CHP’li belediyelere 19 Mart’tan sonra reva görülen uygulamaları, bazen hayretle ve çoğu kez de ibretle izlemeye devam ediyoruz. Suçlamalar önce “Kent Uzlaşması” diyerek başladı, sanki CHP’li belediye başkanının Kürt kökenli seçmenden oy alması suçmuş gibi algı yaratıldı. Oysa AKP’li Kürt adaylar, yıllardır Kürt kökenli seçmenden oy alarak yerel yönetimlerde görev yapıyorlardı. Her neyse, tutuklamalardan bir süre sonra “Yeni Barış Süreci” başladı, TBMM’nde “Milli Dayanışma, Kardeşlik, Demokrasi Komisyonu” kuruldu da, bu uzlaşma türünün suç olmadığı, hele de terörle hiç ilişkisi olamayacağı kabul gördü.
Sonra da yolsuzluk, suç örgütü yönetmek, irtikap, rüşvet, nitelikli dolandırıcılık, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek, ihaleye fesat karıştırmak vb. suçlamaların gözaltı ve tutuklamalarına başlandı. Tutuklama işlemi çok ama henüz bir iddianame bile yok ortada. Yargılamalara da başlanamadı. Bu aşamadan sonra, parti transferine kadar dayandı işler. Derken CHP’nin kurumsal kimliğine karşı açılan davalara, kurultay ve kongre iptallerine döndü ve iktidarın yargı eliyle CHP’ni dizayn etme çabasına girdiği iyice belirginleşti. Üstelik iktidar, CHP’nin “içinden” aldığı kimi desteklere bakıp, freni de unuttu, iyice gaza basıyor şimdi. CHP’nin sürekli yargıyla başının dertte olduğu algısı yaratılıyor. Üstelik “darbeye ve kayyuma hayır” mitingleriyle de meşgul oluyor ve bir türlü normal siyasete dönemiyor. Vatandaş da normal yaşama dönemiyor tabii.
***
Böyle bir acayip devirden geçiyoruz işte. Bugün de aynen öyleydi. Sabahtan altyazı geçmeye başladı televizyonlar: “İstanbul’da 45. Asliye Hukuk Mahkemesi CHP’nin İl Kongresi durdurulsun talebiyle yazı gönderdi”. YSK kararı çok açık ama o mahkeme de çok ısrarlı nedense. Avukatları ve icra memurlarıyla, İl Kongresi’nin kapısına dayanıp, imza karşılığı Divan’a bu kararın “tebliği” için uğraşılıyordu. Saatlerce sürdü kapı önü tartışma, tutanağın yazılıp bozulup yeniden yazılması uğraşısı. Öğle tatili sonrası da YSK toplanıp yeni kararını açıkladı ve kongre “devam” etti. Sonuç ise beklendiği gibi çıktı. Bakalım yarın neler göreceğiz deyip günü tamamladık.
***
Akşamüzeri ise ilçemizde açılış törenleri vardı. CHP’li Büyükşehir başkanı Ahmet Akın ve kalabalık bir heyet geldi ilçeye açılış için. Aslında başından beri karşıydım istasyonun yapılmasına ama törene gittim. Vaktiyle AKP’li Büyükşehir başkanı Y. Yılmaz başladı yerel seçimler yaklaşırken bu otogarı düzenleme işine. Sonra “bedava yer” gördüğü Edremit Otogarı’nın 1/3 arazisini akaryakıt istasyonu yapmaya karar verdi. Edremit Belediyesi direnemedi buna ve trafiği berbat etme, otogarı küçültme pahasına razı olundu, inşaat başladı. A. Akın seçildiğinde ise, halk bu inşaatın durdurulmasını talep etti. Fakat ihale yapıldığı gibi ödemelerin de büyük ölçüde tamamlandığı söylenip bu istasyon tamamlandı. Sonra da uzun süre ruhsat için beklendi ama 9 aydır çalışıyor artık orası. Sürekli de trafik karmaşası çıkıyor o bölgede.
