SÖZCÜ TV’ye kapatma cezası gelir; muhalefet cephesi hep bir ağızdan: “Özgür basın susturulamaz!”

Halk TV’ye kapatma cezası gelir; muhalefet cephesi hep bir ağızdan: “Basın özgürlüğüne darbe!”

Muhalefetin besleyip desteklediği ve adına ‘muhalif kanal’ denilen televizyon kanalları peş peşe cezalar alır; genel başkanından milletvekiline, il başkanından mahalle delegesine kadar hep bir ağızdan: “Hak, hukuk, adalet, demokrasi...”

Gazeteciler gözaltına alınır, tutuklanır, aylarca mahpus damında tutuklu bekletilir.

Muhalefet meydanlardan haykırır: “Gazetecilere yönelik baskılar demokrasiye hakaret...”

En son gazeteci Fatih Altaylı tutuklandı.

Cümle muhalefet hep bir ağızdan Altaylı’ya destek mesajları yayımladı.

Dogruya doğru.. Türk medyası iki kutuplu.

Büyük bölümü, iktidar medyası.

Geri kalana, “muhalif basın” diyorlar.

İktidar da, muhalefet de kendi medyasına sahip çıkıyor.

Öyle olur zaten; muhalefet ne diye iktidarın medyasıyla paslaşsın ki?

Ya da iktidar, muhalif medyayı niye desteklesin?

Herkesin medyası kendine.

İktidar medyası açısından sıkıntı yok. Muhalefeti örselemek, iktidarı parlatmaksa görevleri; bunu gayet güzel yapıyorlar.

Muhalefetin sesi her daim kesiliyor. “Gık” diyene gözaltı, “gak” diyene tutuklama...

Ulusal arenada medyanın durumu böyle.

Yani sonuçta muhalif basın, ‘dünya basın özgürlüğü ligi’nde son sıralardaki Türkiye’de “her an tutuklanabilirim” korkusuyla görevini yapmaya çalışıyor.

***

BASIN veya medya, ‘yaygın’ ya da ‘ulusal’ diye tanımlanan gazetelerden, televizyon kanallarından, internet haber sitelerinden ibaret değil ki.

Anadolu basını kavramı da var. Yerel basın, yerel medya falan.

Ulusal arenada ünlü bir gazeteci tutuklandığında, bir kanala kapatma cezası kesildiğinde, ne bileyim başlarına bir iş geldiğinde, boy boy açıklamalar, uzun uzun tepki mesajları...

Yerel medyanın yaşadıklarını gören, duyan, konuşan yok!

Oysa aynı sorunlar, aynı kaygılar yerel medya için de geçerli.

***

BALIKESİR yerelinden örnekler verelim.

Şu anda il merkezindeki günlük gazetelerin hiç birisi resmi ilan yayımlayamıyor meselâ.

Ceza kesilen kanal için, gözaltına alınan gazeteci için bas bas bağıran arkadaşlar, bunu niye göremiyor?

Gazete veya haber siteleri için en önemli gelir kaynağı resmi ilanlar.

Nicedir gazete sayfalarında, haber sitelerinde resmi ilan yok. Balıkesir’in ilanları Balıkesir dışındaki medya mecralarında yayımlanıyor.

Anamuhalefetin İl Başkanı meselâ, Fatih Altaylı için sayfa sayfa cümle kurarken.. Balıkesir’deki medyada yaşanan bu durumu niye görmezden geliyor?

Diğer muhalefet partilerin il - ilçe başkanları için de aynı tepkisizlik, aynı sessizlik durumu geçerli.

Balıkesir’de 4 gazete resmi ilan hakkından feragat etti; yayımını durdurdu.

Ülke genelinde buna benzer gelişmeler yaşanıyor, yerel medya camiasında.

Ne bileyim, bazı şehirlerdeki gazeteler birleşiyor, birleştiriliyor. On gazete varsa, ikiye düşüyor.

