Hilmi DUYAR / Politika Balıkesir MTA Bölge eski müdürü Jeoloji Yüksek Mühendisi Kemal Gökçay Yenigün, değerli, stratejik madenlerin pervasızca yurt dışına satılmasının gelecekte ülkemiz için büyük yaralar açacağına dikkat çekti. 1/25000 ölçekli Jeolojik haritaların yapılmaması nedeniyle, Türkiye’de kanunsuz ve uygun olmayan işler yapıldığını, bu nedenle hatalı şehirleşme ve yapılaşmalar olduğunu, diri fayların bulunduğu bölgelere barajlar ve binalar yapıldığını vurguladı. Balya Madeninden 1900’lü yılların başlarında çıkarılan kurşun madeninin, 1. Dünya savaşında askerlerimize tabanca, tüfek ve top mermisi olarak döndüğünü belirtti.
Türkiye’nin madenleriyle ünlü bir ülke olduğunu, Anadolu Yarımadası’nın uluslararası çevrelerce Küçük Asya olarak adlandırıldığını hatırlatan Kemal Gökçay Yenigün, ülkeyi yönetenlerin bu değerlerin kıymetini bilmediğini belirtti Türkiye’de, 7 iklim bölgesi ve 21 alt bölgesinin bulunduğunu hatırlatan Gökçay, “Alt bölgelerin 19’u Anadolu'da yer alıyor. Hepsinin coğrafyası, iklimi, bitki örtüsü ve pek çok değişik özelliği var. Anadolu jeolojik olarak çok daha fazla parçalanmış durumda ve her bir bölümünde çok miktarda maden var. Onun için ülkemiz, uluslararasında bir kıta kadar madeni olan yarımada olarak geçiyor. Burhaniye’yi merkez olarak ele alırsak Biga yarımadası, İzmir, Ankara, Sakarya zonu, güneyimizde Taurides kuşağı, ortada Anatolit kuşağı, kuzeyde Pontites kuşağı yer aldığından çok çeşitli madenler bulunmaktadır.” Dedi.
Yıllar önce devletleştirilen madenler şimdi özel sektörde
Gökçay, 1982’de Almanya'ya eğitim için gittiğinde pazar alışverişinde kullanılan naylon torbaların yasaklandığını gördüğünü, İsviçre’nin pek fazla bilinmeyen küçük bir kasabasında okuduğu yerel gazetede çevre ve doğaya ne kadar önem verildiğini açıklayıp doğanın önemini anladığını anımsattı. Gökçay, “Makalede, yazar, Almanya'nın, Fransa'nın fabrika bacalarında filtreler olduğu halde, çıkan asidik dumanların zaman zaman İsviçre'ye kadar geldiğini vurgulayıp üzüntüsünü belirtiyor. İsviçre'de asidik dumanları emecek kireç taşlarının olmadığına dikkat çekiyor. 1935 yılında Atatürk, Ülkemizdeki yeraltı kaynaklarını bulmak için Maden Tetkik Arama (MTA) Enstitüsünü kuruyor. 1978 yılında bulunan madenleri işletmek için dönemin başbakanı Bülent Ecevit hükümeti stratejik olarak bilinen bor, kömür, volfram, gibi nadir toprak elementlerini ilave olarak da balya madenini devletleştiriyor. Buna rağmen o madenler şimdi yine özel sektörde” diye konuştu.
