Saray’da Hazırlanan Yasa Eleştirisi: “Katılımcı ve kapsayıcı değil”

CHP Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilerek yasalaşan İklim Kanunu’nun 20’nci maddesi üzerine yaptığı konuşmada iktidara sert eleştirilerde bulundu. Sarı, yasanın “ben yaptım oldu” anlayışıyla hazırlandığını dile getirerek şu ifadeleri kullandı:

“Karbon salınımının azaltılması için uzun yıllardır bizler de bir kanunun hazırlanmasının zorunluluğunu dile getiriyorduk fakat hazırlanan kanun teklifi ne yazık ki katılımcı ve kapsayıcı olmamıştır. ‘Ben yaptım oldu’ mantığıyla Saray’da hazırlanan, sivil toplum örgütlerini, sendikaları, yerel yönetimleri, vatandaşı muhatap almayan bu kanun teklifinin ne yazık ki sağlıklı sonuçlar doğurmayacağını buradan bir defa daha vurgulamak istiyorum.”


“Bu teklif doğayı değil, yandaş sermayeyi koruyor”

CHP’li Sarı, teklifin doğayı korumaktan çok yandaş sermayeyi koruma amacı taşıdığını belirterek iktidarın küçük üreticiyi ve emekçiyi unuttuğunu söyledi:

“Bu teklif doğayı korumuyor, yandaş sermayeyi koruyor. Toprağımıza, ormanımıza, suyumuza ihanet ediyorsunuz. Kapsadığı tek bir kesim var, sermayedar sahibi olan yandaşlarınız. Küçük ölçekli sanayi tesislerine, çiftçilerimize yeşil dönüşüm sürecinde koruyucu tedbirler alınmamış, destekler açıklanmamıştır. Üreticinin sekteye uğramadığı, çalışan emekçinin haklarının korunduğu bir şekilde düzenleme yapılması gerekirken ne yazık ki sizler küçük üreticiyi, çalışanlarımızı, emekçilerimizi, çiftçilerimizi unutmuş durumdasınız. Tek derdiniz var, yandaş sermayenizin haklarını, hukukunu koruyabilmek. Her şeyden önce doğamıza sahip çıkmalıyız.”


“Mirasyedi evlat gibi topraklarımızı satamazsınız”

Doğayı bir emanet olarak gördüklerini ifade eden Serkan Sarı, iktidarı sert dille uyardı:

“Biz doğayı yalnızca üzerinde yaşadığımız bir toprak parçası olarak görmüyoruz. Atalarımızdan miras, geleceğimize emanet olarak görüyoruz. Mirasyedi evlat gibi topraklarımızı, havamızı, suyumuzu satamazsınız. Kuzey Kafkasya efsanelerinde Çerkes kahramanları ormana baltayla değil, saygıyla girerdi. Ağaç kesilmeden önce izin alınır, suya adım atmadan önce selam verilirdi. Çünkü Çerkesler bilirdi doğa bir sessizlik değil, bir dildir. Ormanı yandığında değil, yeşilken korumalıyız. Nehri kuruduğunda değil, akarken sevmeliyiz. Buğdayı biçtiğimizde değil, ektiğimizde şükretmeliyiz. Doğayı korumak sadece gelecek kuşaklara bırakılacak bir miras değil, atalarımıza olan borcumuzdur. Biz bu toprağın sahibi değil, emanetçileriyiz, bunu unutmamalıyız.”


“Sustuğunu sandığınız doğayı dinleyin”

İklim krizinin ciddiyetine vurgu yapan Sarı, milletvekillerine hitaben konuşmasına şöyle devam etti:

“Unutmayın, bir ağaç susabilir ama ölmeden önce her şeyi anlatır. Bir nehir kuruyabilir ama çekilmeden önce hepimizi uyarır. İklim krizi doğanın bize çok ciddi bir uyarısıdır. Bu uyarıya kulak vermek ve bu iklim kanunu teklifini Meclisimizde sağlıklı bir şekilde görüşmek zorundayız. Az sonra kollarını bu kanun teklifini kabul etmek için havaya kaldıracak milletvekillerine sesleniyorum: Bizleri dinlemiyorsanız sustuğunu sandığınız ağaçları dinleyin. Kuruyan, her geçen gün zehirlenen nehirlerimizi, göllerimizi, derelerimizi dinleyin.”