Bugün de “resmi” açılışı yapıldı nihayet. Burhaniye ve Ayvalık OnOn Cafe’leri de sanal olarak katıldılar açılış törenine, üçü bir arada oldu. Çağımız algı çağı malum, bu gibi törenler, neredeyse zorunlu. Hatta bir iş yapıp beş kez anlatılıyor ki, seçmenin aklına iyice yerleşsin imajınız. Fakat bana pek şatafatlı geldi tören. Büyükşehir’in zaten, önceki yöneticilerin imzasını taşıyan işlerle değil, daha çok kendi eserleriyle halkın önüne çıkmasın isterim ama finansman sıkıntısı, geçmiş borçların ödenmesi zorlaması, cezalar vb. bu imkanı vermiyor şimdilik.
AHMET AKIN’A UYARILAR
Tabii törendeki konuşmalar da önemliydi bugün. CHP Balıkesir milletvekili Serkan Sarı, iktidarın engellemelerine kısaca değindi, buna rağmen küçük dokunuşlarla yaşamı değiştirmeye çalıştıklarını ifade etti. Daha büyük dokunuşlar için de, iktidarı istediklerini söyledi. A. Akın ise halka söz verdiğini, inançlı bir insan olduğunu, mutlaka sözünü tutacağını ifade etti. Desteklerimizi ve dualarımızı istedi. Ben de düşündüm taşındım, istediği desteği verme kararı verdim. Hiç olmazsa A. Akın’ı bir parça uyarayım dedim.
Değerli Balıkesir B. Belediye başkanımız. 60 aylığına aldığınız emanetinin 18 ayı geçti. Sizin de bugün ifade ettiğiniz gibi, Edremit’in en büyük derdi atık su arıtması ve kanalizasyonlar. Halk burada dört göz, sekiz kulak bir yatırım müjdesi bekliyorlar sizden. Aslında Körfez’in de en büyük derdi bu ama hepsine birden girişmeye olanak olmadığı biliniyor. Körfez’in sonundaki en problemli bölgeden başlayıp, açık deniz doğru ilerlemek gerekiyor sorunu çözerken.
Bugüne kadar tek çivi bile çakılmayan Güre’de 200 bin kişilik AAT yeri belli zaten, buna itiraz eden de yok. Altınkum’daki eski “Zeytinli Atık su Arıtma Tesisi” ise, ilçemizin büyük yükünü kaldıracak. 500 bin kişilik bir tesis projeniz var orası için. 2024 Mart’ından beri de proje hazırlığı, zemin etütleri, yatırım programı onayı vd. bekleniyor. Fakat tesisin yeri de önem kazanıyor. Eski yerinde tesisi büyütmek mi, yoksa Çıkrıkçı’daki Edremit Belediyesi’ne ait 112 dönüm arazide yeni bir tesis inşa etmek mi diyerek 18 ay geçti.
***
Sizin tercihinizin Çıkrıkçı olduğunu biliyorum; ama sebebini bilmiyorum. Fakat Çıkrıkçı bir tarım arazisi ve oradaki yeni inşaat en azından % 45 maliyet artışı anlamına geliyor. İşte tam da bunlar konuşulurken, 22 Ağustos’ta bir gazetede Büyükşehir’in talebi üzerine Çevre Bakanlığı’nın arıtma için mevcut tesis bölgesinde 85 dönümlük Hazine arazisini “yeniden tahsis ettiği” haberi çıktı. Önceki yönetim döneminde proje ve inşa süresi koşullarına uyulmaması sonucunda bir hak kaybı olduğu ama şimdi bunun geri alındığı açıklandı. Sunulan detaylar, bu haberin “içeriden” verildiğini gösteriyordu. Halk da, zaten sonradan tekzip edilemeyen bu haber üzerine ümitlendi. Çünkü yıllardır İleri Biyolojik Arıtma Tesisi yatırımının gerçekleşmesini bekliyorlar. “Orası mı, burası mı” da demiyorlar, yeter ki yapılsın artık diyorlar. Tesisin eski yerinde büyütülerek modernize edilmesi de kimseyi pek rahatsız etmedi bu durumda, aksine herkesi sevindirdi.
ZEYTİNLİ ARITMASI VE ÇIKRIKÇI MESELESİ...
