NE ismi ne fonksiyonu kaldı ama hâlâ konuşuyoruz işte.
Yaylada AVM diyoruz.. Bilirsiniz, bir zamanlar Balıkesir’de alışveriş, yeme içme, kahve keyfi, sinema falan denince ilk orası akla gelirdi.
Yaylada’dan başka AVM’si yoktu Balıkesir’in.
Kültür sanat aktivitelerinden yoksun kentin insanı, Yaylada’nın kafelerinde falan sosyalleşiyordu işte.
Başlangıçta iyi markalar da vardı; kiralar ve AVM giderleri yüksek tutulunca birer ikişer kapattılar. Onların yerini taşra esnafı aldı. Yaylada hızla taşra havasına büründü.
Sonra İzmir yolundaki 10 Burda’yı yaşama geçirdiler. Şehrin ayağı o tarafa kaydı.
Yaylada çaptan düştü. Hızla küçüldü.
Sonunda bomboş bir yapı kaldı geriye.
Şu sıralar dış cephedeki reklam donanımlarını falan söküyorlar. Karşıdan bakınca o eski ışıltılı günlerin yerini, dişsiz kalmış karanlık bir ağız görüyorsunuz.
***
ŞEHRİN Yaylada mevzusundan en kârlı çıkan kişi, AVM’nin eski sahibi Yavuz Yayla oldu.
Şimdi arayıp sorsak, “en zararlı çıkan benim” diyecektir.
Öyle ya, zamanı dolmadan anahtarı teslim edip alanı terk etti!
Giderken, henüz dolmamış günlerin parasını da aldı.
Bu hususta geçmişte yaptığımız yayınlardan detayları öğrenebilirsiniz.
Önceki Büyükşehir yönetimi, zararın ve kalan sürenin bedelini ödedikten sonra AVM’yi devraldı.
Oysa ticarette risk diye bir kavram vardır. Yatırımcı, riski de üstlenmek zorundadır.
AVM olayı zaten bitmişti.. Kepengi indirip gidecekti. Normalde ticaret erbabı öyle yapar. Müşteri yok, gelir yok, mekan çaptan düşmüş, millet alternatiflere yönelmiş, iş yürümüyor.. Kilidi vurup gidersin.
Yaylada işinde öyle olmadı. Yap işlet devret süresinin bitimine daha kaç yıl vardı; Yücel Yılmaz arabuluculara, bilirkişilere falan havale etti mevzuyu.. Geldiler, hesap kitap yaptılar, ödenecek miktarı belirlediler.
Parası ödendi, AVM Büyükşehir’in uhdesine geçti.
Büyükşehir Başkanı Ahmet Akın şu sıralar “satacağım” diyor ya Yaylada’yı.
Satmadan önce bu mevzulara dair eski hesapları bir kontrol etsin. Baksın bakalım, ne ödenmiş, ne alınmış, ne verilmiş, görev zararı var mıymış falan.
Geçen dönemki bu alışverişe dair kamuoyuna net bilgi verilmedi.
Konu yarın öbürgün Meclis’te gündeme gelirse, Ahmet Akın “siz bunları bunları yapmışsınız; aha işte belge” falan diyebilir.
***
YAYLADA’ya dair bu fasıl böyle.
Şimdi öteki fasıla geçiyoruz.
***
AHMET AKIN, parasızlık içinde debeleniyor. O sebeple “satmayın” diye bas bas bağıran vatandaşın sesine kulak tıkıyor. Büyükşehir’e ait gayrimenkulleri üçer beşer satışa çıkarıyor.
Yaylada AVM, sadece kapalı mekanlardan ibaret değil. Yirmi dönümden fazla bir arazi. Arka kısımda kocaman otoparkı var, amfitiyatrosu var. Yan tarafında Edip Uğur’dan yadigar Citymeats falan.
Önceden Onhann Otel Restoran’dı, şimdi Orduevi olan yapı var.
Kocaman alan yani.
Buranın imarını değiştirip 1.5 - 2 milyar lira gibi bir bedelle satma istiyor Ahmet Akın.
Öyle duyuyoruz; Karesi Belediyesi talip olmuş bir ara.. Belkide hâlâ istiyorlar; Büyükşehir vermiyor.
“Büyükşehir’in ek hizmet binası olabilir” diye yazdık çok çok.. Ya da BASKİ’ye verilir bir bölümü.
Bir ara ‘Şehit Tiyatroları’ kuracaktı Ahmet Akın; öyle söz verdiydi. “Aha işte sana Şehit Tiyatroları binası” dedik. Üst katında kaç tane sinema salonu var. Fuayesiyle, kafeleriyle, çalışma alanlarıyla, prova odalarıyla, salonlarıyla falan ideal bir ortam.
