Tatlı Krizi Geldiğinde Kendinize Şunu Sorun: Gerçekten Aç mıyım, Yoksa Ruhum mu Acıktı?
Bazen oluyor…
Akşam yemeğinden sonra, televizyon karşısında ya da bilgisayar başında bir anda tatlı isteği çöküyor insana. Karnın tok ama aklın çikolatada. “Bir parça yesem ne olur?” diye başlıyor iç ses. Sonra o bir parça, iki oluyor, üç oluyor… Suçluluk hissi de cabası.
İşin ilginç tarafı şu: Çoğu zaman mesele gerçekten şeker değil. Aslında mesele kan şekeri, uykusuzluk, stres ve biraz da yıllardır yanlış öğrendiğimiz diyet alışkanlıkları
Bakın, yıllardır bize ne öğretildi?
“Şekeri kes!”
“Karbonhidrat düşman!”
“Tatlı yersen kilo alırsın!”
E iyi de… İnsan beyni yasaklanan şeyi daha çok istemez mi? Ediyor işte.
Yasakladıkça Daha Çok İstiyoruz
Aşırı kısıtlayıcı diyetlerin en büyük tuzağı burada. Her şeyi kesince irade güçlenecek sanıyoruz ama genelde tam tersi oluyor. Beyin “kıtlık var” alarmı veriyor, ilk fırsatta tatlıya saldırıyor
Sonra da kendimize kızıyoruz.
Oysa biraz esnek olmak çoğu zaman daha işe yarıyor. Arada bir tatlıya bilinçli şekilde izin vermek, onu gözümüzde büyütmemek… Garip ama gerçek: Yasak kalkınca istek de azalıyor.
Şeker Krizi Çoğu Zaman Uyku ve Stresle Alakalı
Bir gece az uyuyun, ertesi gün canınızın nasıl tatlı çektiğine dikkat edin. Bu bir tesadüf değil. Uykusuzluk, iştahı artıran hormonları coşturuyor; özellikle çikolata, hamur işi gibi “ödül” yiyecekleri daha cazip hale getiriyor
Bir de stres var tabii…
Sinirliysen, üzgünsen, kafan doluysa beyin hızlı mutluluk arıyor. En kolay yol? Şeker. Ama o mutluluk çok kısa sürüyor. Ardından pişmanlık geliyor.
Tok Tutan Şeyleri Hafife Almayın
Protein ve lif… Kulağa sıkıcı geliyor biliyorum ama gerçekten işe yarıyor. Gün içinde yeterince protein ve lif alıyorsanız, akşam “tatlı krizi” çok daha hafif geçiyor. Çünkü kan şekeri daha dengeli seyrediyor, mide de beyne “tamam, doyduk” sinyalini net gönderiyor
Yani mesele irade değil, çoğu zaman biyoloji.
Her akşam yemekten sonra tatlı yiyen biriyseniz, bu artık açlık değil alışkanlık. Alışkanlıklar da bir günde kırılmıyor. Ama küçük değişiklikler işe yarıyor:
Tatlı yerine meyve, gazlı içecek yerine maden suyu, kocaman pasta yerine birkaç kare bitter çikolata…
Mükemmel olmak zorunda değil. Sürdürülebilir olmak yeterli.
Şeker isteğiyle savaşmak yerine onu anlamaya çalışmak belki de en akıllıca yol.
“Bugün neden canım bu kadar tatlı istiyor?” diye sormak…
Uykusuz muyum?
Stresli miyim?
Gün boyu yeterince beslenmiş miyim?
Cevaplar genelde sandığımızdan daha basit oluyor.
Ve şunu unutmayın:
Tatlıyı tamamen hayatından çıkaranlar değil, onunla barışanlar daha uzun vadede kazanıyor.