Günümüzde dünya genelinde temiz su kaynakları hızla tükeniyor. İklim değişikliği, nüfus artışı ve kontrolsüz tüketim nedeniyle su krizleri kaçınılmaz hale gelirken, Türkiye gibi yarı kurak iklim kuşağında yer alan ülkelerde bu durum çok daha ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Özellikle tarım sektörü, toplam su tüketiminin yaklaşık %70’ini oluşturuyor. Bu kadar büyük bir paya sahip olmasına rağmen, hâlâ birçok bölgede geleneksel yöntemlerle, yani vahşi sulama denilen kontrolsüz sistemlerle sulama yapılıyor. Bu yöntem, hem su israfına neden oluyor hem de toprağın yapısını bozarak tarımsal verimliliği düşürüyor. Dolayısıyla, tarımda bilimsel ve sürdürülebilir yöntemlere geçmek artık bir tercih değil, zorunluluktur. Bu zorunluluğun doğurduğu kavramlardan biri de “susuz tarım”dır.

***

Vahşi sulama, tarlalara salma usulüyle, yani suyu doğrudan ve kontrolsüz biçimde vererek yapılan sulamadır. Bu yöntem, kısa vadede kolay ve ucuz gibi görünse de, uzun vadede çok ciddi sorunlara yol açmaktadır. Öncelikle, suyun büyük bölümü toprağa sızmadan buharlaşmakta veya yüzeyden akarak kaybolmaktadır. Bu da ciddi su kayıplarına ve yeraltı su kaynaklarının hızla tükenmesine neden olur. Ayrıca, topraktaki tuzlanmayı artırarak bitkilerin gelişimini olumsuz etkiler. Bu yöntemle sulanan topraklar zamanla verimsizleşir, erozyon riski artar. Tüm bu olumsuzluklar, tarımın geleceğini tehdit ederken, su kaynaklarının korunması adına yeni ve daha verimli sulama sistemlerine geçişin gerekliliğini ortaya koymaktadır.

***

Suyun gramı bile boşa gitmesin

Vahşi sulamanın aksine, damlama sulama sistemleri suyun doğrudan bitkinin kök bölgesine ulaşmasını sağlar. Bu sistemde su, belirli aralıklarla ve ölçülü biçimde verilir. Böylece hem su israfı önlenir hem de bitki gelişimi optimize edilir. Damlama sulama ile su tasarrufu yüzde 90’lara varabilir. Aynı zamanda gübre ve enerji kullanımı da azaltılır. Bu sistem, kuraklıkla mücadelede önemli bir çözüm sunmakla kalmaz, çiftçinin ekonomik olarak da daha az kaynakla daha fazla verim almasını sağlar. Ancak bu sistemin yaygınlaşması için altyapı yatırımları, çiftçiye yönelik eğitim programları ve devlet destekleri hayati önem taşımaktadır.

***

Susuz tarım, ya da diğer adıyla kuru tarım, suyun sınırlı olduğu bölgelerde gerçekleştirilen, sulamaya ihtiyaç duymadan yapılan tarım yöntemidir. Bu tarım şekli, doğal yağışlara dayanır ve bitkilerin minimum suyla büyüyebileceği koşullar oluşturularak yapılır. Susuz tarımda amaç, toprağın su tutma kapasitesini artırmak, nemin buharlaşmasını azaltmak ve bitkilere doğal yollarla su sağlanmasını kolaylaştırmaktır. Bu süreçte organik madde kullanımı, malç uygulamaları ve derin sürüm gibi teknikler de devreye girer. Böylece bitki, doğal koşullarla yaşamını sürdürebilir ve verim elde edilebilir. Susuz tarım, özellikle iklim değişikliğiyle birlikte artan su stresi göz önüne alındığında, geleceğin tarım modelleri arasında önemli bir yer edinmeye başlamıştır.

***

Hangi Ürünlerle Susuz Tarım Yapılır?

Susuz tarıma uygun olan ürünler, genel olarak derin kök yapısına sahip, buharlaşma kaybı düşük ve fotosentez süreçleri minimum suyla sürdürülebilen bitkilerdir. Türkiye koşullarında susuz tarıma en uygun ürünlerin başında nohut, mercimek ve fasulye gibi baklagiller gelir. Bu ürünler hem az su ister hem de toprağa azot kazandırarak doğal gübre etkisi yaratır. Bunun yanı sıra aspir, keten ve ayçiçeği gibi yağlı tohumlar da kurak koşullarda yetiştirilebilir. Aromatik ve tıbbi bitkilerden lavanta, kekik ve adaçayı da hem ekonomik değeri yüksek hem de suya karşı dayanıklı olmaları nedeniyle tercih edilmektedir. Ayrıca buğday ve arpa gibi bazı tahıllar da sulamaya ihtiyaç duymadan, yalnızca doğal yağışla yetiştirilebilir. Bu ürünlerin susuz tarıma elverişli olması, hem maliyetleri azaltır hem de kurak bölgelerin tarıma kazandırılmasını sağlar.

Susuz tarım, sürdürülebilirlik açısından birçok avantaj sunar. Öncelikle, su kaynaklarını koruyarak çevresel etkileri minimize eder. Kurak bölgelerde bile üretim yapılabilmesine olanak tanır. Aynı zamanda sulama altyapısına ihtiyaç duyulmadığı için maliyetleri azaltır. Ancak bazı dezavantajları da vardır. Özellikle verim, sulamalı tarıma göre daha düşük olabilir. Her ürün susuz tarıma uygun değildir. Başarı için detaylı toprak analizi, uygun ürün seçimi ve doğru tarım teknikleri gerekir. Ayrıca ilk yıllarda bu yöntemle verim düşebilir; bu da çiftçinin cesaretini kırabilir. Ancak doğru yönetim ve desteklerle bu dezavantajlar aşılabilir ve uzun vadede ciddi kazanımlar elde edilebilir.

***

Tarımsal üretimin iklim koşullarına göre şekillenmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu nedenle tarıma bilimsel bir bakış açısıyla yaklaşmak gerekir. Bölgeye uygun ürün seçimi, toprak analizleri, kuraklığa dayanıklı tohum kullanımı gibi uygulamalar artık temel zorunluluklardır. Ayrıca nöbetleşe ekim, organik madde kullanımı, malç uygulamaları gibi tekniklerle toprak nemi korunabilir. Ziraat mühendisleri, bu sürecin yönetilmesinde önemli rol oynar. Çiftçilerin bu konuda bilinçlendirilmesi, eğitimlerle desteklenmesi ve finansal teşviklerle cesaretlendirilmesi, susuz tarımın yaygınlaşmasını sağlar. Tarımsal üretimde sürdürülebilirliği sağlamak, ancak bilimsel yöntemlerle mümkündür.

***

Gelecek, sınırlı su kaynaklarının daha verimli kullanıldığı bir tarım anlayışına dayanacaktır. Susuz tarım, su krizine karşı geliştirilen en etkili tarımsal çözümlerden biridir. Ancak bu yöntemin yaygınlaşması için sistemli bir dönüşüm gereklidir. Devlet politikaları, akademik destek, çiftçi eğitimi ve teknolojik yatırımlar bu sürecin temel taşlarıdır. Tarımın geleceği, suyu bilinçli kullanmaktan geçiyor. Her damlası değerli olan bu kaynağı korumak için, susuz tarım sadece bir seçenek değil, artık bir zorunluluktur.