Bilimde gelişmenin motorunun su pompası olduğunu kaydeden Gökçay, “Şehirler için, madenler için uğraşılıyor. Su motorunu madenciler geliştiriyor. En güzel örneği Balya madenidir. Balya Madeni, Fransızlar tarafından çalıştırılıyor. 1920’li yılların sonlarına doğru 125 metre derinliğe iniyorlar. Su ile uğraşmak zorunda olduklarını ve madenin de 180 metre aşağıya ineceğini hesaplıyorlar. İtalya'dan 6 su pompası getirip kademeli olarak kuruyorlar. Fakat maden 210 metre derinliğe iniyor. Çalışmalar esnasında öyle bir su basıyor ki canlarını zor kurtarıyorlar. Maden kapanıyor. Özellikle Ecevit Hükümeti tarafından da devletleştirilmişti ama hep elden kaçıp gidiyor, elde tutamıyoruz? Balya Madeni günümüzde 1100 metrenin altında çalışıyor. Almanya'daki Harz Dağlarının Güneybatısında Goslar Kentinde meşhur Rammersberg Madeni var. Bu maden kapanmış ama UNESCO tarafından tescillenmiş, kente müze olarak hizmet ediyor. Balya madeni de eninde sonunda kapanacak. Bu madenin bu aşamadan sonra Rammersberg Madeni gibi hizmet etmesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
“1/25000 haritalar olsaydı diri faylar üzerindeki barajlar olmazdı”
Jeoloji yüksek mühendisi Kemal Gökçay Yenigün, Türkiye’de yasa tanımazlığın, uygun olmayan işlerin, 1/25000 ölçekli jeoloji haritaların yeterli standartlarda yapılamadığından kaynaklandığını belirtti. MTA Genel Müdürlüğünün, maden ve her çeşit yeraltı kaynak aramalarını terk ederek, ülkemizin 1/25000 ölçekli topoğrafik jeoloji haritalarını akademisyen destekli, Avrupa Birliği (AB) standartlarında hazırlaması gerektiğini açıklarken, “Avrupa Birliğine gireceğimiz zaman bu haritalar sorun olarak önümüze konacaktır. jeolojik haritalar gerekli ve şarttır. Madencilik, maden ruhsatları, afetler, deprem, zemin etüdü, jeotermal, arkeoloji, çevre gibi pek çok mühendislik ve bilimsel çalışmalara ışık tutar. Harita çalışmaları bittikten sonra MTA Genel Müdürlüğü bugünkü halinden minimum şekline dönmeli, esas işi çevre araştırması olmalıdır. Türkiye'de artık madencilik ile ilgili pek çok şirket kuruldu. Maden aramak için şirketler uğraşmalıdır. Zaten o haritalar olduğu zaman herkes rahat çalışacak. Bütün imar planları ve her şey buna bağlı olacaktır. AB standartlarındaki 1/25000 ölçekli haritalar hazır olsaydı, 2011 tarihli Balıkesir-Çanakkale 1/100000 ölçekli Çevre Planında ki Akçay ile Ören arasındaki alanlarda yanlış ve sakıncalı yapılaşmalar olmazdı. Çok beklemeyeceğiz birkaç yıl sonra vatandaşlar, “Hangi akılsız düşünce ile sulak alan ve yeraltı suyu yatağı yok edildi” diye dövünecek. Belirttiğim haritalar olsaydı, Balıkesir-Çanakkale 1/100 000 ölçekli Çevre planında görülen diri faylar üzerinde planlanan barajlarda yapılamazdı” tümcelerini kullandı.
Stratejik madenlerin yurtdışı satışları önlenmeli
Kemal Gökçay Yenigün, özellikle Ege Bölgesi’nde bulunan feldspat ocakları ve pek çok madenin dışsatıma yönelik çalıştığını, stratejik madenlerin yurtdışı satışının önlenmesi gerektiğini söyledi. Feldspat kaynaklarının ve kireçtaşlarının yaşamsal önemi olduğuna, su kaynaklarına büyük zararlar verdiğine bir kez daha vurgu yapan Gökçay, “Feldspatların yurtdışı satışları mutlak önlenmelidir. Çok küçük, ihmal edilebilecek bir kazançla çalışan bu ocaklar, Türkiye’nin doğasında ki su yataklarına geri dönülemeyecek çok büyük zararlar vermektedir. Ele alınan her bir avuç toprağı analize gönderdiğimizde % 50’si feldspat çıkar. Ülkemiz için önemli olan temel kaynaklardan biri de kireç taşlarıdır. Kireç taşları, jeolojik devirlerde, kalsiyumlu canlılarca oluşturulan mezarlık artıklarıdır. Tıp ve tarımda ilaç olarak kullanılmaktadır. Absorban özellikleri nedeniyle havadaki kirliliği emdikleri gibi, çok büyük su depolarıdır. Günümüzde kireçtaşları üzerinde barajlar yapmak için projeler hazırlanmaktadır. Absorban özellikten dolayı metalleri de tutarak maden yatakları ve petrol yataklarının da üçte birini oluştururlar.
