HAVRAN Demirtepe Altın Madeni için 2017’den bu tarafa ÇED süreci devam ediyordu. Geçtiğimiz Nisan ayında yapılan toplantıda Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Bahar Madencilik şirketinin Demirtepe Altın Madeni projesine onay vermemiş, ÇED sürecini durdurmuştu. Aradan 3 ay geçti; aynı bakanlık bu kez Demirtepe için ÇED onayı verdi. KAZDAĞI Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Havran Demirtepe Altın Madeni’nin Şapdağ ekosistemine, su kaynaklarına ve Havran Barajı’na zarar vereceği gerekçesiyle projeye itiraz etmiş, aynı şirketin Fatsa’da yarattığı doğa tahribatını örnek göstermişti. İtiraz gerekçelerinin rapor olarak sunulmasının ardından Bakanlık yetkilileri ÇED sürecini durdurdu. Geçtiğimiz günlerde yapılan 3. İnceleme değerlendirme toplantısında ise Bahar Madencilik Havran projesi için ÇED onayı aldı.

Konuyla ilgili açıklama yapan Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan, Bahar Madencilik’in altın madeni projesine karşı çıkmalarının gerekçelerinin Bakanlık yetkililerine sunulduğunu belirtti. Doğan şu bilgileri verdi:

“2017 yılından bu yana mücadele ettiğimiz Bahar Madencilik A.Ş.’ye ait Demirtepe Altın Madeni Projesi’de 3. İnceleme Değerlendirme Toplantı sonrasında ÇED Nihai oldu. Birkaç gün sonra askıya çıkacak ve 10 gün daha itiraz hakkımız olacak! Bu kez toplantıya 6 kişilik bir ekiple katıldık ve yine projeye olan itirazlarımızı dile getirdik. Danışmanlarımız Önder Algedik ve Salih Usta’nın yer aldığı ekibimize bu kez İyi Parti Edremit İlçe Başkan Yardımcısı Hakan Yılmaz da katıldı. Muhalefet milletvekilleri Meclis’in tatilde olması gerekçesi ile bu kez aramızda olamadı. 

İDK Üyeleri Olmadan Toplanıldı Otuz’a yakın farklı kurumdan üyesi olan İnceleme Değerlendirme Toplantısı’nda ne yazık ki Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü Şube Müdürü ve bir diğer yetkili dışında yalnızca Derneğimizin heyeti, Bahar Madencilik ile MİTTO Danışmanlık ekibi vardı. ÇED yönetmeliğine göre artık kurumlar görüşlerini yazılı olarak bildirebildiklerinden İDK toplantıları “toplantı” olmaktan çıktı. Bir formalite haline dönüştü. Uzun süredir aynı görüntü ile karşılaşıyoruz. Biz de olmasak şirket, ÇED Firması ve Bakanlık başbaşa “İnceleme Değerlendirme” yapacaklar.  Zaten bizler komisyonun üyesi olmadığımızdan toplantının tümüne katılamıyor, görüşlerimiz alındıktan sonra dışarı çıkarılıyor ve komisyonun diğer üyelerinin görüş ve önerilerini dinleyemiyoruz. Bu görüşleri de ayrıca edinemiyoruz. 

Fatsa Felaketinin Sahibi Demirtepe’nin de Sahibi Mitto Danışmanlığın proje ile ilgili yaptığı sunumun ardından önce Dernek Başkanımız Süheyla Doğan özel olarak projeye ve genel olarak da ÇED izin ve denetleme süreçlerine ilişkin itiraz ve sıkıntılarımızı aktardı. Doğan, Sayıştay’ın 2020’de yayınladığı madencilik faaliyetlerinin denetlenmesi hakkındaki raporundan bahisle madencilik projelerinde yeterli ve gerekli denetleme olmadığından dolayı yaşanan Şebinkarahisar, Ayvalık, Erzincan İliç maden facialarını aktararak “Denetlemenin ve izlemenin olmadığı yerde yeni madenler için ÇED izni vermek yeni facialara davetiye çıkarmaktır.” dedi ve tüm madencilik izin ve ÇED süreçlerinin durdurulmasını istedi. Doğan ayrıca Fatsa Altın Madeninin civarında Prof. Dr. Mehmet Aydın tarafından yüzey sularında yapılan tahliller sonucu bölgede ciddi miktarda ağır metal kirliliği tespit edildiğini ve bu konudaki raporu daha önceki İDK’da Bakanlığa sunduklarını belirterek Fatsa’daki şirketin de bu projenin sahibi olan Bahar Madencilik olduğuna dikkatleri çekti. Başka bir bölgeyi kirleten ve hiçbir önlem almayan şirkete başka bir bölgede ÇED İzni verilmemesi gerektiğini söyledi.   Bölge halkından olan Hakan Yılmaz ise, yaşadığı bölgenin tarımsal ürünlerinin Havran’dan geldiğini anlatarak Demirtepe Altın Madeni Projesinin bölgenin tarımı üzerinde olumsuz etkisi olacağını, Projenin Havran Barajını besleyen Gelinderesi’ne zarar vereceğini ve barajla sulanan tüm tarım alanlarının tehlikede olduğunu söyledi ve “Biz bölge halkı olarak bu projeyi istemiyoruz.” dedi. 

