendinizi adadınız fakat bisiklet merakı nereden geldi?

Ortaokul 2’inci sınıftaydım. Her pazartesi olduğu gibi babam haftalık harçlığımı verdi. Bir hafta aldığımla yetinmek zorundaydım. O günlerde de enflasyon vardı. Yol parası, simit, çay, karın doyurma masrafı artıyordu. Çarşamba günü babamdan tekrar para istedim. “Dün verdik ya ne yaptın parayı?” dediği an, bir haftada ikinci kez para isteyemeyeceğimi öğrenmiş oldum. Bisiklet tamircisinin yanında hafta sonları ve tatil günlerinde çalışmaya başladım. Bisiklet merakım buradan kaynaklandı. Tamirat öğrenmem iyi oldu. Köyde herkesin traktörü, otomobili, motosikleti yoktu, bisiklet çoktu. Kiminin pedalı kırılır, kiminin zinciri kopar, kiminin fren lastikleri eskirdi ve tamirat için bana gelirlerdi. Böylelikle okul harçlığımı çıkarır duruma geldim. Bisiklet tamir etmeyi küçük yaşlarda öğrendim.

I M G20251120163336

Pek çok kişi İngilizce öğrenmek için kurslara gider, yüklü paralar öder. Alt yazılı film izlemekle, kullanma kılavuzu okumakla İngilizce öğrenilir mi? Hiç mi eğitim almadan öğrendiniz?

İngilizcenin temelini ortaokul ve lisede aldım. Grameri okul çağında öğrendim. Kelime hazinem zayıftı. O eksikliği sözlükle tamamladım. Yaptığım iş beni buna zorluyordu. Yurt dışından parça getirttim. Paketi açıyorum, monte etme yollarını gösteren kılavuz karşına çıkıyor. Ne yapayım İngilizce bilen birine mi danışayım. Bu devirde kimse kimseye bedava yardım etmez. Mecburen sözlüğe bakıyorum. Yanlış çeviri yaparsam ya parçalar yerine oturmuyor ya hatalı işler ortaya çıkıyor. Anladım ki her şeyi satır atlamadan öğrenmek gerekir. Parçalar geldikçe, film seyrettikçe, İngilizceyi artık sözlüğe bakmadan çözmeye başladım. İnternet yokken yabancı dil öğrenmek isteyenler, yurtdışından mektup arkadaşı bulurlardı. Youtube’u bir izleyin. Pek çok Youtuber, yabancı ülkelerde röportaj yaparken Türkçe bilen birine rastlıyor. Türkçeyi nereden öğrendiğini sorduğunda, “Türk dizilerinden” yanıtını alıyor. Ben bu cevaba çok tanık oldum. İngilizce öğrenmek o kadar içime işlemişti ki, toplu taşımada seyahat ederken, insanların konuşmalarını içimden İngilizceye çevirmeye çalışıyordum. Tercüme edemediğim zamanlar bilemediğim sözcükleri cebimde taşıdığım deftere yazıp, eve geldiğimde sözlüğe bakıyordum. Her ezberlediğim kelime ezberleyeceğim kelimelerin sayısını azaltıyordu. Her gün 10 kelime ezberlemeyi kendime şiar edinmiştim. Bir hayli yararını gördüm. Cep telefonları devreye girince her şey daha da kolaylaştı. İnternette kendi fikrinde olan bir yerlerde gezinirsin. Bu doğaldır. Yabancı sitelerde sürekli bir şeyler aradım. English Everyting sitesini bulunca her şey daha da değişti.

I M G20251120163435

Bazı siteler senden yorum yazmanı istemiş. Nasıl oldu da ülkemizde duyuramadığın sesini, görüşlerini yabancılarla paylaşmaya başladın?

Okudukça yabancı ülkelerde insanlara verilen hakları öğrenmeye başladım. Adam alkolik, sabahtan akşama değin sağda solda vakit geçirip oturuyor. Sonuçta devlet bu insanlara da yardım ediyor. Kendi düşüncelerimi aktardım. İnsan hastadır eli ayağı tutmaz, gücü, takati yoktur. Tamam, sosyal yardım alsın. Fakat eli ayağı tutuyor sapa sağlam kendini alkole vermiş, ya da çalışmayı sevmiyor. Bu tür insanlar için, devletten yardım alabilmeleri için yaptırımlar olması gerektiğini yazdım. Hiç olmazsa oturduğu semtte temizlik yapsın, sağa sola atılan çöpleri toplasın, ibadethanelerin temizliğini yapsın diye görüş bildirdim. Yazılarımı okuyan kesim hak verdi. Değişik düşüncelerimi ortaya koyunca sürekli yorumlar yazmam istendi veya önerildi. Günlük işim bitince, telefonu elime alıp sosyal medyada yorumlara başladım. Çok olumlu tepkiler aldım. Doğal olarak bunları yazmak için yurt dışındaki gazeteleri okumak gerekiyor. Sağa sola küfür etmezsen, düşünceni güzellikle ifade edersen, sonuçta olumlu tepkiler gelir. Saçmalarsan gülünç duruma düşersin.

