1 MAYIS BİRLİK-MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ HALAYLARLA KUTLANDI 1 Mayıs Birlik-Mücadele ve Dayanışma Günü işçi, memur sendikaları, STK’lar, siyasi partiler, odalar, dernekler ve emek örgütlerinin katılımıyla kutlandı. Bahçelievler Mahallesi’nden yürüyüşle başlayan kutlama programı Kuvayi Milliye meydanında gerçekleştirilen mitingle son buldu. 1 Mayıs Birlik-Mücadele ve Dayanışma gününde işçiler, memurlar, emekliler ve çalışanlar günlerini halay çekerek kutladı. 1 Mayıs Birlik-Mücadele ve Dayanışma Günü Tertip Komitesi’nin düzenlediği kutlamalar bu yıl da Kuvayi Milliye Meydanında yapıldı. Yaklaşık 2 kilometrelik yürüyüşün ardından miting alanında toplanan işçi, memur, emekli ve çalışanlar günlerini kutladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan kutlamalarda daha sonra TÜRK-İŞ, KESK, EĞİTİM-İŞ, Balıkesir Barosu ve Akademik Odalar Birliği temsilcilerinin konuşmalarıyla devam etti. Konuşmaların ardından türküler eşliğinde halaylar çekildi.

“BU GİDİŞE DUR DİYECEĞİZ” TÜRK-İŞ’e bağlı Kristal-İş Sendikası Balıkesir Şube Başkanı Tangüder Tatar günün anlam ve önemine ilişkin yaptığı konuşmada emek kesiminin birlik ve beraberliğine dikkat çekti. Tatar şunları söyledi: “Ülke tarihinin ekonomik ve siyasal krizinin yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. Toplumsal sınıflar arasındaki uçurumun derinleştiği, temel hak ve özgürlüklerin kullanılmaz hale getirildiği, kazanımların tırpanlandığı, tek adam rejimi altında faşizmin kurumsallaştırılmaya çalışıldığı uygulamaları yaşıyoruz. İşçi sınıfı ve emekçiler yaklaşan seçimler nedeniyle önemli bir eşikteler; ya bu cenderenin daha da daraltıldığı tek adam rejiminin karanlığına teslim olacağız ya da hep birlikte bu gidişe dur diyeceğiz. Uygulanan ekonomik politikalar emekçileri ekmeğe ve soğana muhtaç hale getirdi. Açlık sınırı 10 bin 400, yoksulluk sınırı 31 bin 240 liraya dayandı. Türk lirası sürekli değer kaybına uğruyor, yüksek enflasyonun ateşi inmiyor. Açıklanan ekonomik büyüme rakamları kimseyi yanıltmasın çünkü yanlı bir büyüye bu. Emekçi sınıflar daha da yoksullaşırken fabrikatörler ve finans tekelleri kâr rekoru kırıyor. Ekonomik veriler işçilerin giderek yoksullaştığını, patronların ise kârlarına kâr kattıklarını söylüyor. Tekeller kârlarını 10’a katlarken 1’ini işçilerle bölüşmekten kaçıyor. Ayrıca yüksek enflasyon karşısında işçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin ücretleri yerinde salmıyor, sürekli değer kaybediyor. 6 Şubat 2023 günü meydana gelen deprem sonucunda 13,5 milyon yurttaşın doğrudan etkilendiği, resmi rakamlara göre 50 binin üzerinde insanımızın öldüğü, insanların günlerce enkaz altında çaresizce kurtarılmayı beklediği günleri yaşadık, yaşıyoruz.

“HERKES DÜŞMAN” Siyasal baskıların muhalif olan, hak arayan tüm kesimlere yöneltildiği bir dönemden geçiyoruz, Yok sayılan, susturulmak ve güvencesiz-geleceksiz bir hayata mahkum edilmek istenen milyonlar olarak söyleyecek sözümüz, büyütecek umudumuz var. Bir ülke düşünün ki iktidardaki bir elit dışında herkes “düşman” herkes “potansiyel suçlu.” Bir ülke düşünün ki iş güvencesi isteyen işçiler “güvenceme dokunma” diyen kamu emekçileri “düşman. Halkın sağlık hakkı için mücadele veren sağlık emekçileri, bilimin ve tekniğin imkanlarını halk yararına kullanan mühendisler “düşman.” Bir ülke düşünün ki emeğine ve yaşamına sahip çıkan kadınlar “düşman” Demokratik üniversite isteyen öğrenciler, savunma hakkına sahip çıkan avukatlar, iktidar talimatı dışında haber yapmaya kalkan gazeteciler “düşman.” Bir ülke düşünün ki, sosyal medyada iktidarı eleştiren genç, “kral çıplak” diyen çocuk “düşman.” Doğanın talanına hayır diyen halk “düşman.” Dili farklı, inancı farklı, kimliği farklı her yurttaş “düşman.” Bir ülke düşünün ki tacize, tecavüze, çocuk istismarına “hayır” diyenler “düşman.” Bir ülke düşünün ki iktidar gibi düşünmeyen, iktidara biat etmeyen tüm emek ve meslek örgütleri “düşman.” Nüfusunun büyük bir çoğunluğu “düşman” veya “potansiyel düşman” ilan edilen, adalet sarayları büyürken hukukun ayaklar altına alındığı. Ekmeğimiz küçülürken hapishanelerin büyüdüğü bir ülkede demokrasi için alanlardayız.

