İslam tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri, 2 Ekim 1187 tarihinde gerçekleşen Kudüs’ün Fethidir. Bu zafer, Selahaddin Eyyubi’nin liderliğinde, uzun süren Haçlı Seferleri döneminin kilit olaylarından biri olarak kayıtlara geçmiştir.


Fetih Öncesi Durum

12. yüzyıl boyunca Kudüs, Haçlıların kontrolünde bulunuyordu. Haçlıların bölgede uyguladığı baskı ve zulüm, Müslüman halk üzerinde derin yaralar açmıştı. Selahaddin Eyyubi, 1187’de Hıttin Meydan Muharebesi’ni kazanarak Haçlıların Kudüs’teki güç dengelerini zayıflattı ve şehri almak için hazırlıklara başladı.


Fetih ve Şehrin Alınışı

2 Ekim 1187’de Selahaddin ordusu Kudüs’ün surlarına ulaştı. Haçlılar, şehirde ciddi bir direniş gösterse de, Selahaddin’in stratejisi ve ordusunun kararlılığı kısa sürede zaferi getirdi. Fetih sırasında halkın can ve mal güvenliği teminat altına alındı; şehirdeki Hristiyan ve Yahudi nüfus, Selahaddin’in adalet anlayışıyla belirli haklarla korunmaya alındı.


Selahaddin’in Hoşgörüsü ve Yönetimi

Selahaddin Eyyubi, Kudüs’ü fethettikten sonra şehri yalnızca askeri bir kazanç olarak görmedi. İslam dünyasında örnek gösterilen bir hoşgörü ve adalet anlayışı sergileyerek:

  • Halkın mal ve can güvenliğini temin etti,

  • Dinî özgürlükleri korudu,

  • Şehirde sosyal ve ekonomik düzeni yeniden tesis etti.

Bu yaklaşım, sadece fetih sonrası barışı sağlamakla kalmadı, aynı zamanda Selahaddin’in liderlik ve insanî erdemlerini dünyaya göstermiş oldu.


Tarihi ve Manevi Önemi

Kudüs’ün fethi, İslam dünyası için manevi bir dönüm noktasıdır. Şehir, üç semavi din açısından kutsal bir merkez olarak kalmaya devam ederken, Selahaddin Eyyubi’nin bu zaferi, Müslüman birliği, adalet anlayışı ve stratejik zekâ açısından tarihe örnek teşkil etti.

Bugün 2 Ekim, tarih kitaplarında Kudüs’ün Fethi Günü olarak anılıyor ve Selahaddin’in hoşgörüsü, adaleti ve liderliği, gelecek nesillere ilham vermeye devam ediyor.

Muhabir: Haber Merkezi