ERDEK Belediyesi’nde on sekiz aydır maaş almadan çalışanların bilimsel teste tabi tutulmasını öneriyorum. Ya da psikolojik ve sosyolojik açıdan kapsamlı bir araştırma yapılması fikrini ortaya atıyorum. Personele maaş vermeden çalıştırmayı başaran Belediye Başkanı Hüseyin Sarı ise apayrı bir inceleme konusu olmalı. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir kamu kurumunda böyle bir durum yoktur muhtemelen. Köylük yerde bile kimsenin kimseye bedava ekmek vermediği, imecenin derin çukurlara gömüldüğü, tok uyuyanın aç komşusunu aklına bile getirmediği bu ortamda.. Belediye personeli on sekiz aydır maaş almadan, küçük harçlıklarla idare ederek yaşamını sürdürebiliyor. Buna ‘azla yetinmeyi bilmek’ diyebilirsiniz. Ama o kişisel bir durum. Erdek’teki durum kitlesel. Yüzlerce çalışan yani.. Çoluk çocuk, torun tombalakla beraber binlerce insanı etkileyen bir durum. Normalde, personele maaş vermeyen bir Belediye Başkanı öncelikle gazete manşetlerinden düşmez. O’nu seçenler önünden arkasından söver. Sokağa çıkamaz hale gelir. Hüseyin Sarı hem maaş vermiyor, hem de Erdek sahilinde efe efe yürüyebiliyor! *** BORÇ on dört buçuk milyon liraya ulaşmış. Bu sadece personele olan borç. Belediye’nin toplam borcu iki yüz otuz dokuz milyon liraymış. Hüseyin Sarı’nın anlattıklarına bakılırsa, Erdek Belediyesi batmış durumda. Alacaklar, borcun onda birini bile karşılamıyor. İcralar Belediye’nin peşini bırakmıyor. Sarı, Büyükşehir Belediyesi’nin ödemesi gereken paraları ödemediğini öne sürüyor. Söylediğine göre Büyükşehir’in Erdek’e 22 milyon lira borcu varmış. Hepsi bir tarafa.. Maaş almadan çalışmayı sürdüren personele bakın siz. Sarı diyor ki: “İnsanlar sigortam yatsın yeter diyor. Maaş alamayacağını bile bile iş isteyenler var.” Peki nasıl yaşıyor bu insanlar? Sabah akşam Belediye için çalışıp karşılık alamayanlar yani… Efendim çoğunun üç yüz – beşyüz zeytin ağacı varmış. Topluyor, yağını sıktırıp satıyor. Ya da zeytin basıyor, satıp üç kuruş nafakasını çıkarıyor. Babadan kalma eski püskü bir evi varsa, yaz döneminde pansiyona dönüştürüyor. Ya da anasının babasının yanına taşınıyor; nasıl olsa orada her gün tarhana bulgur kaynıyor. *** HÜSEYİN SARI’yı Erdek’te seviyorlar. Yoksa niye her seçimde O’nu seçip iş başına getirsinler? Bir dönem seçmediler. Sarı boşta geçen bu beş yılı siyasi avantaja dönüştürdü anında. Tamam, borcun sahibi kendisi ama.. En azından “bu borç yükü AK Parti döneminden kaldı” deme şansını yakaladı. Nitekim böyle konuşuyor. Geçen gün yaptığı basın toplantısında da öyle dedi. “AK Parti’den seçilseydim şimdi böyle şeyler yaşanmayacaktı…” *** HÜSEYİN SARI gibi adamların partisi olmaz. Yani bir partiden seçilebilirler ama o partinin kayıtsız şartsız neferliğini yapmak gibi bir ‘dava’ söz konusu değildir. Her dönem bir başka partiden seçilmeyi başaran bir Belediye Başkanı Hüseyin Sarı. 2019 Mart’ında CHP aday göstermeseydi meselâ.. Boşa çıkmayacaktı kesin. Başka bir parti bulunurdu. Sarı gibiler, kendilerini partinin üstünde görürler. Parti onlara mecburmuş havası yaratırlar. Bu da bir meziyet tabi. Kolay şey değil. CHP Erdek’te kaybetme riskini göze alamadı. Hatırlayın