I M G20251120163419

Sosyal Medya hesaplarında yorum yapmanı istediklerinde ne düşündün?

Biz, internette geziniyoruz deyimini kullanırız. Yabancılar Surfing the internet diyorlar. Bazı haber paylaşımlarının altına yorumlar ekledim. Okuyanlar ısrarla yaz diye mesajlar gönderdi. Önce, Balıkesirli köylü bir insandan ne isterler? Diye düşündüm. Ülkemizdeki telefon dolandırıcılıkları aklıma geldi. Talepler artınca, benden TC kimlik numarası istemiyorlar, banka hesap numarası sormuyorlar diyerek yazmaya başladım. Yabancılardan arkadaşlık istekleri geldi ve sosyal medya hesabımda 200’ü aşkın arkadaşım oldu. Yabancılar her konuda, özgürce istediklerini yazıyor. Ben bu ülkede öyle rahat yazsam beni içeri alırlar. ABD Başkanı Trump’ın psikolojisinin bozuk olduğunu yazdım. Destekçisi Elon Musk’ın mallarının boykot edilmesi gerektiğini, şımarık zengine ders vermenin elzem olduğunu belirttim. Bu tür paylaşımlar insanların hoşuna gidiyor.

I M G20251120155605

Neden bisiklet yapmıyorsun? Geçimini nasıl sağlıyorsun?

Geçtiğimiz yıllarda Çin’den bisiklet parçaları, elektronik parçalar sipariş ediyordum. Ucuza geliyordu. Şu an gümrük vergileri çok arttı. Deyim yerindeyse “Astarı yüzünden pahalıya geliyor.” Ben yalnız metal işleri ile uğraşmıyorum. Su motoru tamirinden, televizyona her tür elektronik cihaz tamiratı yapıyorum. Elektrik işleri ile uğraşıyorum. İnsanlar atan bir sigorta için bile tamirci arıyorlar. Tabi bunlar benim asıl mesleğimin dışında bir hobi, zevkli bir uğraş. Önceleri elektrik elektronik işlerinden para almıyordum. Yaşam koşulları ağırlaştıkça her işin bir bedeli olduğunu söyleyip bedava iş yapmıyorum. Geçtiğimiz Günlerde Balıkesir Üniversitesi yerleşkesinde bir Kafenin soğutma sistemi arızalanmış. Gittim sorunu çözdüm. Aslına bakarsan yerleşkede yüzlerce elektrik elektronik öğrencisi var. Her yaptığımı anlatmak istemiyorum. Çünkü ucuz iş yaptığımdan herkes beni arıyor. Bu nedenle Saat 18.00’den itibaren telefonumu kapatıyorum.

O C G-5

Metal işlerini babandan, bisiklet tamirini çırağı olduğun ustadan, İngilizceyi televizyondan öğrenmişsin elektrik elektronik işlerini hobi olarak yapıyorsun. Gençlere tavsiyeniz nedir?

Bu devirde iş bulmak zor, işsiz çok. Gençlere alın teriyle, dürüstçe çalışmayı tavsiye ederim. Herkes masa başında iş bekliyor. Ben sırtımda ağır yüklerle çok yere yaya gittim. İşçiye sorarsanız patron haksızdır. Ya sen patrona ne verebildin? Bunu düşünen yok. Onun için önce alın teri akıtmak gerekir. Ben bugün yine çalıştım, yine paramı kazandım. Yaptığım işten işveren memnun olursa, Beni yine çağırır. Ben zaten o işi yaparken, gelecek işi kazanıyorum. İşveren memnun olmazsa bir daha iş vermez. Gençler her şeyi okuldan, aldıkları diplomadan bekliyor. Bu düşünce çok yanlış. İnsan kendi işini kendi yaratmalı, diplomam var diye beklememeli. Tembelliğe, hazırcılığa alışmamalı. 7X8 kaç eder deseniz, internete bakacak duruma gelindiği bir dönemi yaşıyoruz.