Yıllar hızla geçiyor ve birçok şey değişiyor. Fakat Edremit’in ne alışkanlıkları, ne de yaşamı değişiyor. Sanki bütün olan bitenlere, çoğu kez sessiz film izler gibi bakıyor Edremit. Küçük ya da büyük her konuda aynı tepkisiz tarz sergileniyor. Ne yazık ki bir türlü “ortak çıkarlarımız” veya “kamusal haklarımız” diyemiyor.
2014’te Balıkesir “Büyükşehir” olunca Edremit’te de büyük idari bir değişim olmuştu. Çok sayıdaki küçük belde belediyesi tasfiye edilip Edremit Belediyesi’ne bağlandı ama yeni yapıda sadece nicelikler büyüdü, nitelik pek değişmedi. Halen de Edremit’in en büyük işverenidir belediye ama üç dozerinin sadece biri çalışır durumdadır. Her dönemde finansman sıkıntıları yaşandı, halen de denk bütçe için çok dikkat olması gerekiyor. Üstelik 2014’den sonra, Büyükşehir Belediyesi ile Edremit Belediyesi’nin farklı siyasi partilerde olması da, ciddi sıkıntılar yarattı. Kişilerden kaynaklı olmadı bu, ülkenin siyasi iklimi sebep oldu. Farklı kamplara bölünen siyaset nedeniyle, çok garip uygulamalar görüldü. Rekabet de değildi, oy ermeyene ilgisizlik veya sadece algıya yönelik işlerle yetinmekti yapılan. Hatta zamanla durum, “aman başarılı olamasınlar” denilerek “silkeleme” talimatına kadar gelip dayandı. Böylece on yıldır, hiç bir temel sorunu çözülmeyen Edremit’in, tam da “Büyükşehir ve ilçe belediyesi aynı partiden odu, artık sıkı çalışırlar” deyip sevinecekken, yine yüzü gülemedi.
***
Yerel yönetimler önemli yatırımlar yapamıyor ilçemizde. Zira geçmiş kamu borçlarını ödemekle meşguller. Merkezi yönetimin her türlü yatırım müjdesini ise sadece AKP milletvekilleri, il veya ilçe yöneticileri veriyor halka. Mülki idare bile, bir adım geriden geliyor bu konuda. İşte böyle bir tabloda yerel yönetime hak ve söz verilmiyor, fırsat da tanınmıyor. Projesi olsa bile hayata geçirme şansı kalmıyor. Yerel yönetimin içinde olmadığı tüm kararlarda ise, seçmenin çoğunluğu da olamıyor haliyle.
Peki ne yapacak Edremit? Bu ilginç yönetim yapısına rağmen, çok şeyler yapılabilir hala. Bunların başında, kendine ait olana sahip çıkma ve haklarını savunma duyarlılığını arttırmak geliyor. Susup oturacak halimiz yok. İsterseniz bu duruma bir küçük örnek üzerinden bakarak başlayalım. Abartılacak bir şey değil, bazılarına göre çok önemli bile değil. Fakat halimizin aynası niteliğinde bana göre. Zaten aktarma nedenim de o. Daha önce de değinmiştim bu örneğe, şimdi de sonucunu görelim.
***
Üç sene önce, Edremit Otogarı’nı onardı, boyadı ve “tekrar açtı” Büyükşehir. Arka tarafına, Sanayi’ye komşu köşesine de bir İtfaiye Birimi yerleştirildi. İşte onun hemen önündeki kavşakta, bir yağmur suyu kanalı ızgarası vardı. Sürekli lağım kokusu geliyordu oradan. Ne yazık ki, Edremit’in bazı bölgelerinde kanalizasyon hattı hiç yoktur, vatandaş fosseptikle idare eder durumu; ancak olan yerlerde de yağmur suyu ile kanalizasyon hatları sürekli birbirine karışır. Yıllardır süren bu sıkıntının çözümü yatırımdır. Önceleri “para yok” denirdi. Büyükşehir olduktan sonra da “o bizim değil, onların işi” dönemi başladı.
Yasaya göre yağmur suyu drenajı ilçe belediyesinin, kanalizasyon işi ise Büyükşehir’in görevi ya, bu garip ayırım başımıza bela oldu. Yağmur suyu hattına, kanalizasyon hattının karıştığı her yerde, belediyeler topu birbirine atıyor. Eskiden partiler farklıyken de öyleydi, şimdi partiler aynıyken de öyle. Elbirliği yapan hala yok. Bahsettiğim yerdeki sorun da aynen böyle gelişti işte. Yerel seçim sonrasında da bu sıkıntı defalarca şikayet edildi ama çözüm sağlanamadı.
***
Dilekçe sahiplerinden birisi olarak, bir cevap alabilme şansına bile erişemediğimi söylemeliyim. Neyse sonuçta o çevrede yaşayanlar, o kanal ızgarasının üzerine ıslak bir halı parçası örttüler ama yine de kokuyu engelleyemeyince, kum ve çakıl doldurup iyice kapattılar orayı. En sonunda, geçen hafta da bir ekip geldi Belediye’den, Sanayi sitesinin yollarındaki çukurları doldurup onarım yapmaya ve o doldurulmuş ızgaranın üzerini asfaltla bir güzel kapattı iyi mi? Çünkü herkes birbirinden ve olan bitenden habersiz. Şimdi işte bu noktada, Aziz Nesin’i mi analım; yoksa vatandaş, belediye ve Büyükşehir bir olup da çözülmeyen bir sorunu elbirliğiyle nasıl yok ettiğimize mi şaşalım? Kararı siz verin. Edremit’te yerel yönetim iş yapma tarzını düzeltmezse, var olanı da bozar otururuz. Sonra ne zaman, nasıl patlak verir dert, onu da bilemeyiz.
