İklim Kanunu Teklifi Yeniden Gündemde

Toplumdan gelen yoğun tepkiler üzerine TBMM gündeminden çekilen İklim Kanunu Teklifi, 25 Haziran 2025’te tekrar Genel Kurul’a getirildi. “Halkın İklim Kanunu Kampanya Grubu”, teklifin geri çekilmesine neden olan müzakere sözlerinin tutulmadığını, hiçbir görüş alışverişinin sağlanmadığını ve halkın yanıltıldığını belirtti.

Yapılan açıklamada, “İklim Kanunu, halkın değil sermayenin çıkarlarını gözeten bir belgeye dönüştürülmüş durumda” ifadelerine yer verildi.


Ekolojik Yıkım Süreci Devam Ediyor

Grup, son dönemde çıkarılan yasa ve yönetmeliklerle zeytinliklerin, kıyıların, ormanların ve meraların sermayeye açıldığını; doğal alanların sistematik bir biçimde yok edildiğini ifade etti. Özellikle yönetmelik değişiklikleriyle çevresel denetimlerin ortadan kaldırıldığına ve kıyıların özel şirketlere tahsis edildiğine dikkat çekildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Türkiye’de bir süredir doğaya, yaşam alanlarımıza ve ortak geleceğimize karşı sistematik bir saldırı yürütülüyor. Toplum olarak ekolojik bir yıkım bombardımanına tutuluyoruz.”


Toplumsal ve Politik Kriz Derinleşiyor

İklim Kanunu teklifinin sadece çevreyi değil, toplumu da hedef aldığına dikkat çeken grup, düzenlemelerin insan haklarını daralttığını, eşitsizliği derinleştirdiğini ve yurttaşlık hakkını sermayeye teslim ettiğini vurguladı.

“Anayasa açıktır: Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Bu hakkın çiğnenmesine izin vermeyeceğiz.”


“İklim Adaleti Tüm Canlıların Hakkıdır”

Açıklamada, iklim krizinin sadece çevresel bir mesele olmadığı, kadınlar, çocuklar, işçiler ve yoksullar başta olmak üzere tüm kırılgan grupları etkilediği belirtildi. “İklim adaleti, sadece insanlar arasında değil tüm canlılar arasında adil bir hak dağılımını esas almalıdır” denildi.


Topyekûn Direniş Çağrısı

Halkın İklim Kanunu Kampanya Grubu, basın açıklamasının sonunda Türkiye’nin dört bir yanındaki tüm yurttaşlara, demokratik kitle örgütlerine ve muhalefet partilerine çağrıda bulundu. Açıklamada şu talepler öne çıktı:

  • Yasa yapım süreçlerine halkın katılımı sağlansın.

  • Doğayı ve toplumu merkeze alan gerçek bir İklim Kanunu oluşturulsun.

  • ÇED süreci şeffaf, bağlayıcı, katılımcı ve denetlenebilir olsun.

  • Kıyılar, su varlıkları, ormanlar, meralar ve zeytinlikler kesin olarak korunsun.


Muhalefete Mesaj: Daha Etkin Direniş Şart

Açıklamanın sonunda muhalefet partilerine de çağrı yapıldı:

“Bu talan, yağma ve ölüm yasalarının TBMM’den geçmemesi için etkin bir mücadele şart. Halkın iradesini savunmak, doğayı ve yaşamı korumak herkesin görevidir.”

Muhabir: Haber Merkezi