Herkese günaydın.
Hayatın ta kendisiyle dolu, sade ama bir o kadar da derin bir gerçeği hatırlatmak istiyorum bugün:
Aklımız yerinde olmadan, ayaklarımız yere basmadan, konuşamadan bir anda kendimizi bu dünyada nefes alırken bulduk.
Doğduk… Anlam veremediğimiz bir başlangıcın tam ortasındaydık.
Farkında bile olmadan büyük bir zenginliğin içine doğduk. Çünkü etrafımız sevgiyle çevriliydi: Dedelerimiz, nenelerimiz, amcalar, halalar, teyzeler, dayılar, annemiz, babamız, kardeşlerimiz… Henüz bilincimiz tam oturmamıştı ama onların varlığı, güvenli bir liman gibiydi. Sonra sokaklara adım attık. Top peşinde koştuk, saklambaç oynadık. İlk arkadaşlarımızı edindik. Gülmeler, ağlamalar, koşmalar arasında fark etmeden büyümeye başladık.
Zamanla aklımız yerli yerine oturmaya, çevremizi tanımaya başladıkça bir döngünün içinde olduğumuzu hissettik. Ve o döngü bize hayatı öğretti: Tanıdıklarımız çoğaldı ama yakınlarımız eksilmeye başladı… Dedemiz göçtü… Nenemiz ardından… Bir teyzemiz, bir dayımız, bir komşu, bir dost daha…
Sonra ergenliğe geldik. Hırslarımız kabardı. Egolarımız büyüdü. Dünya sanki bizden soruluyordu. Karşıki dağları delmeye kalktık — tabii ki farkında olmadan. Ama hayat, sabırlı bir öğretmen gibi bize gerçekleri yavaş yavaş gösterdi. Canımız acıdıkça… Sevdiklerimiz gittikçe… Manevi dünyayla daha çok yüzleşmeye başladık. Hırsın, egonun, kendini beğenmişliğin boş olduğunu öğrendik. Ve en önemlisi: Bu dünyanın bizden sorulmadığını…
Allah’a binlerce şükürler olsun ki ben, Cenk Tunçsiper olarak bu farkındalığı genç yaşlarda edindim. Allah’ın ipine sıkıca tutunmayı öğrendim. Ve yaşadım ki, O istemedikçe kimsenin kimseye zarar veremeyeceğini. Bu inancı çocuklarıma da anlattım, hâlâ da anlatmaya devam ediyorum.
Derim ki:
“Bu kısa dünyada kimseyi kırmayın, dökmeyin. İnsanlara severek yaklaşın.”
Çünkü insan, ancak sevdiklerinin nefesi durdukça zamanın ne olduğunu daha iyi anlıyor. Bir babanın, bir kardeşin, bir dostun ardından kılınan cenaze namazı… Bir ölüm yıl dönümünde okunan dualar… İşte o anlarda zamanın nasıl da göz açıp kapayana kadar geçtiğini hissediyorsunuz.
Ben de bu dünyadan dedelerimi, nenelerimi, teyzelerimi, amcalarımı, halamı, dayımı, babamı, kardeşimi, baldızımı, kayınpederimi ve en yakın arkadaşlarımı kaybettim. Hepsinin ardından içimde tarifsiz boşluklar oluştu. Her biriyle bir parçam gitti. Ama aynı zamanda her biri bana hayatın geçiciliğini, sevginin ve vefanın kalıcılığını hatırlattı.
Bugün, bir sevdiğimin ölüm yıldönümü. Aynı zamanda bir başka dostumun eşi ebediyete irtihal etti. Hayat böyle… Saat ilerliyor ve her birimizin ömründen biraz daha eksiliyor.
Ben bugün doğdum. 13 Temmuz benim doğum günüm. Ama artık pastalardan, hediyelerden ziyade içime dönüp şunu soruyorum:
“Geride ne bıraktım? Hangi iyiliği ekebildim?”
Hayat kısa. Sevgi çiçekleri ekin. Tabii ki mücadele edeceğiz. Elbette geleceğe dair hayaller kuracağız. Yeni nesiller için güzel şeyler üretmeye çalışacağız. Ama bu dünyayı biz yaratmadık. Bu dünya bizim mülkümüz değil. Biz bu dünyanın sadece misafiriyiz.
O yüzden diyorum ki:
İyilik üretin. Sevmeyi unutmayın. Çünkü gidiş var, dönüş yok. Bugün bir nefes daha aldık. Bugün hâlâ buradayız. O hâlde… Birbirimize sarılmak, hatırlatmak, affetmek ve sevmek için hâlâ geç kalmadık.
Dün geçti, yarın belirsiz… Oysa ki sadece 'şu an' var.
Hayatın Döngüsü ve Bir Farkındalık Günü
CENK TUNÇSİPER
Yorumlar
Trend Haberler

29 Temmuz Süper Loto Sonuçları Açıklandı! İşte Kazanan Numaralar:

2025 Hurda Teşviki Çıkacak Mı? Hurda Teşviki Ne Kadar Olacak? ÖTV İndirimi Olacak Mı?

Heyecan Dorukta! Fenerbahçe - Lazio Maçının İlk 11'leri Belli Oldu!

TOKİ 2025 Başvuruları Ne Zaman Başlayacak? Başvuru Şartları Neler? Nasıl Başvuru Yapılır?

Osimhen'in Uçak Takip Kodu Ne? Osimhen Uçağı Nereden İzlenir? Saat Kaçta Gelecek?

Konyaspor - Khor Fakkan Maçı Ne Zaman? Saat Kaçta? Maç Yayınlanacak Mı?