97 yıllık TED meşalesi Balıkesir’de yakıldı; yeni okul açılışı büyük heyecan yarattı. TED Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu: “Savunma hattımız nitelikli nüfustur, çocuklarımız en büyük hazinemizdir.
Türk Eğitim Derneği’nin tüm ülke genelinde yaydığı eğitim meşalesinin 52’nci okulu Balıkesir’de düzenlenen törenle yakılmaya başlandı. TED Balıkesir Koleji 2025-2026 eğitim-öğretim yılında eğitim hayatına başladı.
TED Balıkesir Koleji’nin yapılan resmi açılışında konuşan Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu ülkedeki eğitim sisteminin nasıl olması gerektiğiyle ilgili değerlendirme yaparak ülkenin geleceğinin eğitimden geçtiğini ifade etti. Pehlivanoğlu ülkede her çocuğun öğrenme hakkının önemsenmesi gerektiğini belirterek verdikleri burslarla bunu tesis etmek istediklerini ifade etti.
Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan TED Balıkesir Koleji’nin açılışına Vali İsmail Ustaoğlu, TED Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, protokol üyeleri ve öğrenci velileri ile öğrenciler katıldı.
“TED’LİLER KİMSEYİ AYRIŞTIRMAZ”
Açılış konuşmalarıyla başlayan TED Balıkesir Koleji açılışında Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu Derneğin kuruluş amaçları ve eğitim sistemi hakkında görüşlerini bildirdi. Pehlivanoğlu konuşmasında şunlara yer verdi:
“97 yıl önce bize tüzükle bazı vasiyetler bırakılmış. Bunlardan bir tanesi Türkiye Cumhuriyetine ait olan 25 tane lisemiz var. Ama kaç tane misyoner lisesi var biliyor musunuz? 1500’ün özerinde. Büyük Önder Atatürk talimat vermiş demiş ki “yabancı okulların hepsini kapatın. Bizim evlatlarımızın okula ihtiyacı varsa, yabancı dille eğitimi varsa milli okullarla bunu sağlayabiliriz.” Türk Eğitim Derneği’nin kuruluş amaçlarından bir tanesi bu okulları açmakmış. Bugün 52 tane okulumuz ve 1 tane de üniversitemiz var. Bizim eğitim felsefemiz nedir? Biz şunu çok net bir şekilde biliriz; değerleri olmayan bir toplum yaşamaz. Yani inancı ve kültürü olmayan bir toplum yaşamaz Bunu cumhuriyetin ilkeleriyle; yani çağdaşlıkla taçlandırarak dünyayla rekabet etmeyen ülke de ayakta duramaz. Biz Türkiye TED’liler olarak insanları ülkenin neresinde doğdun diye ayrıştırmayız. Annesinin, kendisinin başı açım mı kapalı mı diye sınıflandırmayız. İnsanlara cebindeki para kadar değer vermeyiz. Bizim evlatlarımıza verdiğimizi şey; ülkesini, bayrağını, toprağını seven her çocuğun kutsal olduğudur ve onların baş tacı olduğudur. Eğitim felsefemizde yabancı dilde eğitim verip dünyayla rekabet edecek milli evlatlarımızı yetiştiririz. Ve bugün 52 okulumuzda bu felsefeyi yaymak için gayret gösteriyoruz.
“VERDİĞİMİZ BURSLARLA ÖĞRENCİLER BAŞARI ELDE EDİYOR”
Bize verilen ikinci sorumluluk ise imkanı olmayan çocuklara destek olmamızdır. Bugün binlerce öğrencimize nitelikli burslar veriyoruz. Mali imkanı yetersiz çocuklarımızı ortaokuldan; 5’nci sınıftan alıp üniversite sonuna kadar tüm donanımlarıyla beraber okutuyoruz. Bu evlatlarımızın hepsi diksiyon eğitimi alıyorlar. Bu evlatlarımızın hepsi kişisel gelişim kurslarına tabi tutuluyorlar ve bu evlatlarımızın tıp kazanma oranı yüzde 30, mühendislik kazanma oranı yüzde 40 küsur. Ve bu çocuklarımız önlerinde olan mali imkansızlıklarla örülen duvarları TED’in dayadığı merdivenlerle aşıyorlar. Bu ben ve kurum için çok kıymetli ve değerlidir. Benim babam ulusal televizyon kanallarına çıktıkça söylüyorum; Rize’nin Fındıklı ilçesinden ilkokul 5’de Kızılay Şefkat Yurdu’na gelmeseydi Ankara’ya ben burada değildim. Cumhuriyeti sosyal mobilitesine, verdiği imkanlara sahip çıkmamız gerekir. Bugün bu ülkede köyden çıkıp cumhurbaşkanı olanlar, Erzurum’dan çıkıp Milli Eğitim Bakanı olanlara kadar birçok kişi bu imkanlardan faydalanmıştır. Ve biz ikinci olaraktan devlet okullarında da 9’ncu sınıftaki öğrencilerimize hafta sonu İngilizce ve sosyal faaliyetler olarak tam destek veriyoruz. Onlar da üniversitenin sonuna kadar bizim burslarımızdan faydalanıyorlar.
