Haftalar önceden başlardık hazırlıklara. Ders bitimi  birer saat falan. Ve hafta sonları. Son hafta ise öğleden sonra son bir ders iptal olur Süre uzardı. Denemeler, canlandırmalar. Hiç de “offf …”  diyenler olmazdı. Ulusal Bayramlarımızın heyecanını dolu dolu, şevkle, Coşkuyla yaşamıştık. İlkokulda efeydim. Halkoyunu ekibinde. Bir-iki gün önce Naciye Teyzelere gider, gerçek Efe kıyafetini çıkınıyla teslim alır, itinayla getirdim evimize. Tam takım ve kurtuluş Savaşında bir efenin giydiği Kıyafet. Bayram sabahı erkenden kalkar, hazırlanır, mantar tabancımızı hazırlar, okulumuza koşa koşa , heyecanla giderdik. Oradan törenlerin yapılacağı, tüm ilçe halkının, okulların toplanacağı Öğretmen Okulu tören sahasına. (Aynı zamanda futbol sahası idi.) İstiklal Marşımız coşkuyla okunur, yer gök inlerdi. Sonrasında günün önlem ve anlamına dair konuşmalar. Okullardan şiirler. Ve Halk Oyunları. Müzik de canlı yayın, oyun da. Ve bayram sonrası şenlik ortamı gibi olurdu tören sahası. Kolay kolay dağılmazdık. Öğleden sonraları ise İlçe ileri gelen yöneticileri ile Öğretmen Okulu karması futbol karşılaması mutlaka olurdu. Aileler gelir, neşeyle izlerlerdi. Muhabbetle, eğlenceyle geçerdi bayramlarımız. 29 Ekim, 23 Nisan, 19 Mayıs. Hava durumu bazen izin vermese de yağmura, soğuğa karşın çıkardık alana. Beklerken, şemsiye altında durduğumuzu, büyüklerimizin getirdikleri paltoların altında beklediğimizi çok iyi hatırlarım. Ama hiç vazgeçmezdik sorumluluğumuzdan, coşkumuzdan, sevincimizden. Okulların açık olmadığı döneme gelen 30 Ağustos Zafer Bayramlarımız da yine bir araya getirirdi tüm vatandaşları. Her İlde, her ilçede, her Köyde. Ankara’da çocuğumla 19 Mayıs stadyumuna, 30 Ağustoslarda Hipodrom’a giderdik. Bayramımızı kutlamak; vatan sevgisi, bayrak aşkı, Atatürk sevgisi yerinde oluşsun diye. Şimdi onlar da kalmadı. Anıtkabir’e gidip Atamıza saygılarımızı sunacağız. Unutmamak lazım, ulusal bayramlarına değer vermeyen, gereği gibi kutlamayan milletler; dini bayramlarını kutlayacak mekan, arazi, arsa bulamazlar. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızın 99. Yılını kutlayacağız. Sadece kadın hakları, eğitim konusunda İran’da yaşananlar bile Ulu Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün ne kadar ileri görüşlü olduğunu, Cumhuriyetimizin 100 yıl önce Türk kadınına sağladığı haklar ve eşitliğin hala çoğu ülkede olmaması,  tartışılması bile ne kadar uygar, insana değer veren bir yaklaşımla bugünleri sağladığını teyid ediyor.  Ne kadar şükretsek azdır. Ama İran’da ATATÜRK yok. Olamaz da. Böyle değerler dünyaya bir kez gelir. Cumhuriyetimizin 99. Yılı hepimize kutlu olsun. Ankara’dan selam ve saygılarla.