Ona da sıcak bakmadı.
İlla ki satacak!
***
AYLARDIR, değişecek imar durumuyla ilgili çalışma yaptıklarını biliyoruz. Yeni imar durumu için yeşil alan terki yapılacak.... Yaylada arazisinin yüzde 40’ını terk yaparsan geriye kalan alan bir işe yaramaz. O sebeple başka yerden yeşil alan terki üzerinde çalıştılar.
Asri Mezarlık tarafına falan kuş uçuşu yaptılar!
***
YAZARIMIZ Cenk Tunçsiper dünkü yazısında ne güzel anlatmış.
Bu şehre yeni meydanlar, yeni yeşil alanlar, yepyeni yaşam alanları lazım diyor.
Betonlaşmanın şehri nasıl tükettiği ortada.
Yaylada’nın olduğu bölge çok katlı yapılaşmaya teslim edildi. Lüks konutlar, rezidanslar, altlarında ticari mekanlar, şık şıkıdım hayatlar...
Yeraltı biliminin uzmanları, Balıkesir’in Paşaalanı bölgesine dikkat çekip duruyor. Zeminin bataklık olduğu malum. Çocukluğumuzda Paşaalanı diye bir muhit yoktu. İsmi vardı. Eski zamanda Paşa Çiftliği, Arap Sadettin Çiftliği falan diye anılıyormuş.
Tarım toprağı yani.
“Şehri modernleştireceğiz, geliştireceğiz, yaşanabilir ve sürdürülebilir bir şehir haline getireceğiz” iddiasındakiler, ağır yapılaşmaya onay verdiler sürekli.
Ünlü Balıkesir Ovası’nın içine ettiler, sözün özeti...
***
ŞEHRE karşı sorumluluk hisseden bir vatandaş olarak, Yaylada’nın bir kişiye, bir şirkete, bir müteahhide satılıp şehirden koparılmasına karşıyım; bunu ilkin söylemekte fayda var.
Balıkesirlinin malıdır.
Öyle Meclis’te karar almak yetmez; vatandaşa sormak lazım.
Sokağa çıkıp sırt sıvazlama pozları verirken, “burayı ne yapalım, satalım mı, saklayalım mı” falan diye sorun bakalım vatandaşa.
Ya da anket yapsın Büyükşehir’in ne iş yaptığı belli olmayan ajansı.
Muhtemelen büyük oranda “satılmasın” diyecektir vatandaş.
Kimisi “meydan olsun” der, “kimisi yaşam merkezi”... Kimisi “kültürel ve sanatzsal etkinlikler için açık alan” ister, kimisi yeni bir AVM.
Her kafadan farklı bir ses çıkar ama, “satın” diyen çıkmayacaktır.
***
ORASI eskiden Park House Tesisleri’ydi. Bölüm bölüm yapılar, mağazalar falan vardı. O zaman da yap - işlet sistemiyle verilmişti. Zamanı dolunca Yaylada’ya dönüştü.
Tabi o zamanlar çevresindeki yüksek ve yaygın yapılaşma yoktu. Resmi kurumların arazileriydi. İşte bir kısmı depo, bir kısmı idari yapı, bir kısmı garaj, bahçe falan.
Büyükşehir’e geçince oralar babalar gibi sattılar arazileri.
Şehrin emlak değerini yükseltmekti maksat. Emlak değeri yükselince, sermaye kazançlı çıkıyor, gariban vatandaşa bunun bir katkısı olmuyordu haliyle.
Yine olmuyor!
Parası olan şehri parselliyor.. Olmayanda, zaten yok!
***
SATMAKTA ısrarlı bir tavır sergilediğini gördüğümüz Ahmet Akın’ın, bu durumu enine boyuna gözden geçirmesi şart.
Satınca para kazanacaksın haliyle. O parayı kendi kasana koymayacaksın; şehrin parası. Şehir için harcayacaksın.
Ama çar çur olacak. Bitecek yani.
Başka başka yerlerde, emlak değerlerini yükseltip satabilecekleri araziler var. Zaman zaman ihaleye çıkarıyorlar; izliyorsunuzdur.
Yaylada alanı şehrin en müstesna bölgesi. Yeni şehircilik planları, kentsel dönüşüm çalışmaları, imar değişiklikleriyle falan, bu şehrin ortak kullanımına müsait kamusal bir alan yaratmak mümkün.
Satarsan müteahhidin olacak.
Satmazsan, şehrin mülkü!
Bu husustaki düşüncelerimizi sonraki yazılarda paylaşırız yine. Şimdilik bu kadar.
Ahmet Akın’a selam ederim.