Demek ki neymiş; makyajla, görüntüyle olmuyormuş!

 

Körfez artık kokuyor ve koku makyajla kapatılamıyor. Sağlık İl Müdürlüğü bile şimdi ORTA demek zorunda kalıyor deniz kirliliğine.

 

Balıkesir iki denize kıyısı olan, 1 milyon 250 bin nüfuslu bir şehir.  Fakat yazın nüfusu 5 milyonu aşıyor turizm nedeniyle. Bu iki denizden Marmara tarafını, uzun yıllar boyunca Balıkesir de dahil olmak üzere çevresindeki bütün şehirlerin belediyeleri ve on binlerce sanayi kuruluşu insafsız bir şekilde kirletti. Denizi, devasa bir kanalizasyon çukuru gibi sonsuza kadar kullanacaklarını sandılar. Kirliliğin yanı sıra, azot ve fosfor yoğunluğu da o denli arttı ki,  sonunda müsilaj belası sardı Marmara’yı. 2020’de saklanamayacak bir şekilde hepimizin gözleriyle şahit olduğu bu felaket, yıllar içinde ilerleyip sonunda patlamış bir ihmaller zincirinin sonucuydu aslında.

 

MARMARA’NIN MÜSİLAJI

Bu cehalet ürünü felakete, bütün ülkeler şaştılar. Yabancı basındaki yorumlar bunu sergiliyor. Gelinen bu noktada dibe vurduktan sonra ise, hızla gayrete gelip deniz üzerinde görülen müsilaj salyaları toplandı. Öncelik buna verildi ve böylece sahillerdeki ikinci konut sahibi yazlıkçıların kitlesel kaçışı önlenmiş oldu. Fakat bu denizi tekrar canlı yaşama ve bir dengeye kavuşturabilmek için, milyarlarca liralık altyapı yatırımları gerekiyor şimdi. Sadece mega kentlerin ön-arıtmaya tabi tutulmuş kentsel atığı değil, Kocaeli ve Ergene’nin sanayi atığı da hala Marmara’ya akmaya devam ediyor. Bu ekolojik yıkımı durdurmak amacıyla yapılacak esaslı bir müdahale için de, daha epeyce gerçekleştirilmeyi bekleyen işler var.

Bu işlere Balıkesir’in Marmara kıyılarında yapılacaklar da dahil elbette. Nitekim o bölgede devam eden bazı yatırımlara zaten müsilaj felaketinden önce başlanmıştı. Zira yılardır orası için büyük sanayi yatırımları planlanıyordu. Malum, bizde bir büyük yatırım yapılacaksa, önce devlet ve yerel yönetimler altyapıyı hazırlarlar, sermayedar sonra gelip yatırımını yapar. Yollar, viyadükler, enerji yatırımları çoktan bitirilmişti. Arıtma tesislerine de başlatılmıştı. Üstelik eski “derin deniz deşarjı” sistemi tümüyle iptal edilerek, İleri Biyolojik Arıtma Tesisleri yapılmaya başlanmıştı. Bir musibet, bin nasihattan öğretici olmuştu bu sefer.

 

YENİ YATIRIM YOK, ATIK SULARI DENİZE BOŞALTMAYA DEVAM…

Gelelim Ege tarafındaki kıyılarımıza. Müsilaj felaketinden sonra hiç olmazsa Ege sahillerinde daha dikkatli davranılacağı beklenirken, gelişmeler hiç de öyle olmadı ne yazık ki. Ayvalık’ta yerel itirazın zayıflığı nedeniyle dış denizde “derin deniz deşarjı” ile durumu idare etti BASKİ. Diğer yönde ise yeni bir yatırım yok; kentsel atık sular arıtılmadan iç denize boşaltılmaya devam ediliyor hala. Edremit Körfezi’nde ise sekiz adet basit biyolojik arıtma tesisleriyle yapılan ön-arıtmalardan çıkan sular alıcı ortama, yani denize veriliyor. Kimisi dereler vasıtasıyla, kimisi de kısa deşarj boru hatlarıyla salınıyor. Fakat Edremit Körfezi’ndeki tüm altyapı yatırımları gibi, bu arıtma tesislerinin de bir temel eksikliği var. Kapasite konusu, bölgede sürekli oturan nüfusa göre hesaplandığı için, yazlıkçılar gelip de nüfus yoğunluğu zirve yapınca, tesisler bu artışı kaldıramıyor. O zaman, kapasitenin üstünde gelen atık sular muhtemelen arıtmaya girmeden, dereler vasıtasıyla denize gidiyor. Tesis yöneticileri “bizde günah yok, çıkış değerleri kayıtlı” diyorlar, girişi olmayan atık sular ise bypass hatlarından derelere gittiği için o “suçlu” oluyor bu durumda.

