Kültür ve Turizm Bakanlığının “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında Antalya genelinde yürütülen arkeolojik kazı ve araştırmalar, kentin binlerce yıla yayılan çok katmanlı tarihini bir kez daha gözler önüne serdi. Kemer kıyılarından Finike vadisine, Serik platosundan Alanya yamaçlarına kadar uzanan geniş bir coğrafyada sürdürülen çalışmalarda, bu yıl Antalya’nın arkeoloji haritasına yeni tapınaklar, heykeller, mozaikler ve gündelik yaşama dair çok sayıda eser eklendi.
Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, Phaselis’ten Side’ye, Aspendos’tan Myra–Andriake’ye kadar pek çok merkezde elde edilen buluntular, Antalya’nın yalnızca yüzeyde görünen bir tarihe değil, her kazı sezonunda derinleşen zengin bir arkeolojik mirasa sahip olduğunu ortaya koydu.
Phaselis’te tılsım, günlük yaşam ve zanaat izleri
Denizcilerin kenti Phaselis’te Roma Dönemi’ne ait bronz bir lamella muska, yazı kalemi, pergel, asma kilit ve zincirler bulundu. Apollon’la ilişkilendirilen bronz fare figürü ise kentin inanç dünyasına ışık tuttu.
Side’de mekânsal bütünlük yeniden okunuyor
Side Antik Kenti’nde mozaik ve fresklerle bezeli yapılar, su kemerleri ve kamusal alanlar gün yüzüne çıkarıldı. Arkeopark düzenlemeleri ve gece müzeciliği uygulamalarıyla antik kent, ziyaretçilere günün her saatinde deneyimlenebilir hale getirildi.
Aspendos’ta Hermes heykeli
Aspendos’ta, yazıtlı kaidesiyle birlikte bulunan 1,65 metre yüksekliğindeki Hermes heykeli, kentin ticaret ve ulaşım aksındaki simgesel rolünü gözler önüne serdi. Forum alanında ortaya çıkarılan imparator başı da dikkat çeken buluntular arasında yer aldı.
Limyra’da Zeus Tapınağı bulundu
Finike’deki Limyra Antik Kenti’nde, uzun süredir varlığı bilinen ancak yeri tespit edilemeyen Zeus Tapınağı’na ait mimari kalıntılar ortaya çıkarıldı. Bu keşif, kentin dini topografyasının yeniden değerlendirilmesini sağladı.
Syedra’da üretim, ticaret ve ritüel bir arada
Alanya’daki Syedra’da çok sayıda zeytinyağı işliği tespit edilirken, Hermes Kriophoros heykeli ve gümüş alaşımlı bir lanet tableti (defixio), kentin inanç ve gündelik yaşamına dair çarpıcı ipuçları sundu.
Olympos, Patara ve Myra–Andriake
Olympos’ta anıtsal bir mezar yapısı ve mozaiklerle kaplı kilise zeminleri, Patara’da kent kapısının ticari bir merkez olduğunu gösteren buluntular, Myra–Andriake’de ise limanın aynı zamanda üretim ve sosyal yaşam alanı olduğunu ortaya koyan yapılar belirlendi.
Perge, Termessos ve Sillyon
Perge’de Aphrodite–Eros heykel grubu ve seçkin bir kentli kadını betimleyen mermer heykel gün yüzüne çıkarıldı. Termessos’ta nekropol alanında bulunan mermer kadın heykeli, dönemin toplumsal değerlerini yansıttı. Sillyon’da ise Orta Çağ’a tarihlenen pişmiş toprak el bombası ile Roma İmparatoru Severus Alexander’a ait yazıtlı blok, kentin askeri ve idari önemini gözler önüne serdi.
Antalya’nın en eski izleri
Döşemealtı’ndaki Kızılin yerleşimi ve Karain Mağarası kazıları, Antalya’nın tarihini on binlerce yıl geriye taşıdı. Karain’de bulunan yaklaşık 370 bin yıllık insan dişleri, Anadolu’daki en eski insan kalıntıları arasında kayda geçti.
Bu yılki kazı sonuçları, Antalya’nın yalnızca bir turizm kenti değil, insanlık tarihinin en önemli açık hava arşivlerinden biri olduğunu bir kez daha ortaya koydu.




![]()







