Bir şehir takımı sadece futbol oynamaz. Taraftarına umut olur, esnafına hareket, gencine rol model, yaşlısına gurur verir. Balıkesirspor da uzun yıllar bu şehrin ortak heyecanı, sevinci, hatta hüznü olmuştur. Ancak son yıllarda yaşananlar, şehrin simgesi olan bu kulübü adeta sessizliğe mahkûm etti.

Balıkesirli ve milli bir sporcu olarak Balıkesirspor’un bu haline yüreğim yanıyor. Bir kulübe yönelen bakışta, ‘acaba bu işin arkasında kim ne kazanıyor’ kuşkusu varsa, orada güven inşa edilemez. Bu kulübün sırtından kimsenin kazanç sağlamaya niyeti ya da fırsatı olmamalı. Aksine, bu şehirde yaşayan herkesin Balıkesirspor’a karşı bir sorumluluğu olmalı.

Fenerbahçe örneğine bakalım. Bugün 60 binin üzerinde üyesi olan bir kulüp haline geldi. Bu sadece bir büyüklük değil, aynı zamanda ‘aidiyetin gücü’dür. Balıkesirspor’un yöneticileri, iş insanları, siyasetçileri ve tüm halkı üyeliğe teşvik etmeli. Üyelik sisteminin yaygınlaştırılması, kulüple halkı bütünleştirir, aynı zamanda hesap verebilirliği de sağlar.

Ancak asıl kritik nokta şudur: Balıkesirspor’un forması sadece stadyumda değil; şehirde, çarşıda, esnaf dükkanında, restoranlarda, hatta sivil toplum toplantılarında giyilmelidir. Bu bir taraftarlık değil, bir mensubiyet duygusudur. Birlik duygusudur. Bu ruhu gören futbolcuyu sahada kimse tutamaz.

Balıkesirspor’un yeniden doğuşu, sadece futbolcu transferiyle değil, işte bu şehirsel uyanışla olur. Bu takım hepimizin aynasıdır. Bu aynada ne görmek istiyorsak, öyle davranmalıyız. Yönetenler sorumluluk almalı, halk destek vermeli, gençler yeniden bu forma için hayal kurmalı.

Balıkesirspor varsa, Balıkesir ayaktadır. Ve bu ayaklanış, hepimizin ortak meselesidir.

***

Biraz geçmişe gidelim. 1960’lı ve 70’li yıllarda Balıkesirspor’un Boluspor ile oynadığı maçların heyecanını yaşayanlar, o dolup taşan tribünleri, şehirdeki futbol coşkusunu hâlâ unutamaz. Hele bir de o meşhur Balıkesirspor – Fenerbahçe maçı… Gazete manşetlerinde şu başlık yazılıydı: 'Fenerbahçe’yi önce kaleci Datcu, sonra direkler, sonra melekler kurtardı.' Bu cümle sadece bir maç anlatımı değil, Balıkesir’in nasıl bir futbol atmosferine sahip olduğunun özetidir.

Bugün o günleri özlüyoruz. Sadece sahadaki başarıyı değil; tribündeki inancı, şehirdeki birlik duygusunu, herkesin Balıkesirspor için tek yürek olduğu zamanı… Şimdi bu ruhu yeniden diriltmek elimizde.

Bu noktada en çok dikkat edilmesi gereken şeylerden biri, şu yanlış bakış açısıdır: ‘Üye olursak, yarın bir gün başkanlık seçimi olur, bizden güçlü bir grup çıkar, bize yer kalmaz…’ Bu dar düşünceden bir an önce kurtulmalıyız. Balıkesirspor, kişisel alan değil, şehir ortaklığıdır. Herkes üye olmalı, bu kulübün geleceğinde söz sahibi olmalı. Yöneticilik korkulacak bir şey değil; bilakis gönüllülük ve sorumluluk işidir.