MALUM KİŞİ



Balıkesir CHP’de sosyal medyada dolaşıma giren bir video sonrasında, Altıeylül İlçe Başkanı Hakan Keskin ve yönetim kurulu üyesi Halit Öztürk görevden alındı. İl Başkanı Erden Köybaşı’nın “kesin ihraç” vurgusuyla yaptığı açıklama ise, iddiaların kendisinden çok, kararın hızı ve kesinliğiyle tartışma yarattı. Ortada henüz bir adli soruşturma yok, savunma yok; ama karar çok net. Bu acele, parti içinde “temizlik mi yapılıyor, yoksa fatura mı kesiliyor?” sorusunu beraberinde getirdi.


***

Sosyal medyada paylaşılan, adı geçen ama somut bir para alışverişini göstermeyen bir video…
Ardından basın toplantısı…
Ve hemen sonra görevden alma.

Normalde siyasette işler böyle yürümez. Hele CHP gibi “hukuk, adalet, savunma hakkı” kavramlarını her cümlede kullanan bir partide hiç yürümez.

Ama Balıkesir’de yürüdü.

Üstelik öyle böyle değil;
Savunma alınmadan, soruşturma sonucu beklenmeden, iddia” ile “kesinlik” arasındaki çizgi silinerek.

Sanki ortada mahkeme kararı varmış gibi.


***

Elbette CHP İl Başkanlarının, olağanüstü durumlarda ilçe yönetimlerine müdahale yetkisi var. Ama bu yetki keyfî değildir, tek başına kullanılmaz. Genel Merkez’den ve örgütlerden bağımsız düşünülmez

Dolayısıyla şu soru ister istemez soruluyor:
Erden Köybaşı bu kararı gerçekten tek başına mı aldı?

Parti kulislerinde genel kanı şu:
CHP Balıkesir Milletvekili ve Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ensar Aytekin’in bilgisi ve onayı olmadan bu adım atılmış olamaz.


***

Savunma hakkı nerede kaldı?

İşin en problemli kısmı burada başlıyor. Hakan Keskin diyor ki: “Benim akçeli işlerle işim olmaz, bana komplo kuruldu.”

Üstelik sosyal medyada videonun öznesi olan genç, ikinci bir videoda açıkça şunu söylüyor: Para talep edilmedi.. Para verilmedi.. İşe yerleştirme böyle bir karşılıkla yapılmadı.”

Peki o zaman soru şu:
Bir iddia yalanlanıyorsa, en azından savunma dinlenmez mi?

CHP, Türkiye’ye “masumiyet karinesi” anlatırken, kendi örgütünde bunu rafa mı kaldırıyor?


***

CHP’de para karşılığı iş bulma, işe yerleştirme hiç mi yok?

Bu soruyu sormak cesaret ister ama sormamak ikiyüzlülük olur. Gerçekçi olalım; Türkiye’de hiçbir parti, bu iddiadan tamamen azade değildir.

Eğer gerçekten samimi bir temizlik yapılacaksa yöntem çok basit:

Parti örgütlerine bağış yapanların, Belediyelerle olan iş ilişkilerine bakılır. Kim, ne zaman, nasıl işe girmiş incelenir.

Ama bu yapılmadan, sadece bir ilçe başkanı “hedef” seçiliyorsa, o zaman mesele başka boyuttadır.


***

Hakan Keskin feda mı edildi?

Parti kulislerinde konuşulan asıl soru bu. Keskin, kongreler sürecinde nasıl bir tavır aldı? Kimin ayağına bastı? Kimlerin dengesini bozdu?

Görünen o ki, Keskin yalnız değil. Parti içinden ciddi bir destek var.
Ve bu destek, Köybaşı’nın “apar topar” kararını daha da tartışmalı hale getiriyor.

Bazen siyasette günah keçileri olur.
Bazen de “ibret olsun” diye kesilen cezalar…


***

Gözdağı mı, temizlik mi?

Partililerin bir kısmı açıkça şunu söylüyor: “Bu karar, sadece bir kişiye değil; muhalefet etmeyi düşünen herkese verilmiş bir mesaj olabilir...”

İşte tam da bu yüzden mesele basit bir disiplin dosyası değil; örgüt içi demokrasi meselesi.


Keskin ve Öztürk görevden alındı diye tartışma bitmedi.
Aksine daha da büyüdü.

Çünkü kamuoyu şunu gördü: İddia var, savunma yok... Karar çok hızlı... Kesinlik fazla rahat.

Şimdi gözler Genel Merkez’de.
Daha doğrusu Ensar Aytekin’de.

Bu dosya, ya hukukla ve şeffaflıkla ele alınacak ya da Balıkesir CHP uzun süre “bir video ile ilçe başkanı harcayan parti” olarak anılacak.

Ve ironik olan şu:
CHP, tam da “adalet” dediği bir dönemde, kendi içinde adalet tartışmasıyla boğuşuyor.

Bu da siyasetin acı ama tanıdık mizahı…

Muhabir: Haber Merkezi