KUBİLAY S. ÖZTÜRK
Edremit’in doğa olayları veya insan eliyle meydana gelen afetlerle, sıkıntılarla sınavı hiç bitmez. Sağanak yağışla gelen dertlerimiz henüz bitmişti ki, bu sefer de Altınoluk’taki çöplük yangınıyla, katı atıklar sorunu tekrar gündeme girdi.!
Yaz gelir, denizin kirliliği, köpüklenip kararması, yetersiz ve eksik arıtmalar nedeniyle kokusu dert olur. Kış gelir sağanak, su baskını, kullanılamaz hale gelen sokaklar, bodrum katlar, hemzemin geçitler, sele kapılan köprüler dert olur. Kuraklık ve aşırı sıcak nedeniyle her sene orman ve ekili alan yangınları dert olur. Hızla artan yapılaşma nedeniyle, altyapı hatları her an başımıza dert olur. Nüfus aşırı yığılınca, her yaz ulaşım dert olur. Çöplükler tutuşur yanar, evleri, insanları ve zeytinlikleri tehdit eder dert olur. Edremit bu güzelim coğrafyanın içinde, insan eliyle “bozulmuş” bir halde ve acil pek çok çözümü bekleyerek yaşar ne yazık ki.
***
Bunlar ifade edilince kızanlar, “ilçemizi kötülemeyin” diyenler de olur. Oysa kötüleme yerine, “gerçekleri söyleme” daha doğru bir tanım. Teşhis doğru değilse, tedavi de olmaz. Gerçeği göremeyenlerin dünyası hayaldir sadece. Doğru teşhislere ısrarla karşı çıkanlar ise, ya bu coğrafyaya kıyacak kadar insafsız olanlar, ya da bu durumdan çıkar sağlayanlardır. Çünkü bunlar dışında kalan herkes, geçen zamanın doğru söyleyenleri haklı çıkardığını zaten görüyorlar. Yeter ki vicdan ve yurttaşlık bilinci olsun insanda.
Aslında olumsuzlukları bugün frenleyip rotanın düzelmesini sağlayamazsak, yarın çok daha büyük bedeller ödeneceği de ortada. Dün, bize bunu anlatıyor. Yarının da böyle olmaması için, çevre değerlerine boş verip her konuya kısa vadeli ve kişisel kazanç odaklı bakanlar kim olurlarsa olsunlar, uyarılmaları gerekiyor. Yönetenler de bu kapsama giriyor. Kişisel kazanç deyince, aklınıza hemen akçeli işler de gelmesin, “bu benim eserim” diyebilmek adına halkın parasını savuranlar da bir çeşit siyasi kazanç peşinde değiller mi? Sonucu baştan belirlemek için, tek kılavuz ise bilim olmak zorunda. Oysa bizde böyle yapılmıyor işler. Her yönetim döneminden geriye kalan ve çürümekte olan o kadar çok “eser” var ki yaşam alanımızda.
***
Bugün Edremit’in daha temiz ve daha huzurlu bir şehir olabilmesi için, halledilmesi gereken işler var. Vatandaşlar yöneticileri seçerken bu durumun farkında olduklarını varsayıyor. Fakat her seferinde yanıldığını görüyor. Zira onlar kısa veya uzun vadeli bir programla gelmiyorlar. Ortada titizlikle belirlenmiş bir kadro ve vizyon da yok. Adeta “koltuğa oturduktan sonra düşünürüz” diye yola çıkılıyor. Aslında partisi de yok bu yaklaşımın, sadece ortak zihniyet bu. İmar değişikliği ve beton oluyor ilkeleri.
Zira çok uzun yıllardan beri Türkiye'de siyasetin finansmanı önemli ölçüde belediyeler üzerinden yapılıyor. Hemen her belediye, kendi alanındaki en büyük işveren durumunda, halkın merkezi yönetim eliyle ulaşamadığı bazı hizmetleri de üstlenmişler mecburen. Tabii bir de “kentsel rant” faktörü var. İşte tüm bunlar birleşince, yerel yönetime aday olanlar da bir hayli artıyor.
***
Peki atanan yöneticilerle ilgili durum nasıl? Onlar, bir önceki yöneticinin aktardığı dosyalar ile bilgilenip, konularını devralıyorlar. Her şeyi yeniden keşfetmek zorunda kalmıyorlar. Zamanla o kenti daha yakından tanıdıkça, merkezi yönetimde hangi kapıyı çalmaları gerektiğini de gayet iyi biliyorlar. Ancak günümüzün bir başka gerçeğini de ifade etmek gerekiyor. Atanan yönetici kendisini göstermek istese bile, artık merkezi yönetimin çeşitli kademeleri, talimatla mülki idareyi daha çok uyarıyor, hatta yönlendiriyorlar. Ankara’dan görünen ile yereldeki durum arasında çelişki olursa da, genellikle merkezin istediği yapılıyor. Reel durum böyle.