Balıkesir’den örneklerle iktidarı eleştirdi

Balıkesir’in farklı ilçelerinde yaşanan çevre tahribatlarını örnek gösteren Sarı, çevre katliamlarının iklim kanunuyla meşrulaştırıldığını savundu:

“Ben bu isyanı memleketim Balıkesir'de görüyorum, Kepsut'unda, Gönen'in akarsularında, Manyas'ta, Kuş Gölü'nde, Bandırma'da, Edremit'te, Ayvalık'ta, Burhaniye'de kirlenen denizlerimizde; Sındırgı'da, İvrindi'de, Altıeylül'de, Bigadiç'te, Kaz Dağları'nda, Madra Dağı'nda, Ulus Dağı'nda altın, gümüş, bakır gibi birçok maden için ağaçlarımızı katlettiğinizde görüyorum.”


“Bu yasa rant için hazırlandı”

İklim Kanunu'nun esas amacının doğayı korumak değil, rant sağlamak olduğunu belirten Sarı, AKP’nin 23 yıllık iktidar bilançosunu şu sözlerle eleştirdi:

“İklim kanunu’ diye burada kabul etmek için kollarınızı sıvadığınız bu teklifle iklim krizinin tüm çıplaklığıyla insanlığı uyardığı bir çağda siz Türkiye'yi çevre, insan sağlığı ve doğa mücadelesinde arka saflara sürüklüyorsunuz. Çünkü güzel ülkemizi, verimli topraklarımızı, cennet doğamızı, doğal yaşamı 23 yıldır düşmanca politikalarınızla adım adım çöküşe sürüklediniz hem de göz göre göre. 23 yıllık iktidarınızda 3,5 milyon hektar tarım arazisi yok oldu. Toprağına, havasına, suyuna sahip çıkmayan bu kanun teklifini Meclisten geçirmek uğruna kollarınızı havaya kaldıracaksınız el birliğiyle. Ne için? Rant uğruna. Bir zamanlar bereketin simgesi olan topraklarımızı talana, hoyratlığa kurban edeceksiniz. Tarih sizi bu utançla yargılayacak. Toprağına sahip çıkmayan, vatanına sahip çıkamaz. Toprak ana ağlarsa hiçbir evlat huzur bulamaz. 23 yıldır vatan topraklarının anasını ağlattınız.”


“Karbon tacirliği yapmaya geldiniz”

Yasanın doğayı metalaştırdığına dikkat çeken Sarı, emisyon ticaretine yönelik eleştirilerini şöyle dile getirdi:

“Bu teklif doğayı korumuyor. Karbon salımını metalaştıran, alınıp satılabilir bir ticaret nesnesine çeviren bir anlayışla hazırlanmış. Emisyon borsası kurarak doğayı kirletmenin bedelini paraya çevireceksiniz. ‘Paran kadar kirlet’ anlayışıyla vicdanı yok sayıyorsunuz.”


“İklim değil, sermaye krizini çözme planı”

Kanunun temel çevre düzenlemeleriyle bütünleşmediğini vurgulayan Sarı, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:

“Bu yasa teklifinin özünde iklim krizini çözmek yok, sermayenin krizine çare bulmak var. Orman Kanunu, Su Kanunu, Tarım Kanunu gibi temel düzenlemeler bir bütün içinde ele alınmadan doğa korunamaz. İstanbul Havalimanı için 13 milyon, Kaz Dağları’nda 200 bin, Akbelen’de 65 bin ağaç kestiniz. Gözünüz doymadı, hırsınız bitmedi.”

Muhabir: Haber Merkezi