AKSOY’DAN SONRA ÜÇOK KATLEDİLDİ
Kurucu Genel Başkanımız Prof. Dr. Muammer AKSOY’un 31 Ocak 1990’da katledilişinin ardından, 06 Ekim 1990’da; aynı ideal ve değerler uğruna mücadele eden Doç. Dr. Bahriye ÜÇOK, evine gönderilen bombalı kargonun patlaması sonucu şehit edildi. Hiç şüphesiz ki Prof. Dr. Muammer AKSOY’u şehit edenlerle Doç. Dr. Bahriye ÜÇOK’u şehit edenler aynı karanlık güçlerdi. Şayet devlet devletliğini yapsa ve Prof. Dr. Muammer AKSOY cinayetini aydınlatılabilseydi, Doç. Dr. Bahriye ÜÇOK belki de katledilemeyecekti. 1990’lardaki aydın katliamının ilk halkası Prof. Dr. Muammer AKSOY, ikinci halkası da Doç. Dr. Bahriye ÜÇOK olmuştur. Devlet her iki cinayete de seyirci kaldığı için sonraki cinayetler işlenmiştir. Dünya siyaset tarihi; bir devletin rejimi değiştirilmek isteniyorsa, önce o rejimi savunan aydınların ortadan kaldırıldığına yönelik örneklerle doludur. Emperyalist planlar gereği; ATATÜRK Cumhuriyeti, dönüştürülmeli, başkalaştırılmalı ve temel değerlerinden uzaklaştırılmalıydı. İşte tüm aydın cinayetlerinin temelinde bu amaç yatmaktadır. DİNLE İLGİSİ OLMAYANLARA SAVAŞ AÇMIŞTI Doç. Dr. Bahriye ÜÇOK ilahiyatçı, siyasetçi ve bir bilim insanıydı. “Atatürk’ün izinde bir arpa boyu” bile yol alınamadığını açıkça söyleyerek; dinle ilgisi olmayan, fakat, dini araç olarak kullanan çıkar odaklarına karşı savaş açmış, bir yiğit devrimci, inançlı bir Atatürkçüydü. O’nun katledilmesine devlet ve maalesef toplum seyirci kalmıştır. “Kanı yerde kalmayacak” sözleri unutulmuştur. Fakat, Bahriye ÜÇOK Atatürkçü Düşünce’nin meşalesini taşıyan bir yürekli yurtsever olarak yıllar geçse de unutulmayacaktır. Doç.Dr. Bahriye ÜÇOK ve tüm Cumhuriyet şehitleri mücadelemizde yaşamaktadır. Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’le birlikte yolumuzu aydınlatmaktalar.”
Muhabir: Politika Gazetesi