 

KAPALI HAVZA KONUMUNDAKİ KÖRFEZ

HASSAS SU ALANI ÖZELLİĞİ TAŞIYOR AMA…

Sonuçta Edremit Körfezi kirleniyor. Aslında çok dar su kanallarıyla açık deniz bağlantısı olan bu kapalı havza niteliğindeki Körfez, bu nedenle bir “hassas su alanı” özelliği taşıyor. Yani yapılan bu uygulamaları kaldırması mümkün bile değil. Bu nedenle de, son yıllarda kirlenme hızında artış görülüyor. Yapılacak iş belli: Körfez’e yatırım gerekiyor. İleri Biyolojik Arıtma Tesisleri yapılması ve derelerin de tüm kirletici etkenlerden kurtarılması şart. Bunları gündemine alıp inşasına başlayan bir kurum veya kuruluş ise hala yok. Sadece Balıkesir B. Belediyesi ve BASKİ’nin altından kalkacağı bir konu olmaktan da çıkmış durumda sorun. Merkezi hükümet ile çeşitli bakanlıkların konuya gecikmeden müdahalesi gerekiyor. Fakat onlar da yoklar ortada.

 

BU İŞİ ANİDEN NASIL BAŞARDILAR DA

SONUÇLAR HEP ‘İYİ’ ÇIKTI?

Bu kirlilik konusu, son yıllarda her gündeme getirildiğinde, “Körfez temiz” derdi yetkililer.  Vatandaşlar ve çevre gönüllüleri ise “ama Balıkesir Sağlık İl Müdürlüğü’nün deniz suyu analizleri öyle söylemiyor” diye itiraz ederlerdi. Zira raporlarda çok farklı değerlendirme sonuçları görmek mümkündü. Fakat 2020’den sonra nasıl olduysa bir mucize oldu aniden. Hiçbir altyapı yatırımı yapılmadığı halde Sağlık İl Müdürlüğü 2021’den itibaren her yaz Mayıs ile Eylül arasında on beş günde bir, önceden belirlenmiş numune noktalarından alıp analiz ettiği deniz suyu sonuçlarını, sürekli “İYİ” olarak açıklanmaya başladı. Bu değerin ne anlama geldiğini de biraz açıklamak lazım, iyi olan ne veya ne kadar iyi acaba?

Sağlık Bakanlığı tarafından kullanılan iki farklı parametre var bu konuda. 100 mililitre birimine göre değerlendirilen deniz suyunda, insan sağlığına zararlı iki farklı bakteri esas alınıyor. Bunlardan Escherichia Coli 0-100 arası olursa İYİ, 100-1.000 arası olursa ORTA, 1.000’in üzerinde olursa KÖTÜ olarak değerlendiriyor ve bu durumda “plaj yüzme amaçlı kullanılamaz” deniyor. Intestinal Enterokok ise 0-100 arası olursa İYİ, 100-370 arası olursa ORTA, 370’in üzerinde olursa KÖTÜ olarak değerlendiriliyor ve yine plaj kapatılıyor. Bu kriterlere göre, bütün sonuçların İYİ olarak açıklanmaya girişilmesi şekil olarak “güzeldi” belki ama iki husus belirsiz kaldı ve kamuoyunu ziyadesiyle rahatsız etti. Birincisi, bu işin aniden nasıl başarıldığı idi. Zira vatandaşlar koku, bulanıklık ve köpüklenmeye bakarak hiç de iyi bir sonuç göremiyorlardı denizde. İkincisi ise, bu sonuçlar kamuoyuna sunulurken örneğin 99 sınırında mı yoksa mesela sadece 6’da mı İYİ denmiş olduğunu da açıklamak gerekiyordu. Bu hususu ancak analiz detayına bakan ve konuyla ilgili olanlar fark edebiliyorlar. Mesela, Mavi Bayrak panolarında bunu görmek mümkün bile değil.

 

EDREMİT KÖRFEZİ’NDE BEŞ AYRI NOKTADA

ANALİZ SONUÇLARI ’ORTA’ DÜZEYDE ÇIKTI!