***
Şimdi bir de büyük örneğe bakalım. Tabii bana göre büyük, göreceksiniz bazılarının umurunda bile değil bu konu da. Malum, iktidar yıllar önce “tasarruf tedbirleri” diyerek bütün kamu kurumlarının eğitim ve dinlenme tesislerini kapatmıştı. Bunlardan birisi olan Güre’deki Eskişehir Demiryolu İşçileri Kooperatifi (EDİKOOP) arazisini, Balıkesir B. Belediyesi merkezi yönetimle 2021 yılında anlaşarak düşük fiyatla satın almıştı. Sonra Meclis’te istenen değişiklikler yapıldı ve bir müteahhide piyasa değerinden satıp para kazanıldı. Buna “arsa yaratma” denildi ama büyük çaplı bir emlakçılık işi yapıldı aslında. Sonra daha büyük bir lokma olan Akçay’daki TCDD Eğitim ve Dinleme Tesisi de istendi. Fakat orası verilmedi ve 4264 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla, satılmak için Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB)’na devredildi. Bu duruma sadece Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) itiraz etti ama kararı önleyemedi.
Haklıydılar, çünkü Güre’de TES İŞ’in Adrina Termal Otel’i çalışıyordu. Fakat piyasa koşullarında bir ticari şirket olmakla, dinlenme tesisi olmak arasındaki fark nedeniyle, biri dışarıdan müşteri de alarak kar edip vergi veriyor, diğeri ise özelleştiriliyordu. Edremit o zaman da bu işe pek itiraz etmedi. Az sayıda insan, sendikayı destekledi ama milletvekilleri ve siyasi partiler sessiz kaldılar. Bir durumu daha aktarmakta fayda var. Edremit’ten birileri de bu devir işini fırsat bildiler ve o zamanki Belediye yöneticilerinin de hoşgörüsüne(!) sığınıp tesisin bitişiğinde zorlama imar uygulamalarıyla ufacık parselde uyduruk bir bina dikiverdiler. Onlara da “hayırlı kazançlar” diyelim unutmadan.
***
Zaten tesisin deniz kıyısındaki bölümü Eylül 2010’da özelleştirilmişti. Şimdi artık parantez kapanıyor. Zira anılan Kararname’ye göre, arazinin geri kalan bölümündeki özelleştirmenin de 31 Aralık 2025 tarihine kadar tamamlanması lazım. Bu nedenle ÖİB geçen ayın sonunda yatırımcılara bir duyuru yaptı. Ülkenin 15 ayrı yerindeki taşınmazların 24 Temmuz 2025’te satış yöntemiyle özelleştirileceğini açıkladı. Adeta denize nazır emlak satışları yapılacak ve bunlardan birisi de Akçay’daki tesis. 15.370 m2 ve çok sayıda bina ile ortasındaki havuzları içeriyor. İhaleler kapalı zarfla teklif alınarak, pazarlık usulü ve açık artırmayla sonuçlandırılacak. Yerli veya yabancı her kişi ve kuruma açık olan teklifler, TL olarak verilecek. Ödemelerde asgari % 40 peşin alınıp, vadeli ödemeye imkan tanınıyor ve sadece yıllık % 35 basit faiz uygulanacak. Ankara acele tarafından sıcak para istiyor ÖİB’ndan.
***
Şimdi vaziyete bir bakalım. Edremit’te bu konuda olumlu veya olumsuz yönde sesini çıkartan oldu mu? İki farklı sendikanın mülkleri ve bunların niteliği konusunda yorum yapan, mukayese eden var mı? Balıkesir B. Belediyesi mesela bir takas önermeyi düşündü mü ÖİB’ye, Meclis’ten bu yönde bir yetki istedi mi? Yoksa herkes “kimin alacağı zaten bellidir” kolaycılığına mı gitti? Bu konu, Yaylada AVM satışı kadar bile ilgi yaratmadı mı? Kamuoyu, odalar, siyasi partiler ve milletvekillerimiz bu konuda bir fikir üretebildiler mi? Edremit’in varlıklı kişileri mesela, ilgi duyuyor mu bu satışa? Bizde olan, bizde kalsın denildi mi hiç? Ne yazık ki, bütün bunların düşünüldüğünü bile sanmıyorum.
Düşünmeyince de, görüleceği üzere işin küçüğünde sonucun nelere sebep olacağını bile göremiyor, işin büyüğünde ise merkezi kararlarla ilgilenmeyi aklımıza bile getiremiyoruz. Nasıl değişecek peki bu durumda Edremit’te hayat? Birileri karar veriyor, bazen cahil cesaretiyle, bazen de Ankara’nın talimatıyla yürüyor işler. Edremitli ise hepsini sadece seyrediyor. Doğrudur baskı yapılıyor yerel yönetimlere. Fakat ilgisizlik de büyük. Sessizlik de. “Önümüze ne konulsa, onu mu yiyeceğiz?” diye sormuyor hiç kimse? Önce bunu hallederek, “biz de varız” diyerek başlamak lazım işe.