DEDİKODU - MALUM KİŞİ
AÇIK hava reklamcılığının suyunu çıkardık.
Adım başı bilboard, totem, raket, dijital reklam panoları.
Tabela kirliliğinin tavan yaptığı bu şehir, uzun zamandır açık hava reklamlarının işgaliyesiyle de boğuşuyor.
***
ALIN işte onlara dair bir örnek daha.
Toplu Taşıma Merkezi’nin köşesindeki Kent Lokantası’nın üstüne de bir ay kadar önce dijital bir reklam panosu kondurdular.
Zaten var olan binayı lokantaya çevirmek aylar sürdü.
Dijital panoyu iki günde monte edip hizmete sokuverdiler!
***
TTM bölgesindeyseniz; kara lokomotif anıtının olduğu kaldırıma çıkın; karşıdan şöyle alıcı gözle bakın çevrenize.
Arka kısmı metruk, virane, çöküntü alanı halindeki Akıncılar muhitinin ön yüzünü göreceksiniz.
Her yerde bir ışık parlaması, binalara monteli dijital reklam panolarında dönüp duran renkler.. Kâh özel sektör reklamları, kâh Büyükşehir Belediyesi’nin ve dahi Ahmet Akın’ın mesajları...
Geceleri bakın bir de.. TTM tarafı müşterisini renkli ışıklarla kendi çekmeye çalışan pavyonları andırıyor.
Reklam tabelaları, yanarlı dönerli dijital reklamlar, refüölerde, kaldırımlarda ışıklı raketler, yol boylarında bilboartlar...
Karmakarışık bir şehir düzeni.
***
KENT Lokantası’nın üstüne bu heyüla gibi dijital panoyu monte etmek kimin fikri?
Birileri istemiştir, bizimkiler vermiştir.
Her isteyene veriyorlar mı?
Yoksa ‘liyakat’ esasına dayalı bir tercih mi?
İtfaiyecinin liyakatlisini istihdam eden Büyükşehir, reklamcının da liyakatlisiyle çalışacaktır haliyle.
Kimmiş bu likayatli arkadaşlar?
Büyükşehir’in reklam, tanıtım, baskı, eşantiyon işleriyle meşgul yerli ve milli bir firmanın, alacak - verecek kavgası dahilinde yönetenler hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirtelim ilkin..
Akabinde ve detayında, şikayete konu dilekçesinde kurduğu uzun cümlelerin arasında, bu dijital pano işinin perde arkasını da uzun uzun anlattığını söyleyelim.
Bu mevzu yarın öbürgün patlar; millet “vay anasına sayın seyirciler” modunda okur gazete haberlerini.
***
BİZ işin o kısmını şimdilik es geçelim; kent estetiği kulvarında yürüyelim.
Altında garip gureba az masrafla karnını doyursun diye elli liraya yemek servisi yapıyorsun..
Üstünde, pırlanta firmasının reklamlarını döndürüyorsun!
Siz ne düşünürsünüz bilemem; bence absürt bir durum.
Millikuvvetler’in girişine diktikleri tak ne kadar zevksiz ve gereksizse, Kent Lokantası’nın üstünde ‘kaçak kat’ gibi duran o dijital pano da zevksiz ve gereksiz!
Birileri çok para kazanacak diye, şehir merkezinde yaşayan dört yüz küsur bin Balıkesirlinin göz ve estetik zevkinin içine edilir mi?
***
BU zevksiz ve gereksiz reklam kalabalığından kurtarmak lazım artık şehri.
Reklamcılar çok çok kazanırken, bu şehrin ortak kazancını kim düşünüyor?
Hiç kimse!
Ortak kazanç, daha yaşanabilir, daha sakin, daha sade, daha huzurlu bir kent değil midir?
Öyle mi peki?
Gözün görebildiği her yeri reklama boğan ve boğduranların öyle bir derdi yok.
Yönetenler reklamsal işleri çok seviyor; reklamcılar da onları çok seviyor!
***
KENT Lokantası, sosyal bir projenin Balıkesir merkezindeki yegane ürünü. İkincisi yok.
Orası önceden kafe gibi bir yerdi. CHP’nin sosyal belediyecilik kaygısıyla geliştirdiği Kent Lokantaları projesini Balıkesir’le de tanıştırmak gerekiyordu.
Çok yer aradılar; sonunda TTM’nin köşesindeki bu yapıyı uygun buldular.
Kent Lokantası’na dönüştürme işi uzun sürdü. Büyükşehir’in bütün işleri zaten uzun sürüyor.
Ne güzel işte, yaptın projeyi, kurdun Kent Lokantası’nı; garip gurebaya elli liraya üç kap yemek yediriyorsun.
Yapının üstüne niye o heyülayı konduruyorsun artık; çok mu lazımdı?
***
KENT estetiğini bozan hiç bir yapıya, objeye, projeye onay vermeyin!
O tabela sırıtıyor meselâ.
Sırıtan çok şey var başka.
Yine kızacaklar belki; e ne yapalım, söylemeyelim mi, yazmayalım mı?
Yarın, mahkemede şüpheli sıfatıyla ifade verirken, bu tabela işini de soracaklar muhtemelen. Zira şikayet dilekçesinde uzun uzun anlatılıyor durum.
Hani estetik açıdan bakmıyorsanız, yargısal açıdan bakın.
Kaldırıverin çaktırmadan!
Estetik önemli.
Selam ederim.