Kendi gazetelerini kapatıyorlar, ortaklık yapısı oluşturuyorlar, tek gazete olarak yollarına devam ediyorlar.

Bunu isteyerek mi yapıyorlar?

Yerelde gazete sayısındaki azalma, kapanan, kapatılan gazeteler falan..

Halk TV’ye ceza verildiğinde hep bir ağızdan bağırıp demokrasi, özgürlük vaveylaları savuran muhalefet, Anadolu’daki bu garip gelişmeleri hiç umursamıyor!

Basınla diyalogları, iletişimleri, 10 Ocak’larda ‘Çalışan Gazeteciler Günü’ kutlaması, 24 Temmuz’larda ‘Sansürün Kaldırışı’ mesajlarından ibaret.

Anadolu basınının üzerindeki baskıyı dikkate alan yok.

***

ON BEŞ dakikalık televizyon programı için milyonları ödeyen belediye başkanları meselâ..

İş yerel medyaya gelince, ya çok komik rakamlarla konuşuyorlar, ya da “tasarruf tedbiri” mazeretine sığınıyorlar.

Bu ülkede tasarruf tedbiri kavramının yegane karşılığı, basındır.

“Abone olamazsın, ilan reklam veremezsin” falan.

Ama başka mevzularda öyle bir tedbir söz konusu olmaz. Her şey alınır!

Çikolata, meşrubat, çerez vesaire almak serbest.

Makam aracı, mobilya alımı, açık hava reklamları için ödemeler falan.. Serbest!

Gazete aboneliği yasak!

Bazı belediyeler ‘advertorial’ dedikleri haber - reklam uygulamasıyla yerel medyaya güya destek veriyor.

Canlı yayında on beş dakika görünmek için yaptıkları ödemelerin binde biri bile etmiyor!

***

BİZİM Milletvekillerine de dokunduralım.

Yaygın muhalif kanalların olmazsa olmazı İYİ Parti Milletvekili Turhan Çömez.. Adamın tüm zamanı kamera karşısında, canlı yayınlarda geçiyor. Her mevzuda söyleyecek bir sözü var.

E haydi, Anadolu basınının yaşadıklarından söz et, örnekler ver; tepkini, isyanını dile getir.

Yok!

CHP Milletvekili Serkan Sarı, Turhan Çömez gibi muhalefetin sözcülüğünü yapan yaygın medyada çok görünmüyor. Onun payına kendi taşrasının medyası düşüyor.

Allah daha çok versin, her gün yerel gazetelerin manşetinde, haber sitelerinin baş köşesinde.

Siz hiç yerel medyaya yönelik baskıdan, yerel gazetecilerin sorunlarından, şehirde basın camiasında yaşanan son gelişmelerden falan bahsettiğini duydunuz mu?

Hani Merkez Havaalanı’nın önünde kağıttan uçak uçurup altı yıldır piste uçak inmeyen havaalanı üzerinden siyaset yapıyor ya...

Al gazeteleri eline, kıvır, katla; gazete kağıdından yap uçağı.. Artık ne tarafa uçuracaksan!

Bağımsız Vekil Burak Dalgın her gün X’te ekonomiden, finanstan, siyasi gelişmelerden, dünya genelinden falan görüşlerini paylaşıyor.

Bir kere de “Anadolu basınında kaygı veren gelişmeler yaşanıyor” deyiver bakalım.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ensar Aytekin’e zaten ulaşılamıyor.

“İktidar vekilleri ne yapıyor peki” diye soracaksınız.

En azından dinliyorlar, bazı sorunlar için çözüm üretmeye çalışıyorlar.

Hem zaten mevzumuz onlar değil. Sonuçta, iktidarın medyayla ilgili politikaları varsa, o politikaları savunmak zorundalar.

***

DAHA anlatılacak çok mevzu var bizim sahaya dair.

Hangi birini anlatalım.

Bugün için yetsin.

Mesaj yerine ulaşacak mı bakalım.

Selam ederim.