o dönemi.. Adaylıklar netleşmemiş, bizim Sarı CHP Genel Merkezi’ne ayar veriyor, aday adaylığından çekildiği yönünde bir ihtarnameyi sosyal medyada dolaştırıyor. Sonra, “benim haberim yok” muhabbeti… Neyse. *** ERDEK’te adamın bir karşılığı var sonuçta. Tercih ediliyor. Bir anlamda ilçeyle özdeşleşmiş. Kendisi de söylüyor ya şu maaş konusunda: “Bandırma’da olsa aynı durum, bir ay sonra işçiler Belediye’nin kapısında davul çalmaya başlar…” Erdek’te on sekiz aydır tık yok! *** HÜSEYİN SARI ile çok uyumlu çalıştıklarını iddia eden bir Büyükşehir Belediye Başkanı var. Yücel Yılmaz’la Sarı’nın arasındaki uyumu bozmaya çalışanlar olduğunu söylüyordu geçen gün AK Partili Mehmet Birol Şahin. Kendisi, fiilen Belediye Sözcüsü’dür. O söylüyorsa, Yücel Yılmaz söylüyordur yani. Ama Hüseyin Sarı’nın açıklamaları, öyle bir uyum olmadığını ortaya koyuyor. Adam, “yirmi iki milyon lira alacağım var, vermiyorlar” diye bas bas bağırıyor. Yücel Yılmaz her fırsatta “yirmi ilçe çok uyumluyuz” mesajı veriyor. Yani, AK Partilisini, CHP’lisini ayırmadığını anlatmak istiyor. Sarı ise CHP’li bir Belediye olduğu için cezalandırıldığı iddiasında. Sarı alacağını alamadığı sürece bu iddiayı sürdürür; üstüne yenilerini ekler, Yücel Yılmaz her fırsatta ‘suçlanan’ taraf olur ve sıkıntıya girer. O sebeple “alacağım var” dediği parayı verin bitsin bu iş. Parça parça verin, toptan verin, ama bir şekilde verin yani. Verin ki, on sekiz aydır maaş alamadığı halde hiç sorun çıkarmadan çalışmayı sürdüren personelin cebi azıcık para görsün. Bir de bu tür olaylarda muhataplığı kendiniz üstlenin derim. Mevzuyu aracılara bırakınca boku çıkıyor çünkü. Meselâ dün, Hüseyin Sarı ile Yücel Yılmaz’ın uyum içinde çalıştığını söyleyip, Sarı için “tecrübeli bir belediye başkanı” diyen AK Partili Birol Şahin.. Bugün, “tak maskeni yürü” diye dalga geçiyor. Fiili Büyükşehir Sözcüsü, kendi sosyal medya hesabındaki paylaşımlarıyla Yücel Yılmaz’a sıkıntı çıkarıyor. Biz uyarmış olalım. **********

Karşılıklı satış!

ERDEK Belediye Başkanı Hüseyin Sarı, CHP İl kongresine saatler kala İl Başkanı Serkan Sarı’yı satmış, Ender Biçki’nin kırmızı kaşkolunu takmıştı. Her şeye rağmen seçilmeyi başaran Serkan Sarı, Çarşamba günü partide basın toplantısı düzenleyen Hüseyin Sarı’yı satarak öcünü almış oldu! Sarı, alacak verecek durumlarını anlattığı toplantıda, Belediye ve kendisi hakkında spekülatif faaliyetlerde bulunan bir çalışanı için ‘deyyus’ ifadesini kullandı. Bu kakofonik sözcük Ekspres’in manşetindeydi. Adamın anlattıkları değil, ‘deyyus’ sözcüğü öne çıktı. Aynı gazetede CHP İl Başkanı Serkan Sarı’nın bu hususta açıklaması yer aldı. Sarı şöyle diyordu: “Kurumsal konuların konuşulacağı bir ortamdı, konuyu kişiselleştirdi. Başkan’ın o kişiyle kişisel sorunu var galiba. Bu ifadeyi doğru bulmadım.” Her ne kadar nezaket çerçevesinde kalsa da, bu açıklama Sarı’nın Sarı’ya golüdür. Bir anlamda ‘satış’ da diyebiliriz. Hiçbir şey söylemeyebilirdi, “o konuyu Hüseyin Başkan’la görüşün” deyip paslayabilirdi. Savunabilirdi ayrıca. Nasıl savunacaksa artık. Sonuç itibariyle Hüseyin Sarı, kongredeki satışın cevabını basın toplantısında almış oldu.