Av. Namık HAVUTÇA – 24 ve 26. Dönem Balıkesir Milletvekili
Trafik güvenliği elbette kamu düzeni için hayati önemdedir. Ancak hukuk devleti, cezaların orantılı ve ölçülü olmasını gerektirir. Alkolmetreye üflemeyi reddeden sürücülere uygulanan iki yıl ehliyetten men cezası, adalet duygusunu zedelemekte ve binlerce şoför esnafını mağdur etmektedir.
Trafik güvenliği kadar hukukun ölçülülüğü de önemli
Trafik güvenliği elbette hayati öneme sahiptir. Ancak kamu düzenini sağlamak amacıyla getirilen her düzenleme, hukukun evrensel ilkelerine, özellikle de ölçülülük ve orantılılık ilkelerine uygun olmalıdır.
Ne var ki, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48. maddesi ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 97. maddesi uyarınca alkolmetreye üflemeyi reddeden sürücülere iki yıl süreyle sürücü belgelerinin geri alınması cezası verilmesi, bu ilkelere açıkça aykırıdır.
Kanun maddesi ne diyor?
Kanun maddesi açık biçimde şöyle düzenlenmiştir:
“Uyuşturucu veya uyarıcı madde aldığı tespit edilen veya alkolmetre cihazı ile yapılan ölçümleri kabul etmeyen sürücülerin sürücü belgeleri iki yıl süreyle geri alınır.”
Alkollüye 6 ay, üflemeyene 2 yıl ceza!
Bu hüküm gereği, alkolmetreye üflemeyi reddeden bir sürücü, fiilen alkollü çıkan bir sürücüden dört kat daha ağır cezaya maruz kalmaktadır.
Alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücüye 6 ay ceza verilirken, yalnızca ölçümü reddeden kişiye 2 yıl ceza verilmesi, adalet duygusunu zedelemekte ve orantısız bir sonuç doğurmaktadır.
Bu yaptırım, yalnızca bir memurun tuttuğu tutanakla uygulanmakta; kişi hakkında hiçbir somut tehlike, kaza veya fiil tespiti olmadan meslek yaşamını sona erdirebilmektedir.
Şoför esnafı mağduriyet içinde
Yaptığımız Şoförler Odası ziyaretlerinde, çok sayıda sürücü bu cezayı bilmedikleri için mağdur olduklarını dile getirdi.
Bazı sürücüler, sağlık problemleri, psikolojik rahatsızlıklar veya cihazlara güvenmeme gibi nedenlerle üflemeyi reddettiklerini; ancak sonuçta iki yıl boyunca direksiyon başına geçemediklerini anlattılar.
Bu durum, geçimini direksiyon başında kazanan şoför esnafı için adeta bir sosyal yıkım haline gelmiştir.
“Alkollü çıkan 6 ay sonra direksiyon başına dönüyor, biz iki yıldır araç kullanamıyoruz” diyen sürücüler, af getirilmesi ve yasanın ölçülülük ilkesine göre yeniden düzenlenmesini talep etmektedir.
Hukuk devletinde ölçülülük esastır
Anayasa’nın 13. maddesi, temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasında ölçülülük ilkesini açıkça emreder.
Bir yaptırım, amacını aşacak şekilde cezalandırma refleksine dönüşüyorsa, artık hukuk değil, keyfilik söz konusudur.
Bu nedenle 2918 sayılı Kanun’un 48. maddesi ve Yönetmelik’in 97. maddesi yeniden ele alınmalı; fiilin ağırlığıyla orantılı ve adil bir düzenleme yapılmalıdır.
Mevcut mağduriyetlerin giderilmesi için geçici bir af veya yasal değişiklik yapılması, toplumsal barışın da bir gereğidir.
Hukuk, cezalandırmak için değil, korumak içindir
Hukuk, insanı korumak için vardır.
Cezaları orantısızlaştırmak, hem adalet duygusunu hem de devletin vatandaşına duyulan güveni zedeler.
Alkolmetreye üflemeyi reddeden binlerce sürücü, geçimini sağlayamadığı için mağdur durumdadır.
Bu mağduriyetlerin giderilmesi ve cezaların ölçülü, hakkaniyetli biçimde yeniden düzenlenmesi, adaletin ve hukuk devletinin temel gereğidir.