5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla bir açıklama yapan Edremit Çevre Derneği Başkanı Kubilay Saygın Öztürk, Edremit Körfezi’nin yıllardır boğuştuğu ve her geçen gün yenileri eklenen çevre sorunlarına dikkat çekti. Öztürk, deniz ve derelerin kirletilmesinden altyapı  yoksunluğuna, ileri biyolojik arıtma tesisi zorunluluğundan bölgede yaşanan orman yangınlarına kadar pek çok sorunu gündeme getirdi. Öztürk ayrıca uzun süredir tartışma konusu olan ve gündemde yer alan Dalyan Sulak Alanı’yla ilgili gelişmelere de yer verdiği açıklamasında, Dalyan’ın kamu yararına Doğal Yaşam Parkı’na dönüştürülmesi gerektiğini vurguladı. Edremit Çevre Derneği Başkanı Kubilay Saygın Öztürk’ün açıklaması şöyle:

DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI Değerli basın mensupları, değerli Edremitliler, Gezegenimizin pek çok ülkesinde bu yıl yine 5 Haziran’da “Dünya Çevre Günü” etkinlikleri yapılıyor. Birleşmiş Milletler’in 1972 yılında aldığı bir kararla, hepimizin yegane ortak evi olan Dünya’mızı koruma gereğini vurgulamak amacıyla bu özel gün belirlenmişti. Kamuoyunun dikkatini çekmek, halkın katılımını geliştirmek ve politikacıları uyarmak üzere, bu sene 51. kez yapılan 5 Haziran çevre etkinlikleri 143 ülkeye yayılmış durumda. Elbette çevre için yapılanlar bununla sınırlı değil. Pek çok başka ortak toplantılar ve uluslararası buluşmalar da yapılıyor, küresel planlar bile oluşturuluyor.

YILDA BİR GÜN ÇEVRE NUTKU… Fakat yılda bir gün etkinlik yapıp, nutuk atıp, sonra 364 gün çevre konusunu unutarak da hiçbir yere varılamıyor doğrusu. Aksine gezegenimiz çevre açısından çok kritik bir noktaya gelmiş bulunuyor. Kömür başta olmak üzere karbon salımı o kadar çok arttı ki, atmosferi kaplayarak Dünya’da sera etkisi yaratıyor. Bu nedenle de küresel ısınma artıyor. Isınma sonucunda ise artık ciddi bir iklim değişikliği süreci yaşanmaya başlandı. Gezegenin her tarafında, bugüne kadar görülmeyen boyutta iklim felaketleri meydana geliyor. Üstelik hal böyleyken, hızla çoğalan insan türünün diğer doğal yaşam türlerinin alanlarına yaptıkları baskı nedeniyle küresel virüs tehditleri de yaşanıyor. Ancak tüm buna çare bulmak yerine, vekalet savaşlarıyla kimi ülkeler, bu gezegenin geleceğine hakim olmak adına birbirleriyle çekişmeye devam ediyorlar. Halbuki doğadaki muazzam dengenin bozulmasının etkileri her alanda hesap edilemeyecek kadar büyük. Biyolojik çeşitlilik hızla yok ediliyor, su ve enerji sorunları artıyor, gıdaya ulaşım zorlaşıyor. Sonuçta gezegendeki tüm canlıları tehdit edecek boyutta bir iklim değişikliği sorunu yaşanıyor ama ortak akılla çözüm bulma yoluna da girilemiyor.

