SON günlerde şu başlığı çok gördüm: “Vegan beslenme kanser riskini ciddi oranda düşürüyor.” Rakamlar havada uçuşuyor, “yüzde 25” falan… Güzel haber. Hepimizin duymaya ihtiyacı var ama biraz dikkatli yaklaşmak ve sofraya gelmeli: Bu iş gerçekten “sadece et yememek” kadar basit mi?

Benim cevabım: Sebze meyve, baklagil, tam tahıl ağırlıklı tabaklar harika; fakat veganlık tek başına sihirli değnek değil. Veganlığın işin biyolojik değil, daha çok felsefi bir tarafı var.

Niyet önemli: Dünya ve canlı dostu tercihler yapmak paha biçilemez. Ama sağlık açısından meseleye biraz daha dikkatle bakmalı.

Ete alternatif: Yani “vegan” yazan her şey sağlıklı değil. Ultra işlenmiş, şeker yüklü, yağlı bisküviyi “bitkisel” olduğu için aldığınızda oyununuzu kaybedersiniz. Etiketi değil içeriğini peşine düşün.

“Peki veganlık yanlış mı?” Hayır. Doğru planlanırsa gayet güçlü bir araç. Ama “çok doğru, tek yol bu” demek haksızlık. Neden?

Besin açıkları: B12 başta, D vitamini, iyot, demir, çinko, kalsiyum ve uzun zincir omega-3 (EPA/DHA) planlaması şart. Takviyesiz, kontrolsüz bir veganlık bir süre sonra amenoreye, kansızlığa ve sinir sorunlarına davetiye çıkartabilir.

Protein kısıtlılığı: Sadece tek tip bitkisel protein kullanırsanız sıkıntı olabilir. Tabağınızı çeşitlendirin. Genişlettikçe, yeterli miktar sorun olmaktan çıkar.

“Vegan = sağlıklı” gerçeği: Ürün değil de tabak sağlıklı olur. Vegan paketli ürünle olmaz. Taze gıdayla olur. Paketli mucizelere değil, pazara güvenin.

Benim şahsi görüşüm: “Sebze ve baklagil ağırlıklı tabak altın değerindedir. Ama et hiç yememek de tek başına sağlık garantisi değildir.”

Gözünüzün önüne getirin: Rengarenk bir tabak, bol lif, çeşitli baklagiller, tahıllar, fındık fıstık, azıcık zeytinyağı. İşte bu uzun vadeli dostunuz.

Esneklik yap: Tam vegan olmayacaksanız, haftada 1-2 balık; yoğurt/kefir/peynir gibi fermente sütler; az zeytinyağı. Vegan olmayacaksanız bu desteklerin kaygılılığını kafanızdan silin.

Yaşam paketi: Düzenli uyku, günlük fiziksel aktivite, sigaradan uzak durmak, alkolü sınırlamak, stresle mücadele farkın önemli kısmını sağlar.

Kilo kontrolü: Et tüketmeseniz de, “az yemek” prensibi değişmez. “Fazla kilo” bağımsız kanser riskidir.

Kontrol: Kan değerlerinizi (özellikle B12, D vitamini, demir, çinko) ara ara baktırın. Geç kalmayın.

Sonuç: Tabaklarınızı sevgiyle donatın. Abartı değil denge, dogma değil bilim yolunuzu aydınlatsın.

Unutmayın: Sağlık ne “var, varsa yok” gibi basit; ne de “vegan = kanser önleyici” gibi mutlak. İşin özü: Denge.

Evet, sebze meyve tabakları, lif, baklagil, tahıl altın değerinde. Ama tek başına değil. Sağlıklı olmak için “et yememek” tek başına sihirli değnek değil.

“Et yeme, sağlıklı yaşa” iddiası romantik, ama gerçekçi değil. En sağlıklı senaryo: Tabağı çeşitlendir, dengeli beslen, abartma.

Kanserden korunmanın kesin anahtarı veganlık değil; bilinçli, dengeli ve sürdürülebilir tabaklar kurmaktır.