***
Bu nedenle, yerelin sesini duyurması, zorunluluk taşıyan işlerde Ankara’nın ilgisini çekmesi, ancak belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve basın vasıtasıyla mümkün olabiliyor. Basın ve medyanın eski etkisi olmadığı söylenebilir. Zira o alanda neredeyse her yönde tek seslilik var artık ve politik kutuplaşma çok etkili oluyor. Merkezi ve yerel yönetimler de, çok uzun süredir kendileri hakkında “eleştirel gazetecilik” yapanları hiç sevmiyor ve baskılamayı da hak görüyorlar.
Oysa gazeteciler suyun üzerine yazan kişiler değiller. Siyaset erbabı veya çeşitli kurumlar zaman zaman umursamasa bile, kamuoyu onlardan bilgilenip etkileniyor sonuçta. İyi ki varlar ve baskı adetleri kaç olursa olsun, sosyal medyada da yer alan bir haber üreticisi çok büyük bir alanı etkileyebiliyor. Önyargı üretmeyen, kamuoyunu doğru bilgiyle buluşturan, gerçeği eğip bükmeyen, gerektiğinde hem nalına hem de mıhına vurabilen, yapılan güzel işleri alkışlayıp yanlış işleri eleştiren basın, bugün epeyce azaldı ama hala çok etkililer. Haber bülteni yayınlayan ve yanlı çalışan basının ise dikkate bile alındığı söylenemez.
***
Tekrar Edremit’e dönelim. Burada yaşayanların temel önceliği Körfez’in temizliği, arıtmaların modern ve yeterli olması ve derelerin de temiz akmasının sağlanmasıdır. Fakat ilçemizin bir başka büyük derdi de katı atıklar, yani “çöp” konusudur. Aslında bu alanda Büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasında yasal düzenlemeyle bir işbölümü yapılmış durumda. İlçeler konteynere atılan çöpü, toplama noktalarında biriktiriyor, sonra da TIR’lara yükleyip il merkezindeki Balıkesir Katı Atık Yönetim Tesisi’ne naklediyorlar. Balıkesir B. Belediyesi 2014 yılında % 86’sını Avrupa Birliği’nden hibe olarak alıp da inşa etmişti bu tesisi. Sonra da 2021’de çöpten elektrik enerjisi üretimi yapmak için de Balıkesir Çöp Gaz Elektrik Üretim Tesisi yapıldı. Şu anda ilimizin tamamındaki çöpler, bir milyon m2’den daha büyük bir arazisi olan bu tesise taşınıyor. İşletmesini yapan özel şirket de ayrıştırma, geri dönüşüm ve enerji imali işlerini hallediyor. Çöpü toplama ve ulaştırma işi devasa bir çaba ve masraf gerektiriyor elbette. TIR’lar özellikle yaz sezonu boyunca günde 6-7 defa karşılıklı gidip geliyor. İlçe belediyeleri ve Büyükşehir işin bu kısmından sorumlu. Bundan sonrasında şirket devreye giriyor ve enerjiden para kazanıyor.
***
Yıllardır devam eden bu çöp sistemine bizde “Sıfır Atık” deniliyor ama çağa uygun ideal bir yöntem değil bu ne yazık ki. Çöpten elektrik üretmek iyi de, asıl olan çöpü kaynağında ayrıştırmak ve dönüştürmek olmalı elbette. Böylesi bizim için de, gezegenimiz için de çok daha hayırlı üstelik. Geri dönüşüm arttıkça, tüm finansal ve toplumsal maliyetler de azalıyor. Fakat biz henüz bunu yapamıyoruz, hatta bunun ön hazırlığını bile tamamlayamadık. Oysa 10 sene önce bu hazırlıklar başlamıştı ama yönetim tarzında devamlılık olmayınca, dur-kalk şeklinde işler ilerlemedi.
Geri dönüşüm malzemesinin yerinde değerlendirilmesi, sadece biyolojik atıkların taşınıp enerjiye dönüştürülmesi veya gübre yapılmasıyla, maliyetler büyük ölçüde azalacaktır. Özetle katı atıkları geri dönüşüme sokmak için konteynere atmak bile çok önemlidir ama mevcut sistemin de hızla revize edilmesi gerekiyor. Çok emek ve çaba gerektiren bu konuda, halen büyük eksikliklerimiz var.