Tabi sürekli İYİ şeklinde açıklanan sonuçlara karşı, kamuoyu tepkisi de gecikmedi. Nasıl oluyordu da hep iyi oluyordu deniz suyu, bunca kokuya rağmen? Mesela 2020’de hep ORTA veya KÖTÜ olarak açıklanan Şahindere yanı analizleri, ne olmuştu da İYİ açıklanabiliyordu? Durum işte bu şekilde devam ederken, iki sezondur İYİ diyen Balıkesir İl Sağlık Müdürlüğü de insafa geldi anlaşılan ve 5 Ağustos 2022’de açıklanan “deniz suyu analizi” sonuçları raporunda bir değişiklik görüldü: Edremit Körfezi’nde beş ayrı noktadaki sonuçlar ORTA olarak açıklandı bu sefer. Bunlar, Altınoluk Antandros Plajı 30 Evler Mevkii (Mavi Bayrak), Heramis Tatil Köyü Plajı (Mavi Bayrak), Altınoluk Şahinderesi yanı Plajı, Güre SSK Kampı mevkii, Güre Körfez Tatil Sitesi Mevkii (Mavi Bayrak) olarak belirtildi.

Körfez’in hemen her noktasından koku, bulanıklık ve köpük şikayetleriyle; denizden kaynaklanan hastalık haberleri artmaya devam ederken, sadece beş numune noktasının ORTA değerle açıklanması, kamuoyunu pek tatmin etmedi doğrusu. Fakat özellikle Altınoluk bölgesinin değerlerinin bozulması, vatandaşı daha da çok kızdırdı. Sahil makyajları ve deniz dolgularıyla uğraşılıp, temel sorunlara yönelik hiçbir yatırım yapılmamasını kabul edemedi vatandaşlar. Edremit Körfezi’nde hiç bir yeni altyapı yatırımı yapılmaması, bir tane bile İleri Biyolojik Arıtma Tesisi açılmaması, hiçbir derenin temiz akmasının sağlanamaması nedeniyle, deniz suyu analiz sonuçlarına da güvenmekte zorlanan kamuoyu, şimdi açıklanan değerleri görünce isyan etti artık haklı olarak. Büyükşehir yönetiminin, makyajla görüntüyü kurtarıp gönülleri kazanma ve sonra da oy alma hesapları anlaşılan o ki asla tutmayacak. Koku ve kirlilik baki kalınca, makyajın yetmediği, Körfez’in büyük yatırımlar istediği de bir kere daha ortaya çıkmış oldu.

 

YÜCEL YILMAZ EDREMİT KÖRFEZİ’NE

GERÇEKÇİ BAKAMIYOR!

Balıkesir B. Belediyesi Başkanı Yücel Yılmaz bazı konulara gerçekçi bakamıyor nedense. Mesela Körfez’in nihayete erdiği yerdeki arazilere bakıp da, Edremit ve Burhaniye için “Bu zemine nasıl altyapı yapılacak, Allah kolaylık versin buraların belediye başkanlarına” dediğine ben şahidim. Fakat sonra da tutuyor Dalyan’da arazi satmaya kalkışıyor? Aynı şekilde “sahilleri tek tipleştirme” projesiyle Altınkum’da yaptığını bütün sahillerde uygulamaya kalkması da hiç gerçekçi değil. Bakanlık izni ve Meclis kararı olmadan yapılan sahil dolguları, daracık plajlara bile bisiklet ve yürüyüş yolu imal edilmesi, kaya üzerine çakıl dolguyla ve metal iskeleyle yeni bir “plaj” yaratma zorlaması, palmiye dikerek sahildeki villaların görüş alanlarını kapatmaması gibi konulardaki ısrarları da Körfez’e hiç de gerçekçi bakamadığının, planlı yatırımlar yerine popülist çözümlerle oy kazanmaya yönelik işler yaptığının diğer göstergeleri.

Oysa Körfez artık kokuyor ve koku makyajla kapatılamıyor. Sağlık İl Müdürlüğü bile şimdi ORTA demek zorunda kalıyor deniz kirliliğine. Yatırım gerekiyor Körfez’e ve hiçbir yönetici, hiçbir siyasetçi bu gerçeği görmemezlikten gelemez artık. Süresi azalanlar da, seneye bu görevlere niyetlenenler de, bu gerçekleri dikkate almak zorundalar.

Exit mobile version