Edremit Çevre Derneği’nin Dünya Sulak Alanlar Günü açıklaması şöyle:
“Gezegenimizdeki su kaynaklarının sadece % 3’ü tatlı sulardan oluşuyor. Göller ve nehirler kadar, bataklıklar, taşkın düzlükleri, turbalıklar, tuzlalar, deniz çayırı yatakları ve pek çok deniz kıyısı alanlar işte bu kapsama giriyor. Bu nedenle, sulak alanları ve bunlardan yararlanan tüm canlıları akılcı bir şekilde korumak amacıyla 2 Şubat 1971’de uluslararası Ramsar Sözleşmesi düzenlenmiş ve bugüne kadar Türkiye’nin de içinde olduğu 171 ülke tarafından imzalanmış bu sözleşme. Ayrıca kamuoyunda gerekli duyarlılığı sağlamak için 1977 yılından beri Dünya Sulak Alanlar Günü her sene kutlanıyor. Ülkemizde halen toplamı 179.482 hektarı bulan oniki adet tescil ve ilan edilmiş sulak alan bulunuyor. Tescili yapılmayan sulak alanlar ve mahalli sulak alanlar da var ve bunların çoğunluğu ne yazık ki insan baskısına maruz kalıyor. Yapılaşma, turizm, bazı üretim faaliyetleri ve avcılık gibi etmenlerin yanı sıra, bilim dışı su kullanım yönetimleri de bu alanları tehdit ediyor. Oysa sulak alanlar, sadece su kaynakları açısından değil, çok çeşitli türlerin barınmaları açısından da büyük önem taşıyor.

“DALYAN NEREDEYSE ORTADAN KALDIRILACAK DURUMA GELDİ” Tescili yapılmayan ve baskı altında olan bu türden sulak alanlardan birisi de bizim yaşam alanımızda. Edremit ile Burhaniye ilçeleri arasında kalan ve Kazdağları ekosisteminin denizle birleştiği bölgeyi tanımlayan Akçay Sulak Alanı veya bilinen diğer ismiyle Dalyan, geçmiş yıllardaki görkeminden uzaklaşmış olsa da, elimizde kalan son doğal miras olma özelliğini halen koruyor. Binlerce yıl boyunca, dağ ile deniz arasında yer alan su ortamındaki kucaklaşmayı, doğal dengeyi de koruyarak makul bir şekilde sağlamış bu alan. Ancak 1960’lı yıllardan itibaren artan insan baskısı ile bu doğal denge her sene biraz daha bozularak, günümüzde neredeyse ortadan kaldırılacak hale gelmiş durumda. 23.12.2021 tarihinde yapılan Balıkesir İl Mahalli Sulak Alan Komisyonu Toplantısı’nda bu bölgenin mahalli sulak alan olması yönünde tavsiye kararı alınmasına ve konu Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün onayına sunulmuş olmasına rağmen, hala bir karara varılmaması, konunun sürüncemede bırakılması, doğal yapıda telafisi mümkün olmayan zararlar meydana getirmeye devam ediyor.

“BÜYÜKŞEHİR SATIYOR, EDREMİT BELEDİYESİ İMAR İZNİ VERİYOR” Ne yazık ki, son yıllarda bir tarafından Balıkesir Büyükşehir Belediyesi eliyle satılmak, diğer tarafından da Edremit Belediyesi tarafından imar izinleri verilmek suretiyle, Dalyan’ınımızın sonu hazırlanıyor. Elde kalan bu son sulak alanlar, insafsızca yöntemlerle doldurarak, suya ve toprağa aykırı uygulamalara tabi tutarak, her gün yeni bir yapılaşma girişimine konu edilerek yok edilmeden de bu kurumların beton iştahı bitmeyecek gibi duruyor. Üstelik bu arazilerin ne 1. derece deprem bölgesi olması, ne zeminin depremde sıvılaşma özelliği, ne de denizin giderek balçıkla dolması dikkate alınmıyor. Derelerin bile kirletici kaynaklardan temelli kurtarılmaları yerine, dip temizlikleri yapılıyor sadece. Bütün bunlar için, çok büyük kaynaklar da harcanıyor ama ortada herkesin anlayacağı biçimde hazırlanmış bir müşterek plan bile yok halen. “Şuraya bugün bunu koyalım, yarın da şunu satalım” diyerek yönetilemez Dalyan. Bunun adı duyarsızlıktır, doğaya ve kamu hakkına saygısızlıktır. Nitekim bu şekilde atılan bütün adımlar tıkanıyor, kent ve geleceği için belirsizlik haline geliyor, doğa daha da kirletiliyor, çözümler iyice ulaşılamaz hale getiriliyor, haliyle hukuka başvurular da giderek artıyor. Dere kenarına, ihalesini yaparak ve milyonlarca lira harcayarak en önemli sorun buymuş gibi yol yapımına başlanıyor, sonra çıkıp bir de genişlik yetmeyecek kamulaştırma yapmamız lazım deniyor pişkince. Halbuki bölgede yüzey suları kirli, dere kirli, deniz kirli. Atıksu arıtma tesisi yapmamakta direnmeleri ile Dalyan’daki çok önemli yeraltı su kaynaklarının üstünü yapılaşmaya açarak onların da kirlenmelerine vesile olacaklarını bile anlamamaları gerçekten trajik. O nedenle, yaşam alanımızdaki sulak alanlara bunları reva görenlerin tamamını, ister Ankara’da, ister Balıkesir’de ve ister Edremit’te yönetim koltuğunda otursunlar, bu 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü’nde şiddetle kınıyoruz. Hem bugün ve hem de yarın, kente karşı suç işleyenlerden, doğal değerlerimizi korumak yerine kazanca tahvil etmeye koşanlardan, sulak alanları akılcı yönetemeyenlerden, mutlaka hesap soracağımızı bir kez daha duyuruyoruz.”
Muhabir: Politika Gazetesi