Hiç fark ettiniz mi, yemek yaparken en çok çöpe attığımız şeylerden biri soğan kabuğu? “Ne olacak, işe yaramaz zaten” deyip çöpe gönderiyoruz.

Oysa meğer bu incecik kabuklar, sandığımızdan çok daha değerliymiş!

Son zamanlarda okuduğum bir araştırma, soğan kabuklarının antioksidan ve lif açısından tam bir hazine olduğunu ortaya koyuyor. Düşünün; biz kabuklarını çöpe atarken aslında bağışıklığımızı güçlendirecek, sindirimimize iyi gelecek doğal bir takviyeden mahrum kalıyoruz.

Mutfakta Değerlendirmenin Püf Noktaları

“Eee, ne yapalım yani kabuğu çiğ çiğ mi yiyelim?” derseniz, tabii ki hayır! Soğan kabuklarını çorbalara, sebze sularına veya et suyuna eklemek hem lezzeti hem de besin değerini artırıyor. Kısık ateşte uzun süre kaynadığında suya renk, aroma ve fayda katıyor.
Bir başka pratik fikir de, kurutup toz haline getirmek. Bu tozu çorbalara, soslara hatta omletinize bile serpebilirsiniz. Hem gıda israfını önlemiş olursunuz hem de sofranıza doğallık eklersiniz.

Ama Dikkat!

Her kabuk kullanılmaz elbette. Küflü, kararmış ya da çürümüş soğanları direkt çöpe atın. Taze, temiz ve hasarsız kabukları iyice yıkadıktan sonra kullanın. Soğan yerin altında yetiştiği için bazen toprak kalıntısı olabiliyor. Bir de kabukları kavurup kullanmayı deneyin — hem acılığını alıyor hem de yemeğe güzel bir renk veriyor.

Gıda israfının konuşulduğu bu dönemde, soğan kabuğunu değerlendirmek küçük ama anlamlı bir adım. Düşünsenize; sadece bir mutfak alışkanlığınızı değiştirerek hem sağlığınıza katkıda bulunuyorsunuz hem de doğaya daha az atık bırakıyorsunuz.

Sonuç mu? Soğan kabuğu artık çöp değil, şifa!