RAMAZAN DEMİR


Hastane odasında günler ağır aksın diye değil, bir insanla tanışmak için yavaşlıyormuş meğer.

Karşı yatakta, 85’lik delikanlı Emin Dayı yatıyor.

Sındırgılı. Şehit babası.

Oğlu İskender, Siirt’in Çiçekpınar kırsalında bayrağa sarılı gelmiş evine.

Emin Dayı, “Vatan sağ olsun” diyen on beş binin üzerindeki babalardan biri. Ama o kadar mütevazı ki, sanki bu sözü söylerken utanıyor.

İlk gün bana kendi elleriyle çitlembik ağacından yaptığı tesbihi uzattı.
“Çekmeyi bilmem” dedim, gülümsedi: “Sakla yeter, oğlumun kokusu var içinde.”

Saklıyorum. Çekmesini öğrenemesem de, her taneye dokunduğumda İskender’in adını anıyorum.


Emin Dayı bir süredir hastanedeymiş. “Dua ettim” dedi, “Allah’ım, şuraya iyi birini gönder.” Gözleri parladı, yüzünü nur kapladı: “Sen geldin beyim, duam kabul oldu.”

Kelimeler yetmiyor onun yaydığı enerjiyi anlatmaya.

Yemek vakti geldi mi 18’lik genç gibi fırlıyor, benim kumanyayı da alıp geliyor.

Doktorlar, hemşireler girince yatağından kalkıp yandaki sephasından eksik etmediği gül kolonyasını avuçlarına döküyor. Onlar da alışmışlar; bazen Emin Dayıdan önce davranıp "hani bizim gül kokan kolonya" diye takılıyorlar.

Telefonuna ezan kurmuş; çaldığı anda yatağından kalkıyor, seccadesini seriyor, Rabbine secde ediyor. Yaş 85, ruh 25.


Depremi sordum.
“Evde çatlaklar var” dedi, “konteyner önerdiler, ‘Ben evimi tamir ederim’ dedim. TOKİ evi teklif ettiler, ‘Hak etmediğim şeyi alırsam Allah’tan korkarım’ dedim.” Sonra ekledi:
“Teyzemle baş başayız, başımızı sokacak evimiz, kaynayan tenceremiz var, halimize şükür.”

Bir de düşünün; hak etmediği konteyneri alıp satanlar, deprem yardımlarını cebine indirenler… Onlar da bu ülkenin insanı. Ne kadar acı değil mi o hainlerle aynı havayı solumak!

Ama asıl yürek yakan başka.


İlçe yöneticileri, eksik olmasınlar (!), şehidin adını bir caddeye vermişlerdi yıllar önce.

Şehit İskender Akgedik Caddesi.

Emin Dayı her geçişinde “Oğlumla kol kola yürüyordum sanki” diyor.

Gurur, hüzün, teselli… Hepsi bir aradaydı o birkaç adımda.

Derken bir gün siyasilerin “cin fikir” gelmiş akıllarına. Ünlü bir ismin adı verilecekmiş ilçede.
Yer mi yok?
Varmış: Şehit İskender Akgedik’in adı silinecek, cadde başkasına verilecek, şehidin adı da şehir mezarlığının arkasındaki ıssız bir sokağa taşınacak. Nasıl fikir ama, siyasetçiden başkasının aklına gelmez böyle bir "cin"lik!


Emin Dayı anlatırken gözleri doldu: “Yüreğime hançer saplandı beyim. Oğlumun adını sildiler. Ne diyeyim, vardır büyüklerin bir bildiği..”

Sonrasında gelen giden başkan “Düzelteceğiz” demiş.

Sözler havada kalmış.

Siyasetçi sözü işte.

Asıl merak ettiğim o ilçede devleti temsil eden makam, bu saygısızlığa olur verirken hiç mi içi sızlamamış?

Şimdi soruyorum:
Vatanı için canını veren mi kıymetli,
yoksa vatanın nimetlerinden faydalananlar mı?


İskenderimizin adını o caddeden silmeyi akıl edenler,
mecliste el kaldırıp bir şehit babasının yüreğine hançer saplayanlar,
hiç mi utanmadınız?

Merak etmeyin.
Emin Dayı’nın kalbindeki o hançer, vakti geldiğinde hepinizi yakacak.

Cuma gününün rahmeti, vicdan sahibi insanların üzerine olsun.
Emin Dayı’ya, tüm şehit babalarına, analarına sabır, sağlık, afiyet diliyorum.

Siz de dua edin.
Bir tesbih tanesi kadar olsun, unutmayalım onları.

Muhabir: Haber Merkezi