***
Bu çerçevede Edremit Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü şimdi 224 kişilik kadrosuyla görevini yapmaya çalışıyor. Bu sayı 2023 sonunda 237 kişiydi. Hizmet verilen nüfusun artmasına rağmen, kadro azalmış durumda. Yaz aylarında günlük 153 ton, kış aylarında ise 80 ton çöp topladıkları ifade ediliyor. Fakat şimdi yaz nerede başlıyor, kış nerede kalıyor biraz tartışmalı bir konu oldu. Bu rakamları yıllık olarak 60-65 bin ton olarak ifade etmek lazım. Zira 12 adet de açık pazar kuruluyor ilçede.
Ayrıca başka katı atıklar da var. İnşaat atık ve molozları, eski ev eşyası ve mobilyalar, park ve bahçe budamaları Balıkesir’e gönderilen çöpler arasına giremiyor haliyle. Bunlara yerinde çözüm bulunması gerekiyor. Çünkü bunlar nedeniyle, yıllardır ilçenin muhtelif yerlerinde “kaçak çöplükler” ortaya çıkıyor.
Edremit’te 11 adet kaçak çöp biriktirme alanı var ne yazık ki. Temizlik İşleri buraları arada bir temizliyor ama tekrar çöple doldurulması engellenmiyor. Bunun nedeni, kirleten vatandaşlara karşı önleyici yaptırım uygulamadaki eksiklikler olduğu kadar, doğrudan belediyenin de bu alanlara katı atık bırakmayı sürdürmesi aslında.
Çünkü Edremit Belediyesi, park ve bahçe atıklarını belirli bir yerde biriktirip, makineden geçirip yonga haline getirerek gübre yapamıyor. Molozları benzer şekilde tümüyle öğütüp dolgu malzemesi haline getiremiyor. Atık mobilya ve eski eşyaları bir çağrı sistemiyle toplayıp, değerlendirmeye alamıyor. Bunların sebebi sistem eksikliği elbette. Geçtiğimiz Kasım ayında Büyükşehir’den en yetkili yöneticilerin gelip de bu hususları izah etmesiyle biraz ümitlenmişti vatandaşlar ama Edremit Belediyesi bu sistemi ı uygulamaya koyma becerisini gösteremedi yine.
Bir kaçak çöplük boşaltılsa bile, iki hafta sonra eski durumuna geliyor. Nasıl olsa belediye taşır atıkları diye düşünülüyor muhtemelen. Niye kendisini sıksın ki vatandaş? Fakat sonra “her yer çöplük oldu” diye de şikayet ediliyor. Hatta şimdi Altınoluk Sanayi’de olduğu gibi yangınlar çıkıyor. Bundan önce ATK Stadı yanındaki kaçak çöplük de defalarca yanmış ve yüksek gerilim hatlarını tehdit etmişti ama orasının boşaltılması ve temizlenmesi bile yarıda bırakıldı. Bu nedenlerle sık sık Çevre İl Müdürlüğü’ne ceza ödenmek zorunda da kalınıyor. Bunlara katlanmak yerine, o paralarla yeni araç ve makineler alınması, hatta personele fazla mesai ödeyerek başlanılan işlerin bitirilmesi de mümkün aslında.
***
Hal böyle olunca, seçilmiş yöneticilere “sizin yapabileceğiniz bu kadarcık mı gerçekten?” diye sormak lüzumu hissediliyor açıkçası. Bu kadarsa, vakti gelince ülke yönetimini de teslim etmeleri konusunda seçmenleri ikna etmekte Edremit’tekiler sınıfta kalacaktır. En azından “çöplük sınavını veremediniz” diyecektir seçmen. Tabii başka sınavlar da var. Çözüm üretin beyler, hem de gerçekçi çözümler üretin.
Çözüm üretemeyen çürür gider. Bir sisteminiz ve bir de takip mekanizmanız olsun. Buna harfiyen uyun, babanızı bile affetmeyin gerektiğinde. Çekinmeyin sakın, halkı da yardıma çağırın. “Ben yetişemiyorum günlük işlere, üstelik bir de eski birikmiş olanlar var” deyin, ikna edin, kampanyalar yapın. Güzel işlere katkı verir halk. Yoksa işiniz çok zor. Edremit sakinleri için de bu şekilde yaşamaya katlanmak çok zor. Zira artık ilerleme görmek istiyorlar.