“KADINLAR EVE KAPATILMAK İSTENİYOR” Ülke tarihinin emeğe dönük en ağır saldırılarını yaşıyoruz. İşçi cinayetleri artık katliam boyutuna varmış durumdadır. Her yıl yüzlerce işçi, iş cinayetlerinde katlediliyor. Katliamlara “kader” deyip geçen siyasi sorumlular ve bürokratlar hesap vermiyor. Hak arayan işçilerin grevleri yasaklanıyor. Evi yıkılmış, ocağı sönmüş milyonlarca mülteci, ucuz iş gücü olarak sermayenin hizmetine sunuluyor. Evden çalışma, tele çalışma ve esnek çalışma gibi adlar altında kadın emeği daha da değersiz hale getiriliyor. Kadınlar toplumsal yaşamdan uzaklaştırılıyor, eve hapis edilerek çalıştırılmak istenmiyor. “Türkiye büyüyor” “ekonomi gelişiyor” “Karadeniz’de gaz rezervi bulduk” “yerli araba yaptık” masallarının büyüsü, açlık-yoksulluk sınırının altında ücretlerle, güvencesiz, sendikasız, ölesiye çalıştırılan emekçilerin gerçeğiyle bozuluyor. Emeğe böyle hayat dayatılırken, biz hayatı üretenler, işçiler, emekçiler, mimaralar, mühendisler, hekimler, kadınlar, gençler, yoksullar insanca yaşama ve insanca çalışma koşulları için Türkiye’nin 81 ilinde yüzlerce meydanda, iş yerinde emekçiler alanlarda.

“HAKLI TALEPLERİMİZ İÇİN ALANLARDAYIZ” Haklı taleplerimiz ve baskısız, sömürüsüz bir düzen için sizleri mücadeleye çağırıyoruz. Herkese ücretsiz, nitelikli barınma hakkı istiyoruz. Özerk ve demokratik üniversite istiyoruz. KYK borçlarının tümü silinsin, ihtiyacı olan her öğrenciye burs verilsin. İnsanca yaşayacak ücret ve çalışma koşulları sağlansın. Çocuk işçiliğinin yasal dayanağı olan MESEM’ler kapatılsın. İfade özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılsın. 6284 ve İstanbul Sözleşmesi uygulansın, uygulamaları garanti altına alınsın. Yaşanabilir bir gelecek için rant ve talan düzeni son bulsun. Deprem bölgeleri başta olmak üzere her kentte sosyal konutlar inşa edilmeli, ihtiyaç sahiplerine dağıtılmalıdır. Özel sektörde çalışan işçilere promosyon hakkı verilmelidir. Çalışma süresi günde 7 saat, haftada 5 gün olmalı ve tüm işçilere, emekçilere haftada 2 gün tatil hakkı tanınmalıdır. Elektrik, doğalgaz. Su gibi temel tüketim maddeleri ve konut kiralarındaki zamlar durdurulmalı ve yapılan zamlar geri alınmalıdır. Sağlık temel bir insan hakkıdır. Herkese nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmeti sunulmalıdır.”

HALAYLARLA KUTLANDI Kristal-İş Sendikası Balıkesir Şube Başkanı Tangüder Tatar’ın konuşmasının ardından EĞİTİM-İŞ adına şube başkanı Serap Müjdeci Gökgün, KESK adına İl Temsilcisi Ekber Gün, Akademik Odalar Birliği adına Tabip Odası Başkanı Dr. Necdet Uçan ve Balıkesir Barosu adına İbrahim Aygün de konuşma yaptılar. Yapılan konuşmaların ardından kutlamalara katılanlar müzik eşliğinde halaylar çekti.

Muhabir: Politika Gazetesi