MALUM KİŞİ


Türkiye’de “güvenilir gıda” konusu ulusal gündeme düştüğünde, basın ve sosyal medya adeta bir kıyamet senaryosunun içinden geçer. Bozuk gıdalar, hijyen skandalları, raf denetimleri, toplu zehirlenmeler… Bakanlıkların listeleri, belediyelerin operasyonları, sosyal medyadan paylaşılan denetim fotoğrafları…
Tüm ülke ayağa kalkar — en azından kağıt üzerinde.

Ama bu büyük gıda güvenliği tartışmasının en kritik halkası, yani ekmek, nedense hâlâ sadece tartıyla ölçülüyor.
Kalitesi, içeriği, standardı, üretim koşulları… Kimse oralı değil.


DENETİM VAR MI? VAR. AMA SADECE TARTIYA VAR!

Yoksulluk derinleşirken, halkın en temel gıdası hâlâ ekmektir.
Ancak devlet kurumlarının ekmek konusundaki tavrı, kelimenin tam anlamıyla şu: “Gramaj tutuyor mu, tutmuyor mu?”

O kadar.

Peki Balıkesir’de —ve aslında Türkiye’nin tamamında— çarşı ekmeği dışında onlarca çeşit özel üretim ekmeğin durumu ne?

Çavdarlı…
Kepekli…
Tam buğday…
Yedi tahıllı…
Köy ekmeği…

Bu ürünlerin üretimi, içeriği, kullanılan unun niteliği, katkı maddeleri, pişirme koşulları…
Hiçbirinin düzenli ve kapsamlı bir denetimi yok.

Çavdar ekmeği diye satılan ürünün içinde gerçekten çavdar var mı?
Tam buğday ekmeği gerçekten tam buğday mı, yoksa beyaz una biraz kepek karıştırılıp “kara ekmek” etiketi mi yapıştırılıyor?
Yedi tahıllı ekmekteki tahılların kaç tanesi gerçekten o ekmekte bulunuyor?

Sorular basit, cevap yok.


ÖZEL ÜRETİM EKMEK: FİYAT SERBEST, STANDART HİÇ YOK!

Özel üretim ekmek kategorisi, Türkiye’de tam bir başıboşluk alanı.
Gramaj standardı yok.
İçerik standardı yok.
Fiyat standardı yok.
Denetim sıklığı belli değil.
Kimin nasıl ürettiği, hangi malzemeyi kullandığı tamamen işletmenin insafına, ticari stratejisine kalmış durumda. Fiyat konusu ise başlı başına bir muamma. Kimse “Neye göre?” diye sormuyor.
Sorsan, cevap alacak makam bile net değil.


KÖY EKMEĞİ: ADI VAR, STANDARDI YOK!

En büyük sorunlardan biri de “köy ekmeği” adı altında satılan ürünler.

Eskiden bu konuda ciddi bir denetim mekanizması vardı.
Pazar yerlerinde köy ekmeği satışı neredeyse yasaktı.
Fırıncı–pazarcı kavgası eksik olmazdı, çünkü düzen ve standart korunmak istenirdi.

Bugün?

Her semt pazarında, her açık alanda, bir minibüsün ya da kamyonetin kasasında satılan “köy ekmekleri” görmek mümkün.
Kimin ürettiği belli değil.
Nerede piştiği belli değil.
Unu, mayası, tuzu, katkısı, hijyeni… bilinmiyor.

Bazı köy ekmekleri günlerce bayatlamıyor. Bazıları ise bıçak değdiği anda paramparça oluyor.
Dokusunda, lezzetinde, dayanıklılığında hiçbir standart yok.

Bu ürünler tamamen kontrolsüz bir piyasada dolaşıyor.


POĞAÇA, BÖREK, KURABİYE... EN ÇOK TÜKETİLEN, EN AZ DENETLENEN ÜRÜNLER

Sabah kahvaltısını bir poğaçayla geçiren milyonlarca insan var.
Öğrencisinden çalışanına, emeklisinden esnafına kadar memleket bu ürünlerle karnını doyuruyor.

Ama bu ürünlerdeki kontrol eksikliği ürkütücü boyutta.

Peynirli denilen poğaçada peynir yok denecek kadar az.
Kıymalı böreklerde kıymanın kaynağı, içeriği, oranı belirsiz.
Kurabiyelerde kullanılan un, yağ, katkı maddeleri izlenebilir değil.
Hijyen koşulları ise denetim dışı.

Dahası, fiyatlar tamamen keyfi.
Kimse çıkıp “Bu fiyatın ölçüsü nedir?” diye sormuyor.

Çünkü denetim mekanizması işlemiyor.
Çünkü piyasa tamamen kontrolsüz bırakılmış durumda.


KAYIT DIŞI EKONOMİ... GIDANIN BELGESİ YOKSA HESABI DA YOK

En kritik noktalardan biri de kayıt dışılık.
Her gün milyonlarca insan unlu mamul satın alıyor.
Fakat çoğu zaman fiş verilmiyor, talep edilmiyor.

Yarın bir zehirlenme yaşansa…
“Bu poğaçayı ben şuradan aldım” diyebilmenin tek yolu fiştir.
Ama fiş yoksa?
Hiçbir şey ispatlanamaz.

Gıda güvenliğinin temeli kayıtla başlar.
Kayıt dışı üretim, kontrol dışı gıdanın ilk adımıdır.


***

Türkiye’nin ekmek gerçeği şudur:

Gramaj denetleniyor. fiyat denetleniyor...

Ama içerik denetlenmiyor.

Üretim koşulları izlenmiyor.

Özel üretim ekmekler başıboş bırakılmış durumda.

Unlu mamul sektörü kayıt dışı bir ekonomik alana dönüşmüş gibi.

Köy ekmeği adı altında kontrolsüz ve güvensiz ürünler dolaşıyor.

Bu tablo kabul edilemez.

Ekmek gibi temel bir ürünün içeriğinin, standardının, üretim koşullarının, hijyeninin, fiyatının ve satış zincirinin tamamen kontrol altına alınması zorunluluktur.

Devlet kurumları ve yerel yönetimler sadece gramaja değil, asıl mesele olan içeriğe, üretime, standarda ve kayda odaklanmalı.

Hijyeni de unutmayalım...

Haydi eyvallah.