5 HAZİRAN ÜLKELER VE ŞİRKETLERİN GÜNAH ÇIKARMA GÜNÜ! Birleşmiş Milletler, bu yılki Dünya Çevre Günü temasını “Plastik Kirliliğine Çözüm” olarak belirlemiş. Bu doğru, gerçekten de gezegenimiz neredeyse plastik atıklar tarafından istila edilmiş duruda. Her yıl, yarısı yalnızca bir kere kullanılmak üzere tasarlanmış 400 milyon tondan fazla plastik üretiliyor. Bunun % 10'dan azı geri dönüştürülüyor. % 23 kadarı göller, nehirler ve denizlere doluyor. Gerisi ya çöplükleri dolduruyor ve yakılarak zehirli dumana dönüşüp atmosferi kirletiyor, ya da doğaya saçılıyor. Mikroplastikler ise yediğimiz yiyeceğe, içtiğimiz suya ve hatta soluduğumuz havaya bile karışıyor. Artık anne karnındaki bebekte, hatta damarlarımızın içinde bile mikroplastik tespit ediyor bili insanları. Ancak sadece plastikle de bitmiyor iş. 5 Haziran ülkelerin veya şirketlerin “günah çıkartma günü” haline getirilmemeli. Sorunlar büyük ve bu yıl da hedef belirlemekle kalınır ama gerekli mücadeleler yapılmazsa ne olacağını artık tüm ülkelerin ciddiyetle düşünmek zorunda. İnsan türü, kendisi,  gezegenin tamamı ve diğer türler için, çok kritik bazı kararları vermekte ve önlemleri uygulamakta geç kalmış durumda. Küresel ısınma geri dönülemez bir noktaya doğru hızla ilerliyor. Buna kesin önlemler alınmazsa, giderek nefes almak, su içmek ve gıda temini çok daha zor hale gelecek.

EDREMİT KÖRFEZİ’NİN O KADAR ÇOK ÇEVRE SORUNU VAR Kİ… Durum gerçekten ciddi. Hal böyle olunca, bizler de Çevre Günü’nde “kutlama” yapmak yerine bir kez daha çığlık atmak ve duruma dikkat çekmek zorunda kalıyoruz.  Bu 5 Haziran’da da yine sorunlarımızı hatırlatmak, bunlara ilgi çekmek ve gereken yasal düzenlemeler ile altyapı yatırımlarını talep etmek durumundayız. Gezegenimiz için, ülkemiz için, şehrimiz ve yaşam alanımız için yapmak zorundayız bunları. Edremit’te de çok önemli sorunlarımız var. Bizdeki durum da hiç iç açıcı değil ne yazık ki. - Körfezdeki imar faaliyeti, zeytinlerin kesilip yerine betonların yükseldiği bir yarış halinde sürüyor. Bugün zeytinlik diye gördüğümüz pek çok alan bile, aslında imarlı arsa. Tarım alanları korunmuyor. - Birinci derece deprem bölgesi ve sıvılaşma özeliği bulunan sahil bölgelerimizde, deprem faktörüne yeterli özen gösterilmeden çok katlı binalar dikilmeye devam ediliyor. - Yazın turizm sezonunda, ilçemizin nüfusu 1milyon kişiyi geçiyor. Fakat alt yapı yatırımları, sürekli oturan nüfusa yani 170 bin kişiye göre yapılıyor hala. - Yaşam alanlarımız bir sahil beldesi olmaktan çıkıp metropole dönüştü. Trafik, su, kanalizasyon, arıtma ve halk plajları artık yetmiyor. Yağmursuyu drenajı çok yetersiz, her sağanak yağmurdan sonra itfaiye en az bir hafta su boşaltmayla uğraşıyor pek çok mahallemizde.