Fakat 27 Ağustos’ta, Çevre Bakanlığı bu kez Zeytinli 1/100.000 çevre düzeni planına onay verdiğini açıkladı ve askıya çıkarttı! Bu yeni plana göre, mevcut arıtma tesisinin yeri yeşil alana dönüştürülüp, “Kaldırılan ‘Atık su Tesisi Alanı’na istinaden; Çıkrıkçı Mahallesi 199 ada 16 parsel, ‘Atık su Tesis Alanı’ olarak planlanmıştır. Söz konusu parsel Edremit Belediyesi mülkiyetinde olup 11,19 hektar büyüklüğe sahiptir” deniyor. Yani size, beş gün önce 85 dönüm Hazine arazisinde tesisi geliştirme hakkı tanıyan Bakanlık, sonradan imar planı değişiklik talebinizi de onaylayıp askıya mı çıkarttı A. Akın?
Gerekçe raporuna bakınca sadece “kazanç” görülüyor. Bu 1.708 dönümlük “yeni” plan, Y. Yılmaz’ın eski 1.065 dönümlük planını, kaldığı yerden alıyor ve sahildeki Atatürk Caddesi boyunca Akçay sınırlarına kadar götürüyor. Ne değişti de, sizin talebinizle bu plan hazırlandı? Arıtma tesisinin yeri mi, boş turizm alanlarının konuta çevrilmesi mi, diğer konaklama alanlarının iptal edilmesi mi veya bunların hepsi mi gerekli ki, Büyükşehir o bölgede bir imar planı değişikliği talebinde bulundu? Sonuçları ne olacak bunların ve halka yararı ne?
Bakanlık Y. Yılmaz döneminde yapamadığını, bu dönem mi gerçekleştirmeye çalışıyor acaba? Üstelik de Edremit Belediyesi’nin orasını bir bölümünde halka verdiği “Doğal Yaşam Parkı” sözü de var ve farkındaysanız o da boşa düşüyor bu planla.
“TESİSİ MEVCUT YERİNDE BÜYÜTECEĞİZ” DİYORLARDI!
Size, Büyükşehir’in, BASKİ’nin ve Edremit Belediyesi’nin üst kademe yöneticilerine her sorduğumuzda, ısrarla “tesisi mevcut yerinde büyüteceğiz” deniliyor. Hazırlıkların buna göre yürüdüğü söyleniyor. Oysa askıya çıkartılmış olan “İmar Değişikliği” planı, bir A. Akın talebi olarak hiçbir itiraz görmeden askı süresini doldurur ve idari yargıya da götürülmez ise, Ekim ayı sonunda yürürlüğe girer. BASKİ’nin ihale etmiş olduğu uygulama projelerinin devreye alınmasının ise Aralık sonunu bulacağı söyleniyor. Arada iki aylık zaman var. Bu durumda sizler, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi onayı ve finansman işini de halledip, ÇED sürecini başlattığınızda, Bakanlığın size “kusura bakmayın, tahsis iptal edildi, çünkü imar planı değişti” demesi çok muhtemel. Bunun garantisini aldınız mı A. Akın ve nasıl? Beş gün arayla, iki ayrı yönde adım atan Bakanlık, bu durumun ve olası sonuçlarının farkında olmayabilir mi?
***
Askı süresi 26 Eylül’de bitiyor. Zaman iyice daraldı. Lütfen bu hususları aydınlatın ve kamuoyuna da aktarın. Yoksa yine iş başa düşecek, biz vatandaşlar tekrar bir fedailik yapıp, önce bu imar planı değişikliğine “itiraz” hakkımızı kullanacağız, sonra da idare mahkemesinin yolunu tutacağız. İnanın bizlere de, mahkeme heyetine de yazık. Zaten Y. Yılmaz dönemindeki imar planı değişikliği davalarının Büyükşehir tarafından kaybedilmesine rağmen, hala üst mahkemelerde sizinle uğraşmaya devam ediyoruz, buna bir tane daha eklemeyin lütfen. Şu sorunu ortada bırakmayın. Tesislerin yeri de, yolu da belirlensin artık ve doğru yöntemlerle ilerlemeye başlayın. İnanın bu uyarılar için de, “teşekkür” bile beklemiyorum. Destek olmak için anlattım, gerisi sizin işiniz.