Son zamanlarda markete her adım attığımda, gözüm o rengârenk ambalajlara takılıyor. Raflar neredeyse birer lunapark gibi: cipsler, tatlı barlar, gazlı içecekler, dondurulmuş pizzalar… Elimizin altında, ucuz, kolay, ulaşılabilir. Ama her kolaylığın bir bedeli var. Ve bu bedel, sandığımızdan çok daha ağır olabilir.

İtiraf edelim, hepimizin hayatında “şöyle hızlıca bir şey atıştırayım” dediği anlar var. Ama işte tam o anda — o “atıştırmalıklar” dediğimiz şeyler— aslında bedenimize ve zihnimize sinsice zarar veriyor olabilir.

Tatlı Görünüyor Ama Tadını Beyin Sevmiyor

Ultra işlenmiş gıdalar dediğimiz bu ürünler, çoğunlukla yüksek şeker, tuz ve doymuş yağ içeriyor. Ama mesele sadece bu değil. Araştırmalar gösteriyor ki; bu yiyecekler depresyon, anksiyete, uykusuzluk, hatta bilişsel gerileme gibi ciddi zihinsel sorunlarla doğrudan bağlantılı. İngiltere'de yapılan bir çalışmada, ultra işlenmiş gıda tüketimi %10 arttığında bunama riski %25 artıyormuş. Sadece korkutucu değil, düşündürücü de.

Bir başka çalışmada ise bu tarz yiyeceklerden gelen kalorilerin sadece %20’si bile, kişinin bilişsel performansını gözle görülür şekilde düşürüyormuş. Düşünsenize, bir enerji barı yiyorsunuz ama zihniniz enerjisini kaybediyor.

Peki, Beynimizi Nasıl Kandırıyorlar?

Bu gıdalar sadece midemizi değil, beynimizi de hedef alıyor. Dopamin, serotonin gibi mutluluk kimyasallarının üretimini baskılayarak ruhsal çöküşe kapı aralıyor. Beyne giden kan akışı düşüyor, sinir sistemi düzensiz çalışmaya başlıyor. Üstelik bir de bağımlılık yaratıyorlar; bir paketle başlıyor, sonra ikinci geliyor, üçüncü derken alışkanlık oluyor.

Hangisi Gerçek Gıda?

Gerçek gıda dediğimiz şey basit: İçinde ne olduğunu okuyabiliyorsak, işlenmemiştir. Elma mesela. Ya da makarna, sadece irmik ve suyla yapılmışsa. Öte yandan raf ömrü aylar süren, içeriği anlaşılmaz katkı maddeleriyle dolu yiyeceklerin çoğu, işin kimyasına boğulmuş ürünlerdir.

Kola, kurabiye, hazır çorbalar, meyve aromalı yoğurtlar, atıştırmalık barlar, donmuş akşam yemekleri... Bunlar “çabuk” tüketilir ama vücutta etkileri yavaş yavaş birikir. Uzun vadede kronik iltihap, tansiyon, diyabet, obezite ve daha nicesi...

Kimse size "hayatınızdan her şeyi çıkarın" demiyor. Ama bilinçli olmak, ilk adım. Arada bir kaçamak değil, sürekli tercih haline gelen ultra işlenmiş yiyecekler sağlığınızla oynar. Okuyun, sorgulayın, ambalajın arkasına göz atın.

Bedeninize iyi bakmak, yalnızca egzersizle ya da şekerden uzak durmakla olmuyor. Beyninizi korumak için de ne yediğinizi bilmeniz gerek.

Kendinize bir iyilik yapın. Bugün mutfağınıza dönün, bir elma dilimleyin ya da evde yoğurt mayalayın. Çünkü gerçek gıda, gerçek iyilik getirir.