Balıkesir turizm kenti midir, yoksa turizm alanlarını yazlık evlerle işgal etmiş bir geçiş güzergâhı mı? Bu sorunun cevabı, sadece bir şehir kimliğini değil, bölgesel kalkınmayı da belirleyecek kadar önemlidir.

Türkiye’nin Göz Bebeği: Denizden Kaplıcaya

Balıkesir'in yüzölçümünün %12’si kıyı şeridi boyunca uzanır. Ayvalık’tan Bandırma’ya kadar yaklaşık 300 km’lik sahil şeridi, hem Marmara hem Ege denizine açılan nadir coğrafyalardan biridir. Türkiye’de bu özelliğe sahip tek il Balıkesir’dir.

Ancak bu sahil hattında turistik tesis sayısı sınırlıdır. TÜRSAB 2024 verilerine göre Balıkesir’de kayıtlı turizm işletme belgeli tesis sayısı sadece 185, yatak kapasitesi ise yaklaşık 25.000’dir. Buna karşın yazlık konut sayısı 100.000’i aşmıştır. Yani turizm potansiyeli, bireysel konutlaşmaya kurban edilmiştir.

Oysa Ayvalık, Burhaniye, Edremit, Gömeç ve Erdek gibi ilçeler; sadece yazın değil, dört mevsim ziyaretçiye hitap edebilecek iklim ve doğaya sahiptir. Edremit Körfezi'nin oksijen değeri Alplerle yarışır düzeydedir. Kaz Dağları, tescilli “biyoçeşitlilik sıcak noktası”dır ve 800'ün üzerinde bitki türüne ev sahipliği yapar.

Şifa Turizmi: Kaplıcaların Gücü

Balıkesir’in kaplıcaları ise ayrı bir başlıktır. Gönen, Bigadiç, Sındırgı, Manyas ve Balya’daki termal kaynaklar, romatizma, cilt, böbrek ve sinir hastalıklarına iyi geldiği bilimsel raporlarla belgelenmiş sulardır. Ancak termal turizm işletmeleri sayısı 20'nin altındadır ve çoğu yeterince modernize edilmemiştir. Yani Balıkesir, doğal SPA merkezi olacakken, sadece yerel halkın bildiği kaplıca kasabası görüntüsünde kalmıştır.

Sürek Avı, Eko Turizm ve Doğa Sporları

Dursunbey, Sındırgı ve Kepsut çevresinde yaban domuzu sürek avı gibi av turizmi yıllardır uygulanıyor. Ancak bu organizasyonlar daha çok bireysel veya kulüp bazında yürütülüyor. Oysa Avrupa’dan avcı turisti çekmek mümkündür.

Aynı şekilde Kaz Dağları, Madra Dağı ve Ulus Dağı, trekking, dağ bisikleti ve yayla kampçılığı için uluslararası çapta rotalara dönüştürülebilir. Ancak şu anda bu alanlarda lisanslı doğa rehberi sayısı yetersizdir.

İstanbul-İzmir Arasında Bir Gastronomi Köprüsü

Son yıllarda gastronomi turizmi yükselişte. Balıkesir, İstanbul ve İzmir arasındaki en önemli kara hattında yer alır. Bu konum, Balıkesir’e “gastronomi köprüsü” olma avantajı sağlar. Yeter ki ürünler ve lezzetler doğru sunulsun, tanıtılsın.

İşte bazı güçlü yerel tatlar:
- Dursunbey Güveci
- Susurluk Tostu ve Ayranı
- Balıkesir Kaymaklısı (coğrafi işaretlidir)
- Manyas Peyniri
- Edremit Zeytinyağı (AB tescilli)
- Ayvalık Lor Tatlısı
- Sındırgı Ekmek Aşı
- Kepsut Tarhanası
- Bigadiç Kavurması
- Bandırma Peynir Helvası

Bu zenginlik, doğru paketlenirse sadece gastronomi festivallerinde değil, İstanbul ve İzmir restoranlarında da “Balıkesir Mutfağı” markasıyla sunulabilir. Ayrıca Balıkesir, gastronomi rotasıyla UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağı’na aday olabilir.

Kendi Potansiyelinin Farkında Olmayan Şehir

Balıkesir; deniz, kaplıca, av, doğa ve mutfak kültürüyle Türkiye’nin en dengeli turizm potansiyeline sahip illerindendir. Ancak bugüne kadar bu potansiyel, parçalı planlamalar, mülkiyet baskısı, yerel yönetişim eksikliği ve tanıtım yetersizliği nedeniyle tam anlamıyla değerlendirilememiştir.

Eğer sahil alanlarını ikinci konutlara değil turizme açar; kaplıcaları modernleştirip tanıtır; doğa turizmini yasallaştırıp kurumsallaştırırsak; ve gastronomide İstanbul-İzmir aksını Balıkesir üzerinden kurabilirsek bu şehir, sadece Türkiye’nin değil, Avrupa’nın da önemli turizm merkezlerinden biri haline gelir.

Kendi kıymetimizi dışarıdan duymak istemiyorsak, önce içeriden görmeye başlamalıyız.