Biz 1978 kuşağı…

Her ne kadar zaman zaman “bugünkü gençlere göre çocukluğumuzu eksik yaşadık” desek de, bugün geriye dönüp baktığımızda anlıyoruz ki eksik sandığımız ne varsa aslında bizi hayata karşı güçlü kılan, insan yapan, değerlerimizi yoğuran şeylermiş.

Biz, imkânı sınırlı bir dönemin çocuklarıydık ama gönlü sınırsız bir nesildik.


Bir zamanlar hayat daha sade, insan daha gerçekti!

O yıllarda dünya bugünkü kadar hızlı dönmüyordu.

Akşamüstü sokakların tozuna karışan çocuk sesi, mahalle aralarında kurulan küçük dostluklar, bir ekmeğin peşinden koşan samimi kardeşlikler vardı.


Evlerde tek televizyon…

Hatta televizyon olmasa bile, kapısının önünde toplanıp sohbet edilen komşular vardı.

Televizyon açıksa ailece izlenirdi; çünkü tek bir kanal vardı, tek bir koltuk, tek bir masa… Ama bir masa çevresinde birleşen koca bir aile vardı.

Bugün herkesin elinde bir ekran var; ama aynı ekranın etrafında toplanan bir aile yok.


Biz kaybettiğimizi sandık ama meğer en çok biz kazanmışız...

O yıllarda telefon, internet, hazır bilgi, hazır eğlence yoktu.

Bir arkadaşımızı özlediysek telefondan değil kapısını çalarak haber alırdık.

Kapı açıldığında hissettiğimiz o sıcaklık, bugünün hiçbir uygulamasında yok.

Bir çift spor ayakkabısını bir yıl giymek zorunda kalmak, bizi mutsuz etmedi;

çünkü kıymet bilmeyi öğretti.

Bir bisiklet hayali yıl sürerdi…

Ama o bisiklete bindiğimiz ilk gün, çocukluğumuzun en gerçek mutluluğu olurdu.


Sokaklar bizim okulumuzdu

Sokakta düşe kalka büyümek vardı.

Dizlerimiz yarılırdı, annemiz kolonya dökerdi, biraz sızlar, biraz acır, ama biz koşmaya devam ederdik.

Eksik değildik; tam aksine hayat bizde daha gerçekti

Biz bir haberin doğruluğunu anlamak için babamızın yorumuna bakardık.

Bugünün gençleri sosyal medya akışında kayboluyor.

Biz bilgiyi bulmak için kütüphaneye giderdik; onlar hazır içerik yığınları arasında seçmekte zorlanıyor.


Bir ayağımız dünde, bir ayağımız bugünde...

Biz analog doğduk, dijitale uyum sağladık.

Kasetle başladık, CD’ye geçtik, interneti öğrendik, akıllı telefonları keşfettik.

Eksik yaşadık sandık ama biz doğallığın tam kalbinde büyüdük.

Bizim dönemimizde fotoğraflar saniyeler içinde çekilmezdi.

Bir pozun kıymeti vardı.

Çekildiyse saklanırdı, kaybolmasın diye albümün en iyi yerine konurdu.


1960’ların sonu, 70’lerin fırtınası, 80’lerin büyümesi… Hepsi omzumuzda bir iz bıraktı

Bir yanımız siyasi çalkantılarla test edildi,

bir yanımız ekonomik krizlerle sınandı.

Ama her şeye rağmen ayakta kaldık.


Biz eksik değilmişiz.

Biz aslında en dolu, en sahici, en anlamlı çocukluğu ve gençliği yaşayan kuşağız.

1978 kuşağı…

Duygusu derin, terbiyesi sağlam, hatırası güçlü bir nesil…

Ve iyi ki biz, bu kuşağın çocuklarıyız.

Muhabir: CENK TUNÇSİPER