Ayvalık, Edremit ve Körfez ilçelerinde zeytin hasadı başladı. Zeytin yalnızca tarım değil; turizm, ekonomi ve kültürel yaşam için de bereket kaynağı.

Sonbahar geldi mi Ege’nin havası bir başka eser… Hele söz konusu Ayvalık, Edremit, Burhaniye, Havran ve Gömeç olunca, zeytinin kokusu, zeytinyağının tadı burnumuza kadar gelir. Şimdi tam hasat zamanı.

Ama işin sadece tarla ve üretim kısmıyla kalmadığını, bu bereketin turizme, ekonomiye ve hatta şehre kattığı ruhuna kadar uzandığını konuşmak gerekiyor.


Ayvalık zeytini artık yalnızca bir tarım ürünü değil, uluslararası ölçekte bir marka. Soğuk sıkım Ayvalık zeytinyağı, aroması ve asit dengesiyle dünyanın dört bir yanında biliniyor. Ancak üretici köylü için bu markalaşmanın anlamı sadece gurur değil; aynı zamanda daha yüksek fiyat, daha istikrarlı gelir ve ürününü anlatabileceği yeni pazarlar demek.


Zeytin üreticileri için en zorlu konulardan biri “yok yılı.” Yani ağacın bir yıl bol, diğer yıl az ürün vermesi. Bu doğal döngü, son yıllarda kuraklık ve düzensiz yağışlarla birleşince üretimde ciddi dalgalanmalara yol açıyor. Susuz kalan zeytin ağacı küçücük taneler veriyor, yağ oranı düşüyor. Üretici için bu durum hem maliyetin artması hem de ürünün azalması anlamına geliyor. Yani işin romantik yanı ne kadar güzel olsa da, tarlada durum oldukça ciddi.


Hasat Şenlikleri ve Gastronomi Turizmi

Ama zeytin sadece üretim değil, aynı zamanda kültür. Ayvalık’ta başlayan zeytin hasat şenlikleri bugün Edremit’ten Gömeç’e kadar bir festival havasında kutlanıyor. Yöresel yemekler, zeytin ve zeytinyağı tadımları, atölyeler, konserler… Hepsi Balıkesir’in gastronomi turizmine doğrudan katkı sağlıyor. Bugün Ayvalık’a sadece denizi için gelen turistler, artık zeytinyağlı enginarın, Ege otlarının, tandırın tadını da öğreniyor.

Bu etkinlikler hem bölgenin tanıtımına hem de esnafın yüzünün gülmesine vesile oluyor. Küçük butik otellerden restoranlara, köy pazarlarından zeytin işliklerine kadar herkes bu şenlikten payını alıyor.


Balıkesir’in geleceğini düşündüğümüzde, sadece sanayi ya da tarım değil; zeytin üzerinden gelişen turizm de çok güçlü bir potansiyel. Dünya artık gastronomi turizmini önemsiyor. İnsanlar bir şehre sadece görmek için değil, tatmak için de gidiyor. Ve Balıkesir bu konuda altın bir madenin üstünde oturuyor. Ayvalık tostu ne kadar biliniyorsa, Ayvalık zeytinyağı da o kadar bilinmeli.


Zeytin ağacı 1000 yıl yaşayan bir bereket simgesi. Biz bu ağacı ne kadar korur, ürününü ne kadar doğru tanıtır ve yok yılına, kuraklığa karşı ne kadar akıllı çözümler üretirsek; Balıkesir’in turizminden ekonomisine, kültüründen dünyadaki bilinirliğine kadar her şey o kadar büyür.