CENK TUNÇSİPER

Bir kuşağın kalbine ilk heyecanı, ilk aşkı, ilk özgürlüğü yazan yer: Türkiye’nin gerçek turizm efsanesi Erdek… Çay bahçelerinin, diskoların, kampların ve yakamozun iç içe geçtiği o masum ve unutulmaz tatil yıllarının adı Erdek’ti.

Sokakların okul olduğu, dostlukların kapı çalarak kurulduğu günlerin çocukları… Analog doğup dijitale uyum sağlayan, iki çağı birden yaşayan kuşak. Kıymet bilmeyi, sabretmeyi ve dayanmayı öğreten yılların mirası…

Son haftalarda üzerinde durduğum “çekirdek ailenin dağılması” meselesi, artık sadece sosyologların, psikologların ya da akademisyenlerin tartıştığı bir konu değil; hayatın tam ortasında, her hanenin kalbini yakan, ülkemizin geleceğini derinden sarsan bir kırılma noktasıdır.

Bu markanın sahip olduğu potansiyel, yalnızca lezzet ve mekân kalitesiyle sınırlı değildir. Asıl önemli olan, konseptin arkasında yatan şehir kültürü ve kimlik aktarımıdır. Balıkesir’in zeytini, peyniri, höşmerimi, zeytinyağı dokusu—kısacası şehrin ruhu—bu markanın geleceğine entegre edilebilecek güçlü unsurlardır.

İstanbul Boğazı’nın hafif dalgalı sularına bakarken, martıların gökyüzünde çizdiği sortiler insanın ruhuna ince bir melodi gibi işler. Her dalga kıyıya vurduğunda, insanın zihninden yıllar geçip gider. Bir anda çocukluğun bir sahnesi, gençliğin koşuşturması, hayata tutunduğun ilk anılar belirir boğazın maviliğinde.

Kasım; hüznün değil, bilgelik ve vefanın ayıdır. Balıkesir’in zeytin kokusuyla İzmir’in deniz rüzgârını birleştiren bu ay, bize köklerimizi, Cumhuriyet’in ışığını ve yeniden doğuşun sessiz gücünü hatırlatır.

Bir yanında sanayinin kalbi Bursa, diğer yanında Ege’nin incisi İzmir; kuzeyinde İstanbul’un ticaret ağı, güneyinde ise Akdeniz ikliminin bereketi… Balıkesir, iki denizin kokusunu aynı sabah melteminde taşıyabilen ender şehirlerden biridir.

Türk futbolu, tarihinin en büyük etik krizlerinden birini yaşıyor. Bahis hesapları, kırmızı kart kararları ve federasyon soruşturmaları, “adalet mi, bahis mi kazanıyor?” sorusunu yeniden gündeme taşıdı.

Türkiye’de her yıl 23 milyon ton gıda çöpe gidiyor, 555 milyar TL’lik kaynak heba oluyor. Her gün 12 milyon ekmek çöpe gidiyor, su kaynaklarımız tükeniyor.

Dolandırıcılığın temeli değişmedi, sadece şekli değişti. Eskiden mektup gelir, 'piyangodan kazandınız' yazardı. Şimdi aynı mesaj e-postayla, Instagram DM’inden ya da WhatsApp’tan geliyor. ‘Bankanızdan arıyoruz, hesabınız bloke oldu.’ ‘Kargonuz dağıtılamadı, linke tıklayın.’ ‘Yatırım fırsatını kaçırmayın!’ Bu tür sahte mesajlara her gün binlerce kişi kanıyor. Çünkü her biri gerçek bir ihtiyaca dokunuyor: para, güvenlik, merak veya aciliyet hissi.

Kulüp bünyesinde 700 profesyonel personel (doktor, fizyoterapist, aşçı, idari çalışan) ve 1100 sporcu görev yapıyor. Bu sayı, Fenerbahçe’yi adeta büyük bir holding gibi konumlandırıyor.

Tarihe Geçmeyen Ama Tarih Yazdıran Dört Delikanlı... Balıkesir’in Kayıt Dışı Kahramanlık Hikâyesi