Balıkesir Bağımsız Milletvekili Burak Dalgın, "Türkiye'nin bir kalkınma seferberliğine ihtiyacı var. Ülkenin bütün kaynaklarını bir kalkınma hamlesi çerçevesinde seferber eden bir yaklaşıma gitmemiz lazım. Bunun yolu da arzı artırmak, üretimi teşvik etmek." dedi.
Dalgın, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'deki şirketleri, ekonomi piyasasını, vatandaşları ekonomik açıdan "zombi" olarak tanımladı.
Uluslararası Para Fonunun (IMF) 2 yıl önce bir rapor yayımladığını, raporda bu ifadeyi kullandığını ve raporda Türkiye'deki 8 şirketten birinin "zombi" olarak tanımlandığını aktaran Dalgın, Toplum Çalışmaları Enstitüsünün bu yıl yayımladığı araştırmasına göre ise şirketlerdeki "zombi" olarak tanımlanan oranın yüzde 20'ye çıktığını aktardı.
Dalgın, yılın ilk 5 ayında 2 bin 235 konkordato gerçekleştiğini, bu sayının 2020, 2021, 2022 ve 2023 yıllarındaki konkordato sayısından daha fazla olduğunu söyledi.
İcra ve iflas dosyası sayısının da son 5 yıldır sürekli arttığını kaydeden Dalgın, "Bunun neticesinde geldiğimiz yer, millet işini mi takip edecek, icra dosyasıyla mı uğraşacak, alacağını tahsil etmeye mi uğraşacak? Hakikaten çok ciddi zaman alan bir hale gelmiş durumda." dedi.
Dalgın, Türkiye'deki karşılıksız çek oranının 2023'e göre 2 kat arttığını ileri sürerek, bu artışın büyük bir alarm olduğunu dile getirdi.
"Zombileşme"nin hane halkında da yaşandığını ileri süren Burak Dalgın, "Geçen sene kredi kartını 1 milyon vatandaşımız ödeyemedi. Rakamlar giderek artıyor. 2025 Nisan'da bireysel kredi kartını ödeyemeyen 150 bin kişi var. Takibe düşen bireysel kredilerdeki artış oranı yüzde 166." diye konuştu.
Dalgın, bu durumdan çıkmanın yolları olduğunu söyleyerek, önerilerini şu şekilde paylaştı:
"Bunun birkaç tane büyük açısı var, 3 tanesini spesifik olarak söyleyeyim. Sistemdeki zombilerin hızlı bir şekilde sistem dışına alınması lazım. İkincisi, kredi kanalının hızlı bir şekilde açılması lazım. Yüzde 55'le para verilen yerde kimse para kullanamaz. Birbirini finanse ediyorsa da batar. KOBİ kanalındaki tıkanıklığın açılması lazım. Üçüncüsü de Türkiye'nin bir kalkınma seferberliğine ihtiyacı var. Ülkenin bütün kaynaklarını bir kalkınma hamlesi çerçevesinde seferber eden bir yaklaşıma gitmemiz lazım. Bunun yolu da arzı artırmak, üretimi teşvik etmek. Son olarak katma değeri artırmamız lazım. Bizim sanayi çalışanlarımızın bile yüzde 80'i düşük ve orta düşük teknolojik sektörlerde yaşarlarsa, biz bunu atlatırsak bir sonraki dalgada yine bu işe yakalanırız. Hızlı bir şekilde bu transformasyonu gerçekleştirmek mecburiyetindeyiz."