“AFET BURSL.ARINI ÖNEMSİYORUZ”
Afet bursu bizim için çok önemlidir. Biz her afetten varız. Bizim işimiz gidip şov yapmak değil. Bugün Soma’dan 6 çocuğumuz üniversiteden mezun olmadığı için hala onları bursluyoruz. Biz Milli Eğitim Bakanlığımızla beraber şu anda deprem bölgesinde 638 öksüz evladımıza anaokulundan lise sona kadar, üniversiteyi kazanırlarsa üniversite sonuna kadar evlatlarımıza nitelikli burslar veriyoruz. Tüm sivil toplum örgütlerimiz dikkat ederseniz üniversite öğrencilerine verdiler; bu çok kıymetli. Ama biz Türk Eğitim Derneği olarak zoru seçtik MEB ile beraber annesini veya babasını veya tüm ailesini kaybetmiş vasisi olan çocuklarımıza kurduğumuz 8 merkezle destek vererek onlara yol arkadaşlığı yapıyoruz. Şunu sakın unutmayın; bu evlatlarımız yastan çıkmıyorlar, yasla büyümeyi öğreniyorlar. Bu evlatlarımız yoksulluğu yaşadıkları için ülkelere, devletlere karşı güvenlerini kaybetmemeleri için biz bunlara yol arkadaşlığı yapıyoruz.
“21’NCİ YÜZYILDA SAVAŞLAR SİLAHLA DEĞİL BEYİNLE OLUYOR”
Bize verilmiş olan üçüncü fonksiyonumuz da sivil toplum örgütü olmamızdır. Değerli konuklar maalesef 21’nci yüzyılda yaşıyoruz. Maalesef bu yüzyılda savaşlar silahlarla değil beyinlerle yapılıyor. Maalesef 21’nci yüzyılda ne kadar geçmişimizin olduğunu değil ne kadar nitelikli nüfusa sahip olduğumuzun önemi var. Yani yapmanız gereken şey; gurur kaynaklarımız var. Mesela insansız hava araçlarımız. Teknolojinin gelişimi büyük gurur kaynağımız. Ama asıl gurur kaynağımız olması gereken savunma hattımız yetiştirilmiş nitelikli nüfustur. Türkiye’nin her yerinde üniversite açmak önemli olabilir ama verdiğiniz diplomanın değeri altındaki bir şeyden daha değersiz hale gelirse işte o zaman üniversiteli işsizlik oranı son 3 yılda yaşadığımız gibi ilkokuldaki işsizlik oranının üstüne çıkar. Biz eğitim sistemimize katkı sağlamak için hem Milli Eğitim Bakanlığımızla hem Yüksek Öğretim Kurumumuzla ciddi çalışmalar gerçekleştiriyoruz ve bazı şeyleri eleştirmekten geri kalmıyoruz.
