Gökçeyazı Türkmendağı Doğa ve Çevre Koruma Derneği Başkanı Dilek Yalçın, Sarıalan Altın Madeni Projesi kapsamında mahkemenin ÇED olumlu kararını iptal ettiğini açıkladı. Yalçın, atık barajı ve zenginleştirme tesislerinin inşaatlarının acilen durdurulması gerektiğini vurguladı.
“Bilirkişi raporu projenin eksikliklerini ortaya koydu”
Dilek Yalçın, CVK Madencilik’in Sarıalan Altın Madeni Projesi için yaptığı ikinci ÇED başvurusuna karşı açtıkları davada mahkemenin verdiği iptal kararını değerlendirdi:
“Bilirkişiler ikinci kez sahada inceleme yaptı ve raporlarını mahkemeye sundular. Mahkeme, bu raporu bir bütün olarak değerlendirerek projenin mevcut haliyle uygulanmasının çevresel riskler açısından ciddi sorunlar doğuracağını tespit etti.”
“ÇED raporunda birçok kritik eksiklik var”
Yalçın, bilirkişi raporunda öne çıkan eksiklikleri şöyle sıraladı:
Projenin Manyas Gölü’ne etkisi, bölgede mevcut madencilik faaliyetleri, sanayi etkileri ve zirai ilaç kullanımıyla birlikte değerlendirilmemiş.
ÇED alanının güneyinde planlanan yer altı ocağı projeye uyumlu değil.
Toz emisyonlarının kimyasal bileşenlerine yönelik izleme eksikliği var.
Tarım ve yerleşim alanları dikkate alınarak sürdürülebilir çevre yönetimi ve insan sağlığı açısından yeterli izleme süreçleri planlanmamış.
Orman varlığı ve köylülerin ekonomik kaybına yönelik çözümler eksik.
Çamköy yerleşimi, ÇED sınırı ve Sağlık Koruma Bandı içinde kalıyor.
Ekolojik veri derleme süreci bilimsel yeterlilikten uzak ve flora-fauna çalışmaları mevsimsel farklılıkları dikkate almamış.
Kullanılacak toksik kimyasalların olası çevresel etkileri yeterince değerlendirilmemiş.
Mevcut yollar ağır tonajlı taşıtlar için uygun değil; trafik ve yapı güvenliği riske atılıyor.
“Mahkeme ÇED olumlu kararını iptal etti”
Yalçın, mahkemenin kararını şöyle değerlendirdi:
“Bilirkişi raporunda ayrıntıları verilen eksiklikler ve çevresel riskler göz önüne alındığında, mahkeme ÇED olumlu kararının hukuka aykırı olduğuna hükmetti. Projenin bu haliyle işletilmesi durumunda fiziksel ve biyolojik çevresel değerler ile ekolojik denge zarar görecektir. Alınacak önlemler mevcut ÇED raporu kapsamında yeterli değil.”
“Atık barajı ve zenginleştirme tesisleri durdurulmalı”
Yalçın sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mahkeme kararı sonrasında, 2. ÇED raporuna dayanılarak yapılan atık barajı ve zenginleştirme tesislerinin inşaatlarının acilen durdurulmasını bekliyoruz. Bu mücadelede yanımızda olan hemşehrilerimize, avukatlarımıza, Balıkesir Barosu’na, teknik destek veren uzmanlara, bilim insanlarına ve tüm doğa dostlarına teşekkür ediyoruz.”
CVK Altın Madeni Projesinde ÇED Kararı İptal: İnşaatlar Durmalı
"CVK Madenciliğin Sarıalan Altın Maden Projesi kapsamında, maden alanını genişletmek için yaptığı 2. ÇED başvurusuna karşı açtığımız davada, bilirkişiler ikinci kez gelerek maden sahasında incelemede bulunmuş ve görüşlerini mahkemeye sunmuşlardır.
