24. ve 26. Dönem Balıkesir Milletvekili Av. Namık Havutça, CHP kurultayındaki birlik ve uzlaşı mesajını değerlendirdi. Özel’in oy birliğiyle seçilmesi ve Parti Meclisi ile MYK’nın geniş mutabakatla oluşmasını “güçlü toparlanma” olarak nitelendiren Havutça, partinin topluma umut olma görevine dikkat çekti.
Kurultayda Birlik ve Uzlaşı Mesajı
Cumhuriyet Halk Partisi, kurultayda ortaya konan yüksek uzlaşı ve birlik tablosuyla yeni bir dönemin kapısını araladı. Özgür Özel’in oy birliğiyle Genel Başkan seçilmesi ve Parti Meclisi ile MYK’nın geniş mutabakatla oluşması, partide uzun süredir beklenen güçlü toparlanmanın işareti olarak değerlendiriliyor. Av. Namık Havutça, sonuçların hem partiye hem de ülkeye hayırlı olmasını diledi.
“Şimdi İktidar Zamanı” Kararlılığı
Özel’in “Şimdi İktidar Zamanı” çağrısı, sadece bir slogan değil, CHP’nin gelecekteki yürüyüşünün kararlılık manifestosu olarak öne çıkıyor. Havutça, Genel Başkan’ın “Namus sözümdür; iktidar yapamazsam görevden affımı isterim” sözlerini siyasette ender rastlanan bir özgüven ve sorumluluk bilinci olarak değerlendirdi.
24 Yıllık AKP İktidarının Getirdiği Zorluklar
Havutça, AKP’nin 24 yıllık iktidarının Türkiye’yi ekonomik, siyasal ve toplumsal açıdan taşınamaz bir noktaya getirdiğini belirtti. Derin yoksulluk, yapısal işsizlik, kurumsallaşan yolsuzluklar ve hukuk devletinin tahrip edilmesinin ülkeyi belirsizlikle sürüklediğini vurguladı. Ayrıca PKK ve terör süreci etrafındaki tartışmaların üniter devlet yapısı ve anayasa tuzakları üzerinden toplumsal riskler yarattığına dikkat çekti.
CHP’nin Misyonu: Özgürlükçü ve Eşitlikçi Sosyal Demokrasi
Havutça’ya göre CHP’nin yürüyüşü sadece liderlik meselesi değil; tecrübe, kurumsal hafıza ve parti içi demokrasiyi birlikte işletme sorumluluğunu da içeriyor. Parti, barış, kardeşlik, eşitlik ve insan haklarını temel alan özgürlükçü bir demokrasi anlayışını savunuyor.
Tecrübe ve Parti Hafızası Önemi
CHP, devlet tecrübesi yüksek kadroları ve parlamento geçmişiyle Türkiye’nin en köklü siyasi hareketi konumunda. Havutça, ideal söylemin Türkiye’nin ulusal birliğini ve yurttaş eşitliğini korurken kimlik çeşitliliğini de sahiplenmesi gerektiğini vurguladı. Bu yaklaşımın barışçıl çözüm ve toplumsal desteği sağlayacağını belirtti.
Demokrasi ve Aday Belirlemede Şeffaflık
Cumhurbaşkanlığı seçimi kadar TBMM’de çoğunluğu sağlama hedefinin de önemli olduğunu kaydeden Havutça, parti içi demokrasinin güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Milletvekili adaylarının üyeler tarafından belirlenmesi gerektiğini, bunun CHP’nin değişim iddiasını somut şekilde göstermeye yarayacağını söyledi.
Birlik, Dayanışma ve İktidar Hedefi
Türkiye’nin geleceğinin insan hakları, demokrasi, eşitlik ve liyakate bağlı olduğunu belirten Havutça, CHP’nin iktidara yürüyüşünün birlik, dayanışma ve güvenle mümkün olduğunu vurguladı. “Şimdi iktidar zamanı… Şimdi hep birlikte yürüme zamanı” mesajıyla sözlerini tamamladı.
NAMIK HAVUÇA'NIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ
"Cumhuriyet Halk Partisi, kurultayda ortaya konan yüksek uzlaşı ve birlik tablosuyla yeni bir dönemin kapısını araladı. Özgür Özel’in oy birliğiyle Genel Başkan seçilmesi ve Parti Meclisi ile MYK’nın geniş bir mutabakatla oluşması, partimizde uzun süredir özlemi duyulan güçlü bir toparlanmanın işaretidir. Bu sonuçların partimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Özgür Özel’in “Şimdi İktidar Zamanı” diyerek ortaya koyduğu irade, yalnızca bir slogan değil; CHP’nin gelecek yürüyüşünün kararlılık manifestosudur. Genel Başkan’ın “Namus sözümdür; iktidar yapamazsam görevden affımı isterim” cümlesi ise siyasette ender rastlanan bir özgüven, iddia ve sorumluluk bilincinin ifadesidir. Bu iradeyi amasız fakatsız desteklemek hepimizin ortak görevidir.
24 Yıllık Birikmiş Sorunlar ve Değişimin Kaçınılmazlığı
AKP’nin 24 yıllık iktidarı, Türkiye’yi ekonomik, siyasal ve toplumsal açıdan taşınamaz bir noktaya getirmiştir. Derin yoksulluk, işsizliğin yapısal hâle gelmesi, yolsuzlukların kurumsallaşması ve hukuk devletinin tahrip edilmesi; ülkemizi karanlık bir belirsizliğe sürüklemektedir. Buna ek olarak PKK ve terör süreci etrafında yürütülen tartışmalar, üniter devlet yapımız, Anayasa’nın ilk dört maddesi, Lozan’ın garantileri ve etnik tanımlamaya dayalı federasyon hayallerini içeren anayasa tuzakları artık terör örgütü sözcüleri tarafından açıkça dillendirilmektedir.
