DUYUYORUM; “yeter birader yaa, köprü de köprü deyip duruyorsun, biz okumaktan sıkıldık, sen yazmaktan bıkmadın…”

Yapılana kadar yazmaya devam edeceğim!

***

YERİNİ artık ezberlediniz.. Bir kez daha adres vereyim:

Altıeylül’e bağlı Dereçiftlik ve Karamanlar köyleri arasından geçen Üzümcü deresinin üstünde…

Üzümcü deresi şu günlerde kurumuş halde. Bir tutam su birikintisi kalmış; onunla da motoru takıp çevredeki tarlaları suluyorlar.

Neyse sulayacak vatandaş; su mu var?

Ama köprüden geçerken burnunuzu sımsıkı tıkamanız şart. Yoksa o dayanılmaz kanalizasyon kokusuna maruz kalıyorsunuz.

Dere yatağı çöplük gibi kullanılıyor aynı zamanda.

Üstünden hergün Belediye’nin çöp kamyonları geçiyor; dere yatağına inip biriken çöpleri toplamayı akıl edemiyorlar!

Ediyorlar da işlerine gelmiyor.

Vatandaş da atıyor birader. Adam getirmiş evdeki kırık koltuğu atmış meselâ. Moloz atıkları, evsel atıklar, hayvansal atıklar.. Her cins atık mevcut!

Köprünün iki ayağında “Moloz dökmek yasaktır” tabelası çakılı. Kim takar…

***

BUNLAR bir yana.. Köprü artık üstündeki ağır yükü taşıyamıyor. Hergün yüzlerce araç geçiyor. En çok da kamyonlar, tavuk taşıyan kocaman tırlar, traktörler.

Yine belirtelim; bu köprü sayesinde vatandaş çevredeki köylere ulaşabiliyor. Köprü olmasa ulaşım da olmayacak. Tek geçiş yeri.

Dereçiftlik’ten Karamanlar’a, oradan Kozören’e, Karakavak’a, Dişbudak’a, Çamköy’e, Çiftçidere’ye ve dahi aklımıza gelmeyen pek çok köye buradan gidiliyor.

Düşünün o zaman köprünün trafik yükünü.

Üstündeki asfalt erimiş halde. Yer yer çatlak ve çukurlarla dolu.

Köprü, tek araç geçişine imkan veriyor; iki aracın yan yana geçme şansı yok. Bırakın aracı, köprüden geçen yaya vatandaş bile arabalar geçerken yan dönüp yol vermek zorunda kalıyor. O derece dar!

***

CUMARTESİ günü köprü başında durup fotoğraflar çektim, daha iyi görsünler diye.

Gözlerinin içine sokmak bakımından.

İki yanındaki demir korkulukları görün.. Korkuluk demeye bin şahit gerektirecek. Korozyona uğramış; asılsan kırılacak.

Güvenlik sıfırın altında yani.

Akşamın karanlığında vatandaşın biri hızlı girse köprüye, direksiyon hakimiyetini kaybetse, aşağıya uçar. Kırık, paslı ve güvensiz haldeki korkuluklar korumuyor çünkü.

Yayalar için de aynı durum geçerli. Kenardan kenardan yürürken aşağı düşse.. Ölmez belki ama, sakat kalır kesin.

Bu durum yıllardır böyle.

Neden görmüyor bu şehri yönetenler?

Gerekmeyen yerlerde yaptıkları bakım, onarım, yenileme çalışmalarını izliyoruz.

Gerekli yerleri görmüyorlar… Ya da görmezden geliyorlar.

***

BÖLGEDE yangınlar oluyor.. Civar yerleşmeliklerin hepsi orman köyü.

İtfaiye ve Orman’ın yangın söndürme araçları geçiyor üstünden.

Yangına yetişirken direksiyon hakimiyetini kaybediverse şoför…

Hınca hınç yüklü tırlar geçiyor dedik; bugüne kadar üzücü bir kaza yaşanmadı ama her an yaşanabilir.

Bir de ‘inatçı keçi’ durumları var… Bir köprüde karşılaşan iki inatçı keçinin geçiş önceliği kavgasını bilirsiniz.

Hemen hergün inatçı keçi vakası yaşanıyor. İki taraftan aynı anda giriş yapan iki araçtan biri geri gitmek zorunda.

Hangisi geri gidecek?

Sen, ben derken.. Bir de araçtan inip kavga edenler oluyor.

Biz de birkaç kez yaşadık bu durumu. Köprünün ortasına gelmişiz, yeni giriş yapan sürücü bize selektör yapıyor, “geri git“ diye.

Gider misiniz?

***

ASLOLAN, Üzümcü deresi üstündeki bu köprünün bakım onarımdan geçirilme önceliği.

Milletvekillerine haber saldık; ilgilenmediler.. Büyükşehir Belediyesi’ne kaç kez söyledik, yazdık çizdik; oralı olmadı.

DSİ mi yapacak, Büyükşehir mi?

Kimse artık bunun sorumlusu.. En azından köprüyü onarın, korkulukları yenileyin. Kısa vadede bu kadarını bari yapın.

Uzun vadede, artık bu köprünün genişlemesi gerekiyor. Çelikten mi yaparsınız, taş mı örersiniz, beton mu olur; orasını bilmeyiz.

Bildiğimiz şey, bu köprü mevcut haliyle yaya ve sürücü güvenliği açısından son derece tehlike arz ediyor.

Vali İsmail Ustaoğlu da görsün, bilsin bu durumu. Çiçeğe böceğe para akıtan belediyeleri mi uyarır, DSİ yetkilileriyle mi görüşür, YİKOB’a mı havale eder bilemeyiz.

Köprü bu haliyle durdukça, “bu memleket sahipsiz” demeye devam edeceğiz.