BALIKESİR İstihdam Fuarı’nın açılışında, Vali Hasan Şıldak çarpıcı bir tespit yaptı: “Herkesin gözü yükseklerde, rahat ve kolay bir yaşam tarzı istiyorlar, hiç kimse kaynakçı olmak istemiyor, el sanatları ve ustalık gerektiren mesleklere yönelmiyorlar.” *** HERKES üniversite mezunu olacak diye bir zorunluluk yok! Üniversiteler tıka basa öğrenci dolu. Bu tıka basalık, mezuniyet sonrasında ‘işsizlik’ anlamına geliyor. Dört yıl, beş yıl, ya da daha fazla süreyle okuyorsun, üniversite diploması alıyorsun, eğitim gördüğün alanda iş bulamıyorsun. Ya baban zengin olacak; O’nun işini sürdüreceksin.. Ya o zengin baba sana bir iş kuracak. Ya da babanın çevresi geniş, siyaset pazarında torpilli, lafı sözü nazı geçen biri olacak.. İktidar marifetiyle bir kurumda işe yerleşeceksin. Ne bileyim işte, belediyelere iş başvurusu yapacaksın, torpil arayacaksın, bu işlerin kompedanı aracılara para verip iş garantisi vaadiyle kandırılacaksın. Hem zaten torpille eriştiğin işi beğenmeyeceksin; küçümseyeceksin. “Ben bunun için mi okudum” diyeceksin. Kendi başına bir şeyler yapmaya kalksan, tanınmak, bilinmek, tercih edilmek için uzun yıllar sabredeceksin. Hukuk okudun meselâ, avukatlık stajını yaptın, Baro’ya kayıt falan. Bir ofis açtın. Arkan yoksa, siyasi torpilden yoksunsan, bir boşanma davası gelse de üç kuruş kazansak diye kös kös müvekkil bekleyeceksin. Arkan varsa, torpilin sağlamsa, bir de siyaseten iktidara yazılmışsan, üç beş kurumun avukatlığı falan; palazlanır gidersin. Ama öylesi binde bir. Mühendisliği, doktorluğu, öğretmenliği, şusu busu.. Diplomayı alınca cümle alem kucak açacak, her istediğin olacak sanırsın. Olmaz. Daha KPSS’si, yabancı dili, mülakatı var bunun. Hepsinde kazansan, mülakatta elenirsin. Senden daha akıllı olmasa da, siyasi torpilliler tercih edilecek, sen sonraki sınavı bekleyeceksin. *** BU örnekler böyle uzar gider. Kestirmeden iş güç sahibi olmak gibi bir tercih hakkın da var. Mesleki eğitimle çırak, kalfa, usta olmak da var. Meslek liselerine, meslek yüksek okullarına gitmek de var. Sen buralara gidiyorsun diye, üniversitelerde okuyan yaşıtlarından daha aptal değilsin elbet. Onlar da senden daha akıllı değil. *** “Hiç kimse kaynakçı olmak istemiyor” diyor Vali Bey. E öyle tabi.. Mektepliye ‘beyefendi, hanımefendi’ hitabı, zanaat sahibine ‘usta’… Oysa en çok ustaya ihtiyaç var bu ülkede. Kaynakçısı, tornacısı, inşaatçısı, makinacısı, kaportacısı, motorcusu, elektrikçisi, marangozu, tesisatçısı, bilmem necisi. En çok da inşaat sektöründe ara iş gücüne ihtiyaç var. Doğru, işini iyi yapan, yetenekli ustalara ihtiyaç var. Harç karmayı beceremeyen, ama burnundan kıl aldırmayan tiplerin elinde piyasa. Duvar öremeyen, fayans döşeyemeyen, iki tuğlayı üst üste koymaktan aciz, göz kararı iş yapan, sayısal akıldan yoksun niceleri var. Kendimizden biliyoruz.. Kaç yıl önce başlayıp bir türlü bitiremediğimiz köy evi için ne ustalar geldi gitti, kimlerle çalıştık, sayısını hatırlamıyorum. Proje okumayı bilmiyor, kapının, pencerenin yerini kestiremiyor; bacayı unutuyor bacayı! Bir başkasının ördüğü duvarlar rüzgarda yıkılıyor… “İşini düzgün yapsana” diye çıkıştın mı, verdiği zararı falan hiç düşünmeden basıp gidiyor. Berikinin döşediği seramiğin kenarları birbirini tutmuyor, bir köşesi havada, bir köşesi çukurda kalıyor. “Niye böyle” diye sorarsan, fırça yersin ‘usta’ dediğin adamdan. Bahçe düzenlemeleri için biriyle anlaşıyorsun, parasını veriyorsun, iki görüntü yapıyor, sonra kayıp. “Bugün, yarın, öbürgün” muhabbetleri de bitmiyor. Aynı anda dört beş yerde iş yapabilme becerisine sahip hepsi. Tabi o zaman da ortaya karışık imalatlar çıkıyor, bir şeye benzemiyor; harcadığın zamana yazık oluyor, kandırılıyorsun! *** İŞTE bu yüzden hangi iş kolunda olursa olsun, yaptığın işin hakkını veren, gerçekten yetenekli, uyumlu, çalışkan insanlara ihtiyaç var tüm sektörlerde. Mesleki eğitim anlamında önemli adımlar atılıyor; bunu yadsıyamayız. Ama mesleki eğitim almak yetmiyor. O alanda çalışacaksa, işinin hakkını verecek, dürüst, samimi, becerikli insanlar yetiştirmek lazım önce. Kaynakçıysa, en iyisi.. İnşaatçıysa, en beceriklisi.. Tesisatçıysa, en kusursuzu.. Öyle olmak lazım. Bu ülkenin işini hakkıyla yapan ara iş gücüne büyük ihtiyacı var.