Mahkeme heyeti, bilirkişi raporunu bir bütün olarak değerlendirdiğinde, dava konusu işleme esas alınan ÇED raporunda; yapılması planlanan projenin:
Ramsar alanı olan Manyas Gölü’ne etkisinin, bölgede mevcut madencilik faaliyetleri, sanayi kaynaklı etkiler ve zararlı zirai ilaç kullanımı ile birlikte değerlendirilmediği,
ÇED alanın güneyinde yer alan yer altı ocağı planlamasının, ÇED alanı sınırlarına uyumlu olacak şekilde düzenlenmediği,
Çevresel risklerin bütüncül değerlendirilmesi açısından toz emisyonlarının kimyasal bileşenlerine yönelik izleme eksikliği olduğu,
Proje alanına yakın çevredeki tarım ve yerleşim alanları dikkate alındığında, sürdürülebilir çevre yönetimi ve insan sağlığı açısından daha kapsamlı izleme ve değerlendirme süreçlerinin projeye dahil edilmesi gerektiği,
Orman varlığı bakımından kesilecek ve etkilenecek ağaç hesaplamalarında eksiklikler bulunduğu,
Orman ekosisteminin göreceği zararın zamansal etkileri bakımından, orman köylüsünün ekonomik gelir kaybı yönüyle gerekli, yeterli ve uygulanabilir çözümler getirilmediği,
Çamköy yerleşim yerinin bir bölümünün, hem ÇED sınırı hem de Sağlık Koruma Bandı içinde kaldığı,
Ekolojik veri derleme sürecinin bilimsel yeterlilikten uzak olduğu ve proje sahasının biyolojik çeşitliliğini yansıtacak şekilde temsil edilmediği,
Floristik ve faunistik çalışmaların, mevsimsel farklılıklar göz ardı edilerek yapıldığı, endemik, relikt ve koruma altındaki türlerin korunmasına yönelik önlemlerin yeterli bilimsel gerekçelere dayandırılmadığı,
Kullanılacağı belirtilen toksik maddeler, özellikle sodyum siyanür ve liç prosesi kapsamında kullanılacak maddelerin olası çevresel etkileri ile alınması gereken tedbirlerin, kümülatif etkiler ve uluslararası standartlar doğrultusunda daha ayrıntılı şekilde değerlendirilmediği,
Mevcut kırsal ve orman yollarının ağır tonajlı taşıt trafiğine uygun olmadığı, mevcut yol kesitlerinin yetersiz genişliğe sahip olduğu, zemin kaplamasının taşıma kapasitesinin düşük olduğu ve taşıma sırasında trafik güvenliğinin riske atıldığı; bu bağlamda ulaşım güzergâhlarında yapılacak faaliyetlerde uygulama öncesinde detaylı mühendislik analizlerinin gerçekleştirilmesinin ve önleyici teknik tedbirlerin alınmasının zorunlu olduğu,
Yeraltı ocağı izdüşüm alanı içerisinde bulunan yerleşimde, yerel yapı özelliklerine dair veri eksiklikleri ve mevcut verilerin güvenilirliğinin sınırlı olduğu, yapı güvenliği açısından yeterli önlemlerin alınmadığı görülmektedir.
Bu durumda, yapılması planlanan projenin flora-fauna, tarım, orman, su kaynakları, çevre, ulaşım-yol ve yapı güvenliği durumu ile kullanılacak kimyasal maddeler açısından Çevre Kanunu ve Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği kapsamında çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin, projenin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmalarla alınacak önlemlerin ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeyde olmadığı dikkate alındığında, raporda ayrıntıları verilen yukarıdaki parametreler açısından projenin bu haliyle işletilmesi durumunda fiziksel ve biyolojik çevresel değerlerin ve ekolojik dengenin tahribine neden olacağı anlaşılmıştır.
Mahkeme, çevreye olabilecek olumsuz etkilerin önlenmesi veya oluşabilecek zararın çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için gerekli önlemlerin proje özelinde uygun ve yeterli olmadığı gerekçesiyle, dava konusu ÇED olumlu kararının hukuka uygun olmadığına ve iptaline karar vermiştir.
Bu karar sonrasında derneğimiz olarak beklentimiz, 2. ÇED raporuna dayanılarak yapılan atık barajı ve zenginleştirme tesisinin inşaatlarının acilen durdurulmasıdır."