TBMM'de görüşülmesi beklenen torba yasa teklifi, zeytinliklerin, ormanların ve tarım arazilerinin madencilik faaliyetlerine açılmasına olanak tanıyor. Teklife göre, kamu yararı gerekçesiyle bu alanlarda madencilik yapılmasına izin verilebilecek. Zeytincilik Yasası'nın 20. maddesinde yer alan “zeytinlik alanlara 3 kilometre mesafede toz çıkaran tesis yapılamaz” hükmü fiilen etkisiz hale getiriliyor.
Bu teklif, sadece çevre aktivistlerinin değil, çiftçilerin, ziraat mühendislerinin, tarım birliklerinin ve bilim insanlarının da tepkisini çekmiş durumda.


Vahşi Madenciliğin Doğaya ve Hayata Etkileri

Türkiye’de uygulanan madencilik modeli büyük ölçüde “vahşi madencilik” olarak tanımlanıyor. Bu modelde: Doğa tahribatı göz ardı ediliyor,Yer altı ve yer üstü su kaynakları kirletiliyor veya kurutuluyor, Ormanlık alanlar yok ediliyor, Tarım arazileri kullanılamaz hale geliyor, Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporları ya bypass ediliyor ya da ciddiye alınmıyor.

Bir maden sahasının rehabilite edilerek eski haline dönmesi, ekolojik olarak en az 30 ila 100 yıl sürüyor. Üstelik bu, mevcut teknolojiyle dahi “tam anlamıyla” başarılamıyor. Yani bu, sadece doğanın değil, gelecek nesillerin yaşam hakkının gaspı anlamına geliyor.


Altın Gibi Değerli: Zeytin Ağacı ve Zeytincilik

Bir zeytin ağacının ilk meyvesini vermesi 5-7 yıl, kaliteli ve verimli ürün vermesi ise 15-20 yılı bulur. Zeytin ağacı, Kuraklığa dayanıklıdır ancak toprağın kalitesine duyarlıdır, Derin ve geçirgen topraklarda, güneşli bölgelerde iyi gelişir, Çok yıllıktır; yüzlerce, hatta binlerce yıl yaşayabilir. Yani bir zeytinlik, sadece tarımsal değil kültürel ve tarihsel bir mirastır.


Türkiye’de Zeytincilik... Rakamlar ve Gerçekler

Türkiye, dünyada en fazla zeytin üretimi yapılan ilk 5 ülke arasındadır. TÜİK verilerine göre ülkede yaklaşık 190 milyon zeytin ağacı bulunuyor. Zeytincilikten doğrudan ya da dolaylı olarak geçimini sağlayan kişi sayısı 10 milyonu buluyor, zeytin salamurası, sabun, kozmetik ve ilaç sektörüyle birlikte 40’dan fazla alt sektör doğrudan zeytine bağlı çalışıyor.

İnşaat ve Madenciliğe Kurbanı Edilen Zeytinlikler

Özellikle Edremit Körfezi, Balıkesir ve Manisa çevresi gibi bölgelerde hızla artan betonlaşma, plansız yapılaşma ve kıyı talanı, Madencilik ve taş ocağı faaliyetleri,
zeytinlikleri ciddi biçimde tehdit ediyor. Edremit Körfezi’nde son 20 yılda on binlerce zeytin ağacı ya kesildi ya da işlevsiz hale geldi. Zeytinliklerin yerini turistik siteler, yollar ve mermer ocakları aldı. Bu sadece tarımsal üretim kaybı değil; ekolojik dengenin ve kültürel mirasın da yok oluşudur.

Zeytin Türleri ve Üretim Zorlukları

Türkiye’de başlıca zeytin türleri: Ayvalık (Edremit Yağlık): Zeytinyağı için en kıymetli tür. Gemlik: Sofralık olarak en çok tüketilen. Domat, Uslu, Memecik, Eşek Zeytini: Yöresel ve farklı iklim koşullarına uygun türler.

Zeytin üretimi; budama, sulama, gübreleme, hastalıkla mücadele ve hasat gibi yıl boyunca yoğun emek gerektiren bir süreçtir. İklim değişikliği ve arazi kaybı üretimi her yıl daha da zorlaştırıyor.

Orman ve Tarım Arazilerinin Madenciliğe Tahsisi

Türkiye’de son 20 yılda yaklaşık 500 bin hektar orman alanı madencilik için tahsis edildiği söyleniyor.Tarım arazilerinin yüzde 11’i çeşitli nedenlerle tarım dışı kullanıma açıldı. Bu durum gıda üretiminde azalmaya, su kaynaklarının kurumasına, biyoçeşitliliğin yok olmasına neden oluyor.

Tarım ve Gıda Güvencesi Tehlikede

Madencilik faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgelerde Toprak verimliliği düşüyor, Yeraltı suları zehirleniyor, Tarımsal üretim alanı daralıyor. Bu da doğrudan gıda enflasyonu, kırsal yoksulluk ve göç anlamına geliyor. Tarım ülkesinde toprak, sadece üretim alanı değil, ulusal güvenlik ve bağımsızlık meselesidir. Zeytinlikleri yok eden her madencilik faaliyeti, sadece doğayı değil, geleceği de yok eder. Maden çıkarılır, kullanılır ve tükenir. Ama zeytin, yüzyıllar boyunca meyve verir, gölge olur, barış getirir.
Toprağın üstü, altından daha değerlidir. Çünkü yaşam, toprakta filizlenir.

Muhabir: NAZİF İLBOZ