Oyun dünyasında bazı başlıklar vardır ki, daha çıkmadan tartışmaları beraberinde getirir. Son dönemde bu tartışmanın odağında “Warborne Ashes” var. Oyuncu topluluklarında sıkça sorulan soru şu: “Bu oyun, Albion Online’dan çalıntı mı?”

Açıkçası, ilk bakışta benzerlikleri görmemek zor. İzometrik kamera açısı, sandbox yapısı, kaynak toplama – işleme mekanikleri, hatta PvP odaklı ilerleyiş… Bunlar Albion’un DNA’sını oluşturan temel özellikler. Warborne Ashes’ın tanıtımlarına baktığınızda, bu benzerliklerin göze batacak kadar fazla olduğunu söylemek yanlış olmaz.


Ama işin bir de farklı yönü var. Oyun dünyasında “ilham almak” ile “çalıntı yapmak” arasında ince bir çizgi bulunuyor. Bugün piyasadaki pek çok dev yapım, aslında başka bir oyunun temellerinden besleniyor. Örneğin, MOBA türü Warcraft III modlarından doğdu, battle royale ise DayZ ve H1Z1’den PUBG’ye, oradan Fortnite’a uzandı. Kısacası “benzerlik” tek başına kopya anlamına gelmiyor.


Burada belirleyici olan şey, oyunun kendi kimliğini oluşturup oluşturamayacağı. Eğer Warborne Ashes sadece Albion’un mekaniklerini kopyalayıp üzerine hiçbir şey koymazsa, bu tartışma “çalıntı” lehine sonuçlanır. Ancak farklı bir hikâye, özgün bir atmosfer, yeni mekanikler ya da oyuncuya bambaşka bir deneyim sunarsa, işte o zaman esinlenmeden özgünlüğe geçen bir çizgi çizebilir.


Sonuçta oyuncular olarak bizim beklentimiz basit: “Bize yeni bir deneyim sun.” İlham alınabilir, mekanikler benzer olabilir ama kopyala-yapıştır bir oyun artık kimseyi tatmin etmiyor. Warborne Ashes’ın kaderi de burada belirlenecek. Albion’un gölgesinde mi kalacak, yoksa kendi yolunu açıp oyunculara farklı bir heyecan mı yaşatacak?


Bunu zaman gösterecek. Ama şimdiden kesin olan bir şey var: Oyun dünyasında yenilik her zaman kıyaslanır, ama özgünlük her zaman kazanır.