“TÜM OKULLAR MİLLETE AİTTİR”
Çünkü niye? Az sayıda cebinde para olan insanın eğitim hakkıyla ülkenin refahını sağlayamazsınız. Sosyal adaleti sağlamak için önce eğitimde sosyal adaleti sağlamamız gerekir. Bunu sağlamak için eğitimin, hiçbir görüşün, hiçbir düşüncenin, hiçbir siyasi partinin tatmin alanı değil bir millet ödevi olduğunu bilmemiz gerekir. Çocuklarımızın kafasına bilgi tıkıp, zihinsel soykırımdan vazgeçip sonra da onları dershane baronlarına emanet etmekten vazgeçmek zorundayız. Ülkemizde dünyada çok az sayıda olan yapay zeka bölümlerini aştığınız zaman önce içinde hoca olup olmadığına bakmak mecburiyetindeyiz. Çünkü şunu sakın unutmayın bu vatan bize bu topraklar için canını vermişlerden emanettir. Diğeri de bizden sonraki nesillere bizim mezarımız başında Fatiha okumaları için de bize emanettir. Dolayısıyla biz nitelikli bir nüfus yetiştirmeyi önceliklemek mecburiyetindeyiz. Dershane sisteminden, dershane baronlarının cebini doldurmaktan vaz geçmeliyiz. Öğretmenlerimizi baş tacı etmeliyiz, ama aynı zamanda da öğretmenlerin sorumluluklarını yerine getirmeyi sağlamalıyız. Çünkü her evladın; ister köylü, ister zengin olsun veya olmasın en büyük anayasal hakkı öğrenme hakkıdır. Onun için hep beraber el ele vermemiz gerekir. Hiçbir okul Milli Eğitim Bakanlığına ait değildir. Hiçbir okul belediyeye de ait değildir. Her okul tamamıyla milletimize aittir. Dolayısıyla her çocuğun 21’nci yüzyılda iyi görmek mecburiyetindeyiz. Çünkü artık insanoğlu çok büyük bir riskle karşı karşıyadır. Ya iki kuşak sonra aynen bize benzeyen robotların hizmetkarı olacağız ya da onları yönetecek bilince ve algoritmalara sahip olacağız. Şunu sakın unutmayın; artık ileri yapay zeka ne de sentetik biyoloji insanoğlu için çok ciddi bir riskle bizi karşı karşıya bırakmaktadır. Onun içindir ki bizim ülkemizde evlatlarımızın hayaliyle umudu olması gerekir. Şunu net olarak söyleyeyim maalesef evlatlarımız son dönemde yurt dışına gitmek istiyor. Onlar bu ülkeyi, bu bayrağı, bu toprakları sevmediğinden değil; bu bir beyin göçü değil, bu bir hayal göçüdür. Biz gençlerimizi umutsuzluk ve hayalsizlik sarmalından kurtarmak mecburiyetindeyiz. Ki bu ülkede onların mutlu olmalarını ve onların daha başarılı olmalarını sağlayalım. Diploma sayımız arttığı zaman, diplomanın değerini düşürmemeliyiz. 21’nci yüzyılda unutmayın; aklı boşalanın midesi de boşalıyor. Ama bunu biz tüm topluma özellikle dezavantajlılara, özellikle parası olmayanlara, özellikle köyde olanlara, özellikle varoşta yaşayan çocuklarımızın eğitim hakkına öncelik vermek mecburiyetindeyiz.
“TED’İN MEŞALESİ PETROLLE DEĞİL GÖNÜL YAĞIYLA YANAR”
Biz Türk Eğitim Derneği olarak kurmuş olduğumuz düşünce kuruluşu TED’den bugün bu ülkenin evlatlarının adaletli eğitime sahip olması için mücadele ediyoruz. Evet, bugün de bir meşalenin de yanacak olduğu Balıkesir Kolejimizin açılış töreninde hep beraberiz. Eminim ki bu okulumuz sonsuza kadar yaşayacak. Balıkesir’imizden pırlanta gibi evlatlarımızı bu ülkenin geleceğine hizmet edecek şekilde, donanımlı bir şekilde, değerleriyle ve ilkeleriyle geliştirecekler. Çünkü biz Türk Eğitim Derneği olarak simgemiz meşalemizdir. Ve bizim meşalemizin diğer meşalelerden temel bir farkı vardır. Bütün meşaleler petrol ürünüyle yanar, bizim meşalemiz ise gönül yağıyla yanar.”
Selçuk Pehlivanoğlu’nun konuşmasının ardından Vali İsmail Ustaoğlu ve Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın’da birer konuşma yaptı. Konuşmaların ardından TED Balıkesir Koleji kurdele kesimiyle eğitim hayatına başladı.