İLERİ BİYOLOJİK ARITMA TESİSLERİ İÇİN ZAMAN GEÇİRİLMEMELİ - Denizimiz ise maalesef can çekişiyor. Bunu yıllardır söylüyoruz. Denizi kirleten faktörlerin başında, kapasite ve kabiliyeti yetersiz olan arıtma tesisleri geliyor. Bu nedenle de, Marmara Denizi’ndeki müsilaj felaketini artık Körfez’de de görmekten korkuyoruz. - Bölgemize acilen bir “Körfez Atıksu Yönetimi Stratejik Planı” gerekiyor. Edremit Körfezi “hassas su alanı” özelliği taşıyan bir deniz ve kapalı bir havza olduğu için, İleri Biyolojik Arıtma Tesisleri’nin zaman geçirilmeden inşası gerekiyor. - Kamuya ait tesisler kadar, Körfez’deki sitelere, otellere ait özel arıtma tesislerinin de disiplin altına alınmasını sağlamak şart. - Derelerimizi kirleten tüm faktörler de bertaraf edilmek zorunda. Zira derelere karışan kirlilik sonuçta denize gidiyor. - Kirlenmekte olan denize rağmen, sahillerimiz hızla ticarileşiyor. Plajlarda kiralama sorunu ve para vererek denize girilmek zorunda kalınması, çok önemli bir dert haline gelmiş bulunuyor. - Hal böyleyken, sahillerimizde makyaj niteliğinde düzenlemeler yapılması, kıyı dolgu işlemleriyle uğraşılması, yeni ticari alanlar yaratılması ise, sadece halkın parasının lüzumsuz yere harcanması anlamına geliyor. - İlçemiz ile Havran arasında yer alan terkedilmiş molibden madeni sahasının, ciddi tedbirler alınarak ve hızla doğaya kazandırılması gerekiyor. Bu saha havayı, toprağı ve yeraltı sularını daha fazla kirletmemeli. -Katı atıklarımızı ayrıştırarak toplamayı öğrenmemiz, bunları Balıkesir’e kadar taşıyıp sonra da büyük bölümünü yakarak atmosfere karbon salmaktan vazgeçmemiz gerekiyor.

DALYAN BÖLGESİ DOĞAL YAŞAM PARKI YAPILMALI - Mevcut imar plan ve uygulamalarının, tüm canlılar için yıkım anlamına gelmesinin de önlenmesi şart. İmar planlarının akılcı ve doğa dostu olması için gerekli tüm değişiklikler yapılmalı. -Dağlarımızda ve sahillerimizde hiç dokunulmaması, olduğu gibi korunması gereken alanların varlığı kabul edilerek, gerekli imar düzenlemeleri yapılmalı ve doğa parkları ile milli parkların sayısı artırılmalı. Dalyan’daki kamu arazileri, bu amaçla halkın talebi doğrultusunda ve sadece kamusal ihtiyaçlar için değerlendirilmeli Doğal Yaşam Parkı yapılmalı. İnsanlar ve tüm canlılar, yeşilin içinde yeşile hasret kalmamalı. -Ormanlarımız çok daha özenle korunmalı. Orman yangınlarının tekrar ciğerlerimizi yakmaması için vatandaşlar, kurumlar ve kuruluşlar gereken tüm tedbirleri almalı, yeni felaketlere izin verilmemeli. - Edremit Körfezi elden gitmeden, bu hedefler doğrultusunda belediyeler ile kamu kurum ve kuruluşları koordineli bir çalışma yürütmeye başlamalı. Küresel iklim değişikliği de dikkate alınarak acil eylem planları hazırlanmalı ve rasyonel çalışmalar yapılmalı.

5 HAZİRAN’DA SORUNLARI DEĞİL ÇEVRE KAZANIMLARINI KONUŞALIM ARTIK Dertlerimiz bunlar dostlar. Çare de var elbette. Uzun süredir çözüm önerilerimizi de anlatıyoruz aslında. Hatta sivil toplumun, çözümün bir parçası olmasını istiyoruz. Kamuoyu baskısı da, desteği de, çevre sorunlarının çözümü için en büyük güçtür. Artık kendi yaşam alanımızda çok daha uygun koşullar sağlamak için iş başa düşüyor. Altyapı yatırımlarının daha fazla ihmal edilmesine ise sabrımız kalmadı. Laf değil icraat istiyoruz. Edremitliler için şimdi her gün Çevre Günü olmak zorunda, zira kaybedecek zamanımız kalmadı. Yıllardır çözülmeyen sorunlarla, her sene tekrar boğuşmak yerine, artık bu dertlerden kurtulup 5 Haziran’da çevre kazanımlarını kutlamak istiyoruz. Bize verilmiş en kıymetli ve bulunmaz hediye olan doğamızı, dağımızı, suyumuzu, ovamızı, zeytinimizi, denizimizi tadıyla, keyfiyle, doyasıya yaşamak istiyoruz.” POLİTİKA

Muhabir: Politika Gazetesi