Kireçtaşları üzerlerinde istenen kırma taş ocak ruhsatları, dolomit olabileceği düşüncesi nedeniyle, İşletme izini de verilmeden önce MTA Genel Müdürlüğü Laboratuvar analizi istenmelidir. Ülkemizdeki mermer ocakları için, 1970’li yıllarda İtalyanlar, 2000’li yıllarda ise Çin kökenli yatırımcılar tarafından istilaya başlandı. Çok sayıdaki Çinli madenciler, çıkardıkları blok mermer kütlelerini hiç bir zorluk ve yaptırımla karşılaşmadan ülkelerine taşıdı. İtalya’da, Roma İmparatorluğu döneminden beri mermer ocağı açmak çok zordur ve Romalılar Batı Anadolu’daki mermer ocaklarını kullanmışlardır. Blok mermer dış satımı kesinlikle ve tartışmasız olarak yasaklanmalıdır. Metalik Maden Yataklarında oluşan, Asit Maden Drenajı önlenerek, kireçtaşı hammaddeli kırma taş kullanılarak zarar en aza indirilebilir. Stratejik metal madenlerin yurtdışı satışları yasaklanmalı. Manganez, bizmut, selenyum, talyum, vanadyum, Titanyum, altın, gümüş, bakır-kurşun-çinko zenginleştirilmiş cevher konsantrelerinde, galyum, germanyum, kadmiyum, kobalt, renyum gibi nadir ve stratejik mineraller, kaçırılıyor. Yurtdışı maden satışlarında kesinlikle MTA Laboratuvarından stratejik ve nadir element analizi istenmeli. Antimon madeni ülkemizde Balıkesir-Kütahya-Eskişehir ve Tokat’ta çıkarılıyor. Yıllardır çeliği sertleştirmede kullanılıyor masalı ile uyutuluyoruz. Antimon Klorür, Antimon Potasyum Tartarat, Antimon Butter (tereyağı), merhem olarak çok kıymetli tıbbi kimya ürünü ve bir kilo metal antimondan değer olarak yüz kat daha fazla kıymetlidir. Havran Tepeoba’daki Molibden içerikli Bakır madeni, MTA tarafından 2000’li yılların başında keşfedildi ve fizibilite raporunda 24 yıl çalışma süresi hesaplandı. İhale ile alan şirket, kurduğu cevher zenginleştirme tesisleri ile 8 yılda maden çalışmasını bitirip sahayı terk etti. Stratejik olan cevherin tümü sessizce yurtdışına satıldı. Turgutlu Çaldağ’daki 50-52 milyon ton rezervli stratejik Nikel madeni. MTA tarafından 1970’li yılların ortalarında keşfedildi ve Etibank’ a devredildi. 2000’li yıllarda bir İngiliz şirketinin eline nasıl geçtiyse sessizce yurtdışına satıldı. Balya’daki, Bakır- (simli/gümüş) Kurşun-Çinko Madeni; 1978 yılında stratejik maden olarak kanunla Etibank’a devredildi. Daha sonra ne değişti de özelleştirildi? Balya Madenini 1900’lü yılların başında bir Fransız şirketi çalıştırıyordu, madenden elde edilen külçe kurşun Fransa’ya gitti, Birinci Dünya Savaşında, Fransızlardan bize, tabanca, tüfek, top mermisi olarak geri döndü ve insanlarımızı, Mehmetçikleri şehit etti” diye konuştu.