Bilinçli internet kullanımı neden önemli? Uzmanlar uyarıyor: Sahte indirim tuzakları, zaman kaybı ve dijital bağımlılığın görünmeyen riskleri.

Eskiden “internete girmek” diye bir şey vardı; şimdi internetten çıkabildiğimiz anlar daha kıymetli hale geldi. Günlük işlerimizin, sohbetlerimizin, alışverişimizin, hatta kişisel hafızamızın büyük bir kısmı dijital dünyanın içinde dönüyor. Bu kadar yoğun bir kullanımın içinde, “bilinçli” olmak artık bir tercih değil, zorunluluk.

Her gün ekranımıza düşen onlarca bildirim, bize özel hazırlanmış reklamlar, “kaçırma!” diye bağıran kampanyalar… Hepsi dikkatimizi yönlendirmeyi hedefliyor. Fakat bazen o bir anlık dikkatsizlik, büyük sorunlara yol açabiliyor. Geçenlerde Murat’ın başına gelen olay bunun iyi bir örneği.

Sahte İndirimle Gelen Kayıp

Murat, işten eve gelip dinlenirken telefonuna bir mesaj düştü.

“Bugüne özel %80 indirim!”

Aylar önce beğendiği ayakkabıyı görünce fazla düşünmeden linke tıkladı. Site gerçek gibi görünüyordu; tasarım neredeyse birebir aynıydı. Kart bilgilerini yazdı, siparişi verdiğini düşündü ve konuyu kapattı.

Ertesi sabah bankadan gelen mesajla hayatının şokunu yaşadı. Hesabındaki para neredeyse sıfırlanmıştı.

Meğer link sahte, site kopyaymış.

Murat’ın yaptığı hata kimsenin yabancı olduğu bir şey değil. Aceleye gelen bir tıklama, “bu kadar da olmaz herhalde” düşüncesi… Oysa internette en çok duyulan cümle şu:

“Benim başıma gelmez sanmıştım.”

Zaman kaybı ise işin daha görünmez kısmı. Çünkü hırsız sessiz. Zamanı çalarken kapı kırılmıyor, alarm çalmıyor. Tıpkı Selin’in yaşadığı gibi…

Fark Edilmeden Kaybolan Gece

Selin, uyumadan önce biraz sosyal medyaya bakmak istedi. “Beş dakikaya kapatırım” diye düşündü.

Bir video bitti, yenisi otomatik açıldı. Bir arkadaşının paylaşımından başka bir sayfaya geçti. Algoritma işini iyi yapıyordu; Selin’in ilgisini çekecek her şey önüne serilmişti.

Telefonu kapattığında odası hâlâ karanlıktı ama saat öyle değildi: 03.27.

Ertesi gün işe gidemeyecek kadar yorgundu.

Bir gecenin kendiliğinden kaybolması belki büyük bir mesele gibi durmuyor ama bu küçük geceler biriktiğinde, hayatın ritmi bozulmaya başlıyor.

Bugün dijital dünyayı tamamen hayatımızdan çıkarmak mümkün değil, zaten gerekmiyor da. Asıl mesele, onun bize hükmetmesine izin vermemek.

Ne izlediğimizi, neye tıkladığımızı, verilerimizi kimlerle paylaştığımızı bilmek; internette geçirdiğimiz zamanı yönetebilmek; özellikle de her içeriğin bize iyi gelmediğinin farkında olmak…

Bilinçli internet kullanımı, kendimize şu soruları sormaktan geçiyor:

“Bu sayfada niye geziniyorum?”

“Bu bağlantıya neden tıkladım?”

“Bu uygulama benden neden bu kadar bilgi istiyor?”

“Gerçekten ihtiyacım var mı, yoksa alışkanlık mı?”

İnternet bize çok şey sunuyor; bilgi, eğlence, fırsat, kolaylık…

Ama biz fark etmezsek bizden aldığı şeyler daha fazla olabilir: dikkat, zaman, mahremiyet.

Sonuçta internet kötü bir şey değil; nasıl kullandığımız önemli. Kontrol bizde olduğu sürece hayatı kolaylaştırıyor. Fakat kontrolü kaybettiğimiz anda, biz fark etmeden hayatımızın direksiyonunu ele geçirebiliyor.