Dijital dünyanın dengesi sessizce değişiyor. Bir zamanlar bilgiye ulaşmanın en doğal yolu, merak ettiğimiz konuyu aratıp karşımıza çıkan haber veya blog sitelerinden birine tıklamaktı. O siteler reklam gelirleriyle ayakta durur, yazarlar da emeklerinin karşılığını sayfa görüntülenmeleriyle alırdı.

Bugün ise tablo bambaşka.
Artık kullanıcı, bir sorunun cevabını öğrenmek için herhangi bir siteyi ziyaret etmiyor. Bunun yerine, yapay zekâya soruyor. Son kullanıcıya tek cümlede ulaştırılan bilgi, aslında bir yerlerde birilerinin uzun süre uğraşarak yazdığı içeriklerden süzülen bir özet.

Ama ilginç olan şu:
Bilgiyi veren yapay zekâ, fakat trafiği alan kimse yok.

Görünmez okur: Yapay zekâ

Yapay zekâ araçları, milyonlarca haber, makale, blog yazısı ve ansiklopedik bilgiyle eğitiliyor. Yani internetteki içerikler, sistemin hafızasına bir kez işleniyor ve kullanıcıya tek tuşla geri dönüyor. Bu noktada işler karışmaya başlıyor, çünkü:

• Yapay zekâ bilgi sağlıyor

• Kullanıcı cevabı anında alıyor

• Fakat içeriğin kaynağı olan site hiçbir şekilde ziyaret edilmiyor

Yani sitenin emek vererek ürettiği içerik, trafiğe dönüşmeyen bir değere dönüşüyor.

İçeriği üreten kaybediyor, bilgi dolaşıyor

Özellikle haber siteleri ve bloglar için trafik, yalnızca bir sayı değil; ekonomik varlığın temel taşı.

Bir haber sitesinin gelir modelinin üç bacağını düşünün:

1. Reklam görüntülenmesi

2. Tıklanma sayısı

3. Sayfada geçirilen süre

Yapay zekâ bir içeriği özetleyip kullanıcıya verdiğinde bu üçü de sıfır oluyor.
Okur memnun, çünkü hız kazanıyor. Yapay zekâ memnun, çünkü görevini iyi yapıyor.
Ama o içeriği hazırlayan siteler… İşte onlar gölgede kalıyor.

Yeni medya düzeni: Kaynak görünmez, bilgi görünür

Yapay zekâ modelleri şu an siteleri “ziyaret etmiyor”; arama motorunun sunduğu küçük özetleri kullanıyor. Bu da şunu doğuruyor:

• Sitenin trafiği artmıyor

• Sayfa hiç yüklenmediği için analitik kaydı oluşmuyor

• İçerik erişimi, “ziyaret edilmeyen bir ziyaret” şeklinde gerçekleşiyor

Bilgi dolaşıyor, fakat kaynağı görünür olmuyor.

Peki çözüm ne?

Bu konuda dünya henüz ortak bir zemine oturmuş değil. Ancak üzerinde durulan birkaç başlık öne çıkıyor:

• İçerik üreticilerine yapay zekâ modellerinden pay verilmesi

• “Veri telifi” yaklaşımıyla içerik sağlayıcıların emeğinin tanınması

• Arama motorlarından farklı olarak, yapay zekâların kaynak göstermeye zorunlu hâle gelmesi

• Sitelerin modeller için özel lisanslama anlaşmaları yapması

Bugün için kesin bir çözüm yok, fakat ortada net bir gerçek var:
İnternet içerik üreticileri, yapay zekâ tarafından tüketilen ancak karşılığını alamayan “sessiz emekçiler” hâline gelmiş durumda.Dünyanın bilgiye erişim biçimi değişiyor. Yapay zekâlar hızlı, pratik ve etkileyici.
Ancak her hızlı cevabın arkasında, bir yerlerde saatlerce araştırma yapıp makale yazan bir insan olduğunu unutmamak gerekiyor.

Belki de yeni dönemin en kritik sorusu şu olacak:

“Bilginin değeri kime yazılacak?”