Geçtiğimiz hafta Balıkesir Üniversitesi Turizm Fakültesi’nin 50. yıl kutlamalarına katıldım. Eşimin vesilesiyle başlayan bu davet, kısa sürede beni hiç beklemediğim bir duygunun içine çekti:
Bir okulun değil, bir ömrün yarım asırlık hikâyesine tanıklık ettim.
O dört gün boyunca salona, koridorlara, sohbetlere sinen bir ruh vardı…
Sanki 50 yıl boyunca bu okuldan geçen her öğrencinin anısı, her hocanın emeği, her dostluğun izi yanımdaydı.
Ve en çok da şunu hissettim:
Bazı kurumlar bina değildir, insan nefesiyle yaşar.
Bu Okuldan Mezun Olmak, Bir Kartvizitten Çok Daha Fazlası
Kutlamalarda öyle bir tabloyla karşılaştım ki, bir “fakülte başarı listesi” değil, bir ülkenin kaderine yön veren bir kuşağın panoraması gibiydi:
- Üniversite rektörleri,
- Büyükşehir ve ilçe belediye başkanları,
- Dev otel zincirlerinin kurucuları,
- Dünyanın ikinci büyük tur operatörünün sahibi,
- Türkiye ve Avrupa’da ses getiren otellerin müdürleri,
- Bu okuldan çıkıp tekrar bu okula hoca olarak dönen 17 profesör,
- Ülkenin dört bir yanında ders veren 300’e yakın akademisyen…
Bir okul düşünün:
Yarım yüzyılda sadece meslek kazandırmamış, kader yazmış.
Öğrencilerini iyi bir işe değil, iyi bir hayata hazırlamış.
Mezunları dünyanın dört bir yanına dağılmış ama birbirinin gözündeki ışığı hiç unutmamış.
Melike Demirağ’ın “Arkadaş” Şarkısı… Bu Defa Bir Şarkı Değil, Bir Yemin Gibiydi
Kutlamalarda o meşhur şarkı çaldığında, salonda bir duygu fırtınası esti.
“Arkadaş…
Sen bu yangın yerinde…”
Bu okulda bu sözler sadece ezberlenmiş değil; yaşanmış.
Bu okulda:
- Hiç kimse diğerinin arkasından iş çevirmemiş.
- Yeni gelen, eskisine minnet duymuş.
- Büyükler küçüklerine kol kanat germiş.
- Mezunlar birbirinin zor gününde sessizce kapısını çalmış.
- Ve 50 yıl boyunca bu bağ hiç kopmamış.
Bu nedenle o şarkı orada bir melodi değil, bir neslin ortak hatıra defteri gibiydi.
1300 Kişilik Büyük Buluşma: Gözyaşı da Vardı, Kahkaha da, Gurur da…
50. yıl kutlamasına tam 1300 kişi katıldı.
Bu sadece kalabalık değil; bir sadakat ölçüsü.
İnsan kolay kolay 50 yıl önce mezun olduğu bir okul için kalkıp yüzlerce kilometre yol gelmez.
Ama bu okula geldiler.
Çünkü burada:
- Sarılması yıllar gecikmiş dostlar vardı,
- Hayata veda eden hocalarını unutmayan öğrenciler vardı,
- Kendi öğrencisinin profesör olduğunu gururla izleyen hocalar vardı,
- Ve gençlere “Bu okul senin de yuvan olacak” diyen büyükler vardı.
Balıkesir’den Dünyaya Açılan Bir Kapı
Turizm gibi rekabetin sert olduğu bir sektörde, Balıkesir Üniversitesi Turizm Fakültesi’nin bu kadar büyük bir etki yaratması aslında Türkiye’nin potansiyelini gösteriyor.
Bazen bir okul, mezunlarıyla değil;
onlara kattığı duruş ile hatırlanır.
Bu fakülte, mezunlarına yalnızca:
- bilgi
- meslek
- disiplin
kazandırmamış…
Onlara hayat duruşu vermiş.
Son Söz: Bir Fakülte Değil, Bir Aile… Bir Yuvası Olmanın Gururu
4 günün sonunda içimde tek bir cümle kaldı:
“Bu okul sadece eğitim vermiyor, insan yetiştiriyor.”
Balıkesir Üniversitesi Turizm Fakültesi, 50 yılda koca bir aile kurmuş.
Bu aile:
- Emekle büyümüş,
- Vefayla korunmuş,
- Dürüstlükle ayakta kalmış,
- Sevgiyle birbirini tamamlamış.
Bugün hâlâ her yıl bir araya gelebilmeleri bile, Türkiye’de çok az kurumun sahip olduğu bir hazine.
Ve ben bu büyük hikâyeye tanıklık ettiğim için kendimi şanslı hissediyorum.