Orman Mühendisi Salih Usta, yaptığı konuşmada hepimize çok güzel bir ormancılık dersi verdi: “Ormanlar yalnızca ağaç değildir, çalısı, otları, tabandaki bitkileri, toprak üstü ve altında yaşayan canlıları, mikroorganizmaları ile bir ekosistemdir. Madenler için orman ekosistemleri yok edilemez.” dedi. Proje alanının yüzde 90’dan fazlasının orman olması nedeniyle de proje nedeniyle büyük bir orman ekosisteminin yok edileceğini ve bunun kabul edilemeyeceğini belirtti. 

Fatsa’da Bakanlık Değil Yurttaş Tespit Etti! İklim ve enerji uzmanı Önder Algedik, ÇED firma yetkilisinin basit bir yol inşaatı ile ortaya çıkan kurşun kirliliği örneğini anımsatarak bölgeden meyve-sebze almadığını hatırlatarak altın madeninin çevresel etkisinin bu kadar önemsizleştirmesinin büyük bir tehlike olduğunu, çevresel etki değerlendirme raporlarının sonrasında izlenmediğin, tam olarak denetlenmediği ve göstermelik yaptırımlara tabi olduğunu, bu eksikliklere ek olarak bu çalışmaların kamuoyuna açık olmadığını, şeffaf olmadığını ekledi. Fatsa’da yüzey sularında kirlenmeye kamunun değil yurttaşın tespit etmesinin denetlemenin olmadığının en açık göstergesi olduğunu, denetimsizliğin sadece Fatsa örneği değil, Sayıştay raporu, ile de tespit edildiğini, en son yaşanan İliç felaketinde de görüldüğünü belirterek iklim krizinin ötesinde bir ekolojik yıkıma yerimiz olmadığını belirterek denetimsiz, takip edilmeyen ve toplumdan gizlenen bu projelere izin verilmemesini talep etti.  Ekibimizden Aykut Alyanak ve Figen Can da ülkemizdeki madencilik politikalarında kamu yararının gözetilmediği, sermayenin çıkarlarının çevre ve halk sağlığından daha önde tutulduğu, bu projede de Bölgenin çevresel açıdan projeden olumsuz bir şekilde etkileneceği ve ayrıca bölge halkının da projeyi istemediği vurgusunu yaptılar. 

ÇED Firması: Yol İnşaatı Kurşun Kirliğine Yol Açtı! Mitto koordinatörü sunuşunda bölgeye yakın bir yol inşaatı nedeniyle asit maden drenajı olduğunu ve kurşun kirliliği ortaya çıktığını ve bu yüzden o bölgeden köylülerin ürettiği sebze ve meyveleri almadığını ifade etmesi üstüne kendilerine siyanürlü altın üretimi sonrası bölgeden tarım ürünlerini insanların almasını nasıl bekledikleri soruldu.  Tabi ki tatminkar yanıt alınamadı. 

Bakanlık ve Şirket Başbaşa Toplantı bizler dışarı alındıktan sonra şirket ve bakanlık yetkilileri arasında devam etti. Toplantı sonrası yetkililerden aldığımız bilgiye göre tam 5 yıldır ÇED sürecini adım adım izlediğimiz, halkın katılımı ve İDK süreçlerinin tümüne katıldığımız Demirtepe Altın Madeni Kapasite Artışı ve Zenginleştirme Projesi’nde ÇED Nihai edildi, yakında askıya çıkacak, EÇED duyuru sisteminden ilan edilecek ve 10 günlük itiraz süresi verilecek.  Ekibimiz hem bu toplantı hem de genel olarak ÇED süreçlerinde yaşadığımız süreçlerle ilgili olarak İDK sonrası bir tutanak düzenleyerek, hem tutanağı, hem de proje ile ilgili Derneğimizin itirazlarını yazılı olarak Bakanlık evrakına teslim etti.  Süreç bizim için bitmedi. Askı sürecinde de itirazlarımızı sürdüreceğiz. “ÇED Olumlu” kararı  verildiğinde de hukuki mücadelemizi başlatacağız. Fatsa’yı mahveden Bahar Madencilik A.Ş.’ni Kazdağlarına, Havran’a sokmayacağız!

Muhabir: Politika Gazetesi