Cumhuriyet Meydanı ve Avlu Fatih Salonu Arasına Sıkışmış Balıkesir Festivali!...
Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin 10 Ekim Dünya Balıkesirliler Günü için hazırladığı “Balıkesir Festivali” programı açıklandığında, şehirde adeta kolektif bir hayal kırıklığı yaşandı. Çünkü adı “festival” olan bir etkinliğin, bir şehirde heyecan yaratması, şehri sokağa dökmesi, kentin enerjisini yükseltmesi gerekirken; bu program daha çok bir “rutin etkinlik takvimi” havası taşıyor. Üstelik bu şehir, 1 milyon 300 bin nüfuslu bir büyükşehir!
Bir Şehir, Bir Festival, Bir Hayal Kırıklığı
Cumhuriyet Meydanı’na kurulan kadın emeği pazarları, birkaç çocuk etkinliği, akşam müzik dinletisi ve Avlu Fatih Salonu’ndaki üç - beş konser… Balıkesir’in bu yılki “festival” tanımı bundan ibaret. Oysa “festival” dediğimiz şey; bir şehrin kendini tanıtma, insanlarını bir araya getirme, yerel değerlerini öne çıkarma, kültürünü yaşatma fırsatıdır. Balıkesir gibi köklü, çok kültürlü, gastronomisiyle övünen bir şehir için bu kadar sınırlı bir program, ne yazık ki vizyon eksikliğini gözler önüne seriyor.
Büyükşehir Belediyesi’nin, bu etkinliği bir “şehir festivali” olarak değil de “sembolik bir kutlama” gibi ele aldığı çok açık. Ancak mesele sadece zayıf bir program değildir; mesele, Balıkesir’in ruhunun bu kadar sığ bir anlayışa sıkıştırılmasıdır.
İlçeler Parlıyor, Büyükşehir Sönüyor
Bu tabloyu asıl trajik hale getiren, çevredeki ilçelerin çok daha parlak işler yapıyor olması. Bandırma’nın 34. Uluslararası Kuşcenneti Festivali’nde Derya Bedavacı, Emre Fel, Tuğçe Kandemir gibi isimler sahne alıyor. Gömeç, Zeytin Dalı Festivali’nde Candan Erçetin’i, Emre Altuğ’u ağırlıyor. Susurluk Ayran Festivali, Dursunbey Panayırı, Bigadiç Panayırı, ilçelerde düzenlenen tüm festival ve etkinlikler… Hepsi büyükşehirden daha canlı, daha heyecanlı, daha halkla iç içe.
Bu durum sadece kültürel değil, yönetsel bir soruna da işaret ediyor. Çünkü bir büyükşehir belediyesi, sadece merkez ilçeye değil, tüm Balıkesir’e yön veren, vizyon çizen, ilçe belediyelerine örnek olan kurum olmalıydı. Oysa tablo tersine dönmüş durumda: İlçeler öncülük ediyor, büyükşehir ise geriden geliyor.
Balıkesir’in Değerleri Nerede?
Festivalin adında “Balıkesir” geçiyor ama programda Balıkesir yok!
Ne coğrafi işaretli ürünler, ne Balıkesir mutfağı, ne zeytin, ne peynir, ne manda yoğurdu, ne höşmerim… Hiçbiri yok.
Ne yerel sanatçılar için sergi alanı, ne halk oyunları gösterisi, ne Balıkesir tarihine dair bir sergi…
Ne kentin gastronomisini, ne kültürünü, ne insanını tanıtacak bir fikir yok.
Balıkesir, Türkiye’nin en zengin tarım, turizm ve kültür şehirlerinden biri. Böylesine potansiyeli yüksek bir kentte, “festival” adı altında bu kadar renksiz, hedefsiz bir program yapılması gerçekten anlaşılır değil. Sokaktan geçen rastgele bir insana Balıkesir’i anlatan bir festival planla desen çok daha kapsamlı, çok daha iyi bir şey planlardı…
“Biz Daha Büyüğünü Planlamıştık” Bahaneleri
Belki “hava muhalefeti” diyecekler.
Belki “kısıtlı bütçe” bahanesine sığınacaklar.
Ama 10 Ekim’de yağmur görünmüyor; bütçesi daha küçük olan ilçeler ise gayet görkemli festivaller yapabiliyor.
Dolayısıyla sorun ne hava ne para… Sorun, vizyon eksikliği.
Balıkesir’in potansiyeli bir masa etrafında, “nasıl daha çok kişiyi Avlu’ya çekebiliriz?” sorusuna sıkıştırılamaz. Şehir merkezi kadar Edremit, Bandırma, Ayvalık, Bigadiç, Gömeç, Dursunbey de Balıkesir’in bir parçasıysa, “Dünya Balıkesirliler Günü” tüm bu ilçelere yayılmalıydı.
Bu Şehir Daha Fazlasını Hak Ediyor
Balıkesir, sıradan etkinliklerle yetinmemeli. Çünkü bu şehir, sıradan değil.
Bir “Balıkesir Festivali” eğer gerçekten festival olacaksa, o gün sokaklarda höşmerim kokusu, meydanlarda zeytin dalı motifleri, sahnelerde Balıkesir türkülerinin yankısı olmalı. Bu şehir, müziğiyle, sanatıyla, üretimiyle, insanıyla kutlanmalı.
Bir festival, kentin aynasıdır.
Ve maalesef Balıkesir’in aynasına baktığımızda bugün, yorgun, heyecansız, plansız bir yüz görüyoruz.