Terörün sona ermesi, PKK’nın silah bırakması ve ülkenin barışa kavuşması milletimizin ortak arzusudur; ancak bunun yolu Türkiye’yi PKK karşısında başarısız gösteren zeminlerden geçmez. Bu millet emperyalizmi bu topraklarda dize getirmiştir. Milli egemenliğin sembolü olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, en güçsüz olduğumuz bir dönemde bile vermediği tavizleri bugün de vermez. Böyle bir girişim, Türkiye’ye hem içeride hem dışarıda ağır siyasal ve hukuki bedeller yükler. Bu nedenle CHP’nin topluma umut olma görevi her zamankinden daha önemlidir.
Bizim Duruşumuz: Özgürlükçü, Eşitlikçi, İnsan Haklarına Dayalı Sosyal Demokrasi
Bu yürüyüş sadece bir liderlik meselesi değildir. Tecrübeyi, kurumsal hafızayı, örgüt aklını ve parti içi demokrasiyi birlikte işletme sorumluluğudur. Biz devrimciyiz; solun ve sosyal demokrasinin evrensel değerlerine sahibiz. Barıştan yanayız, kardeşlikten yanayız, eşitlikten yanayız. İnsanı merkeze alan, kimlik ve inanç çeşitliliğini zenginlik sayan özgürlükçü bir demokrasi anlayışını savunuyoruz. İlkemiz, düsturumuz insan haklarına dayalı çoğulcu demokrasidir.
Tecrübe Yol Gösterir
CHP, devlet tecrübesi yüksek, parlamentonun her kademesinde görev yapmış, yılların birikimiyle yetişmiş kadrolarıyla Türkiye’nin en köklü siyasal hareketidir. Ülkenin “mayınlı bir arazide” yürüdüğü böylesi bir dönemde bu tecrübenin önemi daha da belirgindir. Parti programında yer alan “eşit yurttaşlık” dili, anayasal çerçeve içinde elbette kabul edilebilir bir yaklaşımdır; ancak “Türk” kavramı üzerinden bazı çevreler tarafından istismar edilmeye başlanmıştır. Bu, CHP’nin Atatürkçü, seküler, milliyetçi ve ulusalcı tabanında hassasiyet yaratabilecek ciddi bir risk taşımaktadır. “CHP etnik federasyon taleplerine sessiz kalıyor” söylemiyle karşılaşma riski de vardır.
Bu nedenle ideal söylem şu iki cümlede toplanmalıdır:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün yurttaşları, Türk milletinin eşit ve onurlu üyeleridir.”
“Her yurttaşın kimliği, dili, inancı özgürdür; devlet herkes karşısında eşittir.”Bu yaklaşım; ulusal birliği korur, eşitliği güvence altına alır, kimlik çeşitliliğini sahiplenir ve barışçıl çözüm için en geniş toplumsal desteği sağlar. Program hazırlanırken bu dengenin korunması şarttır. Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım.
Bu satırları, 20 yaşında TÖBDER ve davalarından yargılanmış, Devrimci-Yol hareketi de siyaset yapmış ve tutuklanmış, 12 Eylül faşizminin gazabına uğrayan 1402’lik bir yurtsever Atatürk devrimcisi olarak yazıyorum. Kimse bize solculuk dersi vermeye kalkmasın; binlerce masum öğretmeni ve memuru katledenler ve “yetmez ama evet”çiler hiç kalkmasın. Atatürk’ün bize miras bıraktığı “Ne mutlu Türküm diyene” sözü asla ırkçı ve şovenist bir söylem değildir; eşit yurttaşlığı esas alan, herkesi kapsayan bir birlik çağrısıdır. Bir uygarlık tanımıdır.
Barış ve kardeşlik için elbette hukuksal düzenlemeler yapılabilir; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin eşitlik, özgürlük ve demokrasi kriterlerini bütün yurttaşlara sağladığımızda sorun zaten çözülmüş olacaktır—niyet buysa. Ancak 2010 referandumunda “yetmez ama evet” diyerek ülkeyi yargı düzeninde uçuruma sürükleyen ikinci cumhuriyetçi zihniyetin bugün yeniden sahneye çıkıp bize akıl vermesine ihtiyacımız yoktur. Üniter yapıdan bir tuğla çekmenin bedelini en yakın örnek olarak Yugoslavya’da gördük.
Aday Belirlemede Demokrasi Şarttır
Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacağımıza olan inancımız tamdır; fakat bu yeterli değildir. TBMM’de çoğunluğu sağlamak zorundayız. Bu da ancak parti içi demokrasiyi güçlendirerek mümkün olabilir. Siyasi Partiler Kanunu’nun yüzde 5’lik kontenjanı dışında, milletvekili adaylarının seçim çevrelerinde üyelerimiz tarafından belirlenmesi, demokrasi hedefimizin zorunlu bir gereğidir. Üyeye söz, yetki ve karar hakkı veren bu yöntem CHP’nin değişim iddiasını en somut biçimde görünür kılacaktır.
Birlikte Başarabiliriz
Türkiye’nin geleceği, insan haklarına, özgürlüklere, demokrasiye, adalete, eşitliğe ve liyakate yeniden kavuşmasına bağlıdır. Bu büyük görevin taşıyıcısı CHP’dir. Bu görev ancak birlik, dayanışma ve karşılıklı güvenle başarılabilir. Genel Başkan’ın kararlılığı, örgütün dinamizmi ve tecrübeli kadroların birikimi birleştiğinde, CHP’nin iktidara yürüyüşünü durdurabilecek hiçbir güç yoktur.
Şimdi iktidar zamanı… Şimdi hep birlikte yürüme zamanı…"





