Hristiyan dünyası, Birinci İznik Konsili’nin 1700. yılı nedeniyle Papa 14. Leo’nun Türkiye ziyaretine kilitlenmiş durumda.
Papa, 28 Kasım’da İznik Gölü’ndeki batık bazilikada dua etmeye hazırlanırken, bölgeyle ilgili tartışmalar da yeniden gündeme geldi. Deprem uzmanı Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, hem yapının tarihine dair popüler iddiaları hem de bölgenin deprem riski hakkındaki görüşleriyle dikkat çekti.

“Konsilin toplandığı yer bu bazilika değil”
Papa 14. Leo’nun selefi Papa Franciscus’un vasiyeti doğrultusunda gerçekleştireceği Türkiye ziyareti 27 Kasım – 2 Aralık tarihleri arasında sürüyor. Programın odak noktalarından biri, İznik Gölü kıyısında sular altında kalan Aziz Neophytos Bazilikası.
Ancak Prof. Dr. Üşümezsoy’a göre, bazilikayla ilgili yaygın iddiaların bir kısmı gerçeği yansıtmıyor.
2014’te keşfedilen yapının “Birinci İznik Konsili’nin toplandığı yer” olduğu yönündeki değerlendirmeleri reddeden Üşümezsoy, şu ifadeleri kullandı:
“Bazilikanın altında yapılan dalışlarda bulunan paralar, yapının Konsil’den (MS 325) sonraki döneme ait olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla Konsil’in burada toplandığı bilgisi doğru değildir.”

“İznik Gölü'ndeki fay ölü; büyük deprem üretmez”
Papa’nın ziyareti öncesi gündemdeki bir diğer başlık ise bölgenin deprem riski. Bazı uzmanların İznik Gölü’nü Kuzey Anadolu Fayı’nın “orta kolu” olarak yorumladığını hatırlatan Üşümezsoy, bu değerlendirmeye sert şekilde karşı çıktı.
Sismik veriler üzerinden konuşan uzman, göl tabanındaki yapının aktif bir fay olmadığını şöyle anlattı:
“Bu hat Kuzey Anadolu Fayı gibi yanal atımlı ve büyük deprem üreten bir fay değil. Jeolojik olarak bin yıldan daha uzun süredir susmuş, normal (düşey) karakterli bir fay. Üst katmanlarda da izlerine rastlanmıyor.”
“İznik ve Gemlik için korkulan senaryo bilimsel değil”
Üşümezsoy, bölgeyle ilgili “KAF’ın orta ya da güney kolu burada kırılacak” şeklindeki senaryoların mekanik açıdan imkânsız olduğunu savundu.
“Bir ana fay kırıldığında, onunla paralel bölgelerde aynı anda fay gelişip çalışamaz. 1999 depremi bu bölgedeki stresi zaten gölgelemiştir. İznik ve Bursa havzasının oluşum süreci, Kuzey Anadolu Fayı’nın sıkıştırmasıyla değil, Ege’den gelen açılma rejimiyle ilgilidir. Burası 17 Ağustos benzeri bir depremle tehdit edilen aktif bir KAF kolu değildir.”
Papa 14. Leo’nun İznik programı öncesi yapılan bu açıklamalar, hem bölgenin tarihi önemine hem de deprem tartışmalarına